Bugün aktivite arkadaşlarımdan Müge'yle birlikte Santralistanbul'u keşfettik. Osmanlı Devleti'nin ilk elektrik santrali olan Silahtarağa Elektrik Santrali, Bilgi Üniversitesi tarafından korunarak Santralistanbul'a dönüştürülmüş. Çok da iyi olmuş doğrusu! Kocaman bir alan, üniversite kampüsünün içi, kampüs kafeleri, öğrenciler ve Asmalımescit'teki Otto'nun bir şubesi ile birlikte cıvıl cıvıl ve kültür-sanat dolu bir ortam gözlemledik.
Kent Sokakları sergisini gezmek için gitmiştik, ama Müge'yle en son yaz başında görüştüğümüz için yemek ve sohbet faslını sergi öncesinde yapalım dedik. Otto'da oturduk. Pizzası güzel görünüyordu ve Müge'den tam not aldı. Ben de kahve ve elmalı tart istedim. kötü değildi, ama kesinlikle daha güzel elmalı tartlar yemişimdir! Servis elemanları biraz şaşkınlardı, ama genel olarak olumlu not verdik Otto'ya! Üniversite içinde böyle bir ortamın olmasının da çok keyifli olduğunu düşündük. Bu arada Otto'nun denizanası şeklindeki dev aydınlatmalarına dikkat edin ve tuvaletlerini görmeyi unutmayın! Ciddiyim! Aşağıda gördüğünüz üzere buzdolabı kapağından pembe kapıları ve çamaşır makinesinden lavabosuyla süper şeker bir tuvaletti! :)
Neyse, elbette tuvalet görmek için gitmedik oralara kadar... Kent Sokakları sergisi Galeri 1'deydi. Bu sergi bende biraz hayal kırıklığı yarattı diyebilirim. Fotoğraflarda Atina sokaklarını yansıtan görüntüler görmeyi bekliyordum, ama daha çok farklı coğrafyalardan ve kültürlerden gelen insanların (göçmenlerin) hikayelerini ve kente bakışlarını Yunan öğrencilerin gözünden gördük demek daha doğru olur. Bir tür beklenti uyuşmazlığı yaşadık diyebiliriz. Serginin adının da farklı beklentiler içine girmemizde etkili olduğunu düşünüyorum. "Eee, hani nerede Atina sokakları?" :)
Bu galeri bizi kesmediği için hemen Ana Galeri'ye gittik. İşte şimdi oldu; burası tam bize göre! Burada iki farklı sergi bulunuyor: "Gerilimli Sınırlar" ve İngiliz fotoğrafçı Martin Parr'ın "Assorted Cocktail" adlı sergileri.
Her şeyden biraz karışık ya da çeşitlemeler olarak da tanımlayabileceğimiz Assorted Cocktail'de "Bıkkın Çiftler", "Son Tatil", "Meksika" gibi değişik ve çeşitli başlıklar altında 156 fotoğraf sergileniyor. Bu bölüm gerçekten çok ilgi çekici fotoğraflardan oluşuyordu. Aşağıda birkaç örnek görebilirsiniz:
"Gerilimli Sınırlar" ise birbirine derinden bağlı olan "bölge" ve "baskınlık" temaları üzerine hazırlanmış bir sergi çalışmasıydı. Serginin tanıtım broşüründen bir alıntı:
"İyelik zamirlerinin (benim, senin, onun, bizim, sizin, onların) kullanımı, ben ve ötekiler ayrımıyla ortaya konan meşru bir bölgesel davranış sinyalidir. Hepimiz, ötekiyle ilgili gerilimin, onunla ilgili yüzleşmenin kendisinden çok daha şiddetli olduğu o belli belirsiz anları biliriz. "Gerilimli Sınırlar", tanımlanarak sahip çıkılmış bölgenin, buyurgan bir yanı olup olmadığını sorgulamaktadır."
Buyrun bakalım size serginin en gerilimli fotoğrafını da sunarak yazımın sonuna geliyorum. Korkmayın, serginin genelini yansıtmayan bir fotoğraftır! Rahat rahat gidebilirsiniz yani.. :)
Bu arada Santralistanbul'un çok uzak ve gidişin çok zor olduğunu düşünürdüm, ama hiç de öyle olmadığını gördüm. Taksim AKM'nin önünden yarım saatte bir Santralistanbul'a ücretsiz servisler kalkıyor ve yaklaşık yarım saatlik bir yolculukla buraya ulaşabiliyorsunuz. Arabayla gidecekler için de web sitelerinde kroki bulunuyor.
Alakasız bir not: Geçen hafta Müge'yle Masumiyet Müzesi'ni keşfetme kararı vermiştik. Sonradan öğrendik ki müze 1,5 yıl sonra açılacakmış! Orhan Pamuk okumaya tövbe etmiş olabilirim, ama müzeyi gezebilirim diye düşünmüştüm. Şimdi müzenin açılışı ile ilgili doğru düzgün bir bilgilendirme bile yapılmayışını bahane ederek şu sessiz protestolarımdan birini gerçekleştirsem ve hem kitabı okumayı hem de müzeyi gezmeyi reddetsem mi diye düşünüyorum. Neyse, daha 1,5 yılım var düşünmek için... Kararımı mutlaka sizlere bildiririm. :) Neye niyet neye kısmet! Masumiyet Müzesi diye başladık, Santralistanbul'u keşfettik. Fena mı oldu derseniz, bence süper oldu! Görmenizi tavsiye ederim.
2 yorum:
aha işte buyur, bıkkın çiftler!!! buyur buyur...
tanıdık mı geldi yoksa? :))
Yorum Gönder