Burası Ortaçağ'da bir dönem hapishane olarak da kullanılmış bir kale. M.S. 136’da Hadrianus’un mozolesi olarak inşa edilmiş. 58 odadan oluşan Tiber Nehri kıyısındaki bu kale zamanında Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan'ın da sürgün geçirdiği yılların bir kısmına ev sahipliği yapmış.
Kalenin tepesinden 7 tepeli Roma'ya ait görüntüler (evet, Roma da İstanbul gibi yedi tepeliymiş!):
Bu arada bu kale bir tünelle Vatikan'a da bağlanıyormuş. Bu bilgiyi Dan Brown'un Melekler ve Şeytanlar kitabından da hatırlamamız gerekiyormuş, ama bende tık yok! Boşa okumuşuz o koca kitabı!! Kalenin tepesinden görünen manzara müthiş, ama kocamın gözü benden başka kimseyi görmüyor. Nasıl mı? İşte böyle: (:) )
Efsaneye göre Başmelek Mikail kılıcını kınına sokarken mozolenin üzerinde görünmüş ve o yıllardaki veba salgını böylelikle sona ermiş. Kaleye de adını veren Mikail'in (Michelangelo) içeride iki tane heykeli bulunuyor. İlk resimde gördüğünüz Rafael'e ait bir heykeldir. İkincisi ise Verschaffelt'in oldukça hasar gören ve yenilenen heykeli.
Burayı da bitirdikten sonra kalenin önündeki köprüde biraz oyalanıyor ve gezi rotamızla ilgili bir sonraki hedefimizi belirliyoruz.
Not: Unutmayın, Roma Pass kartınız, burada da geçiyor! İlk iki müze girişinizden biriyse bedava, değilse indirimli olarak müzeyi gezebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder