Salt Beyoğlu’ndaki “Hayvanların Yaşamı” Sergisi Kapsamında Gösterim Programı: Bir Nefesin İzinden
Mahmut Karatoprak’ın “Kır İğdesi” Adlı Sergisi Decollage Art Space’de İzleyiciyle Buluştu
YUNT’un “İmgenin Onuru” Başlıklı Podcast Yayını Başlıyor!
Rahmi Aksungur’un “Retrospektif” Sergisi Kibele Sanat Galerisi'nde
Sergi Haberi: Tarihi Hüsrev Kethüda Hamamı’nda Işık Ve Karanlık
Jak İhmalyan sergisi 18 Mayıs'a Kadar Dirimart Pera'da
Sergi Haberi: Gülsün Karamustafa'dan "Bir Nevi İşgal Hali"
Semiramis Öner’in “Hatıra Kurucular” Sergisi Metrohan’da
Guido Casaretto’nun “Başıboşlar, Gergedanlar ve Yanlış Anlamalar Hakkında” Sergisi 10 Mayıs’ta YUNT’ta
Guido Casaretto’nun “Başıboşlar, Gergedanlar ve Yanlış Anlamalar Hakkında” başlıklı kişisel sergisi, 10 Mayıs – 15 Ağustos 2025 tarihleri arasında YUNT’ta ziyaret edilebilir. Sergi, ziyaretçileri Casaretto’nun mekâna yerleştirdiği heykel kalıplarını kullanarak üreteceği bir çift at heykelinin yaratım sürecine tanıklık etmeye davet ediyor.
Osmanlı döneminde Venedik ile İstanbul arasında yapılan ticari ilişkilere dair bir dizi araştırmaya rastlaması, Guido Casaretto’yu Osmanlı sultanının Venedik doçesinden hediye olarak tek boynuzlu at talep ettiği olağandışı bir diyaloğun ayrıntılarıyla buluşturur.* Bu karşılaşmanın ardından tek boynuzlu at imgesinin yarattığı zengin çağrışımların izini süren Casaretto, 19. yüzyılda İtalya’dan Türkiye’ye getirilmiş bronz döküm kalıplarının bir kopyasını YUNT’un sergi mekânına taşır. YUNT’un çevresinden topladığı atık malzemeleri at heykellerinin üretiminde kullanmak üzere biriktiren sanatçı, sergi süresine yayılan döküm sürecini izleyicilerin katılımına açarak, bir aradalığın olanaklarını araştıran toplumsal bir zemin oluşturuyor.
Sanat tarihçisi Agata Polizzi, YUNT’taki sergiye dair kaleme aldığı metinde, Casaretto’nun Doğu ile Batı arasındaki göçlerin bıraktığı izlere duyduğu ilgiyi sanatçının kökleriyle ilişkilendiriyor; sergiyi ise sanatçının belleğinden süzülen bir “duygusal arkeoloji” olarak tanımlıyor. Böylece Casaretto’nun kendi geçmişine yaptığı yolculuk, Akdeniz halklarının ortak hafızasıyla kesişirken; sergi, kişisel ve kolektif anlatıları yeniden düşünmeye alan açıyor.
Antik dönemlerden günümüze uzanan atlı heykel geleneği, Casaretto’nun tekrar, kopyalama ve çoğaltmaya yönelik jestleriyle sergide yeniden yorumlanıyor. Sanat tarihçisi ve eleştirmen Prof. Dr. Esra Aliçavuşoğlu’nun sergi metninde ifade ettiği gibi, sanatçı “binicisiz, imparatorsuz ve anti-kahraman bir at heykeliyle, yalnızca bilgiyi sahiplenmeyi değil, mekânın belleğini, izi sürülen formu ve kültürel aktarımları da odağına almaktadır.” Böylece “idealize edilmiş olanın ve zafer ikonografisinin bu baskın temsili, üzerine yüklenen anlamlardan sıyrılarak mekânın tarihsel belleğinin sınırlarında yavaşça silikleşir.”* Flora Manzonetto, Storia di un Alicorno tra Venezia e Istanbul [Venedik ile İstanbul Arasında Tek Boynuzlu Atın Hikâyesi], Ad Orientem Tez Serisi, Centro Internazionale della Grafica San Marco, Venedik, 1989.
YUNT Hakkında:
Muratcan Sabuncu tarafından kurulan ve Sultanbeyli’de bulunan YUNT, kâr amacı gütmeyen bir sanat ve etkileşim alanıdır. Sanat danışmanlığını Sergen Şehitoğlu’nun, akademik danışmanlığını
ise Prof. Dr. Eva Şarlak’ın üstlendiği YUNT, toplumun sanatsal etkinliklerle karşılaşma olanaklarını artırmayı
amaçlamaktadır. Sergi ve etkinliklerin yanı sıra eğitim programı ve desteklediği yayınlar ile temas ettiği kişilerin dünya
ile yeni duyusal ilişkiler kurmasına imkân tanımaktadır.
YUNT, etkinlik programı ve teşvik politikası ile sanat üretimini ve entelektüel düşünceyi destekler.
Adres:
Hasanpaşa Mahallesi
Fatih Bulvarı No: 33, 34920
Sultanbeyli/İstanbul
İletişim: https://www.yunt.art/
Sergi Haberi: "Saptamak / Saptırmak"
Sergi Haberi: Hanefi Yeter'den Vesile
Hanefi Yeter’in doğa ve insan ilişkileri üzerine kurguladığı yeni sergisi 16 Aralık - 11 Şubat tarihleri arasında Anna Laudel İstanbul’da gerçekleşiyor. Sanatçının 2019’dan bu yana ürettiği çeşitli kompozisyon, heykel, desen ve seramik çalışmalarının yer aldığı “Vesile” isimli kişisel sergisindeki eserleri, izleyiciye hem doğanın sunduğu nimet ve güzellikleri hem de insanlığın doğaya karşı tavırlarının sonuçlarını gösteriyor. Yeter, eserlerinin insanlarda farkındalık ve duyarlılık yaratmasını hedeflerken, sanatını değişimin bir parçası olarak görüyor.
Daha önceki üretim süreçlerinde dış dünyayla daha sık iletişim kurma fırsatı bulduğunu belirten Hanefi Yeter, son üç yılda ürettiği yeni dönem eserlerinde, herkesin birbirinden uzaklaştığı ve korkunun hakim olduğu bir dönemde yaşanan değişim ve gelişimleri, kendine has bakış açısıyla sunuyor. Galerinin iki katına yayılan “Vesile”, sanatçının uzun süredir tutkuyla çalıştığı seramik eserlerini de içeriyor. Yeter, bu sergi için Ayvalık yöresinden topladığı çömleklerle bir araya getirdiği bir seçki sunuyor.
Antik Yunan filozofu Sokrates’in “Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez” sözünden ilham alan Hanefi Yeter’in farklı disiplinlerde ürettiği eserlerinin yer aldığı “Vesile”si, Anna Laudel’in İstanbul’daki galerisinde ziyaret edilebilir.
Sergideki resimlerin fotoğrafları ve galeri bilgileri için buraya tıklayınız.
İyi gezmeler.
Sergi Haberi: Mavilerde 60 Yıl
Mehmet Sinan Kuran'dan Hiçbir Yer
Leyla Emadi - Diken Üstünde
İşlerini pek çok karma sergide çok severek takip ettiğim genç sanatçı Leyla Emadi'nin Diken Üstünde adlı kişisel sergisi 25 Ekim'e kadar Akaretler'deki Vision Art Platform'da görülebilir. Kaş dönüşü hemen görmek istediğim sergilerden biriydi bu sergi de, çünkü Leyla Emadi'nin çok zor ama olabilecek en somut ve sağlam malzemelerden biri olan betonla çalışarak bizlere ilettiği aynı özelliklere sahip mesajların hayranıyım.
Arınma odasında biz kadınlara çocukluğumuzdan beri empoze edilmiş söz ve düşünce kalıplarını beyaz kumaş parçalarına nakşetmiş Emadi. "Don Miguel Ruiz'in dediği gibi, 'Söz büyüdür. İnsan ise sözü kullanma yetisine sahip bir büyücüdür. Sözün gücünü yanlış kullanarak sürekli kara büyü yaptığımız söylenebilir. Sözün büyü olduğunun farkında bile olmaksızın." Bu arınma ile içimizdeki tüm o kötü büyüyü rüzgara teslim ettim."
Âheste Çek Kürekleri Mehtâb Uyanmasın
Taner Ceylan, Mimar Sinan Üniversitesi'nde okurken Adnan Çoker'in atölyesine gidip gelirmiş ve Adnan Çoker bu camiyi mutlaka görmelerini önerirmiş. Hatta buraya İstanbul'un mücevher kutusu diyormuş. Taner Ceylan şöyle anlatıyor burayı gördüğündeki düşüncelerini: