"Ortaya karışık" konseptli yazılarımdan biriyle daha karşınızdayım. Gelir gelmez izlediğimiz Pedro Almodovar'ın gözdesi (ve benim de gözdelerimden) Penelope Cruz'u başrolde oynattığı Kırık Kucaklaşmalar filmini seveceğimi biliyordum ve gerçekten de sevdim. Bu yorum önyargılı bir yorum olabilir mi? Evet, olabilir. Zira çok enteresan konuları olmasa da (hatta biraz arabesk konular olduğu bile söylenebilir), karamsarlık ve hüzün dozu yüksek olabilse de ve büyük bütçeli, hareketli, havalı Hollywood filmlerine hiç benzemese de ben Almodovar'ın o kendine has tarzına bayılıyorum. Ayrıca Penelope Cruz'un oyunculuğunu çok doğal ve başarılı buluyorum ve Dönüş filminde olduğu gibi burada da Almodovar ile birbirlerine çok yakıştıklarını düşünüyorum. Ayrıca bu filmde Lena ile yazar Hanry Caine'in sevişme sahnesini de çok başarılı bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Bu kadar doğal, o tutkuyu ve aşkı yansıtan ve hiçbir şekilde basitliğe kaçmayan bir sahnenin çekiminin çok büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. (Ve Penelope ne kadar şanslı olduğunun farkında mı acaba? Eğer Türk bir oyuncu olsaydı filminden önce o sahnenin görüntüleri boy boy gazetelerde ve ekranlarda gösterilecek, diğer kadın oyunculara mikrofon uzatılacak ve onlar da "Ayyy, ben asla yapmam öyle şeyler," diyecekler, sonra sevgilisi Javier Bardem'in bu sahneyle ilgili ne dediği sorulacak, kırk tane "ayrılıyorlar mı?" haberi yapılacak ve en sonunda canından bezdirilen kadıncağız küskünler ordusuna katılacaktı!!) Bence kesinlikle izlenmeye değer bir film. Tavsiye ediyorum.
Hoşuma gidenler arasında ikinci isim filmden çok bir oyuncu ismi olacak. Geçen hafta Kanal D'de verilen Güz Sancısı adlı filmi izledim. Sinemaya geldiği dönemde izleyememiştim, o yüzden büyük bir hevesle ekranın başına geçtim, ama pek de umduğumu bulamadım. Sanki böyle bir konu çok daha etkili işlenebilirmiş gibi geldi bana. Son on beş dakikası dışında çok da etkilenmeden izlediğim bu filmde de bir kez daha gördüm ki Beren Saat ekrana çok yakışan bir oyuncu. Cesur bir kadın olması da en takdir ettiğim yönlerinden biri. Üstlendiği her rolün altından kalkabilen ve bence çok müthiş bir enerji yayan bir kadın. Keşke onun gibi genç oyuncuların sayısı daha da artsa.
Başka Dilde Aşk filmini inanılmaz merak etmeme, kadrosunu çok beğenmeme ve gitmek istememe rağmen gidememiş olduğumu üzülerek bildiriyorum. Çünkü ya çoook uzaklardaki sinemalarda oynuyordu ya da abuk saatlerde... Zaten bir sürü sinema olan İstanbul'da bile çok kısa vizyonda kaldı. DVD'sini bekleyeceğiz artık mecburen. İzlemememe rağmen elimde olmayarak cep doldurma kaygısıyla harcanan filmlerden biri olduğunu düşünüyorum.
Haftaya film yorumlarına güvendiğim Ata'nın ve Kolyekolik'in çok beğendikleri Soul Kitchen ve en sona kalanlardan biri olarak Avatar'ı görmeyi planlıyorum. Bakalım başarabilecek miyim?
8 yorum:
Ben de Almodovar'ın filmine gitmek istiyordum sen de beğendiğine göre kesin gideceğim bu durumda :) Soul Kitchen ile ilgili bugün yazacağım zaten, ayrıca Vavien'i de çok beğendim.
Ata,
Dönüş'ü beğendiysen Kırık Kucaklaşmaları da beğenirsin, ama kendim beğendim diye herkese gözü kapalı tavsiye edebileceğim filmlerden değil. Aklında olsun hani.. :)
<Imgecim ben de bir Almodovar hayranıyım, kesinlikle önyargılıyım, beğeneceğime eminim:P
Başka Dilde Aşk konusu da aynen senin gibi oldu çok az salonda vardı ve gidemedim, üzüldüm de:(
Soul Kitchen'ı ise kesinlikle tavsiye ederim. Bu arada ben de Avatar'ı henüz izleyemeyenlerdenim. Haftasonuna kadar hedefim izlemek..
Son olarak ne cok ben de ben de dedim:))
Nymphea,
Avatar'ı İstinye Park'taki IMax'te izlememiz tavsiye edilidiği için benim ilk, İso'nun da ikinci izleyişi için orayı tercih edeceğiz. Ben anlamam ama en en en güzeli o teknoloji diyorlar, haberin olsun. :)
Tanrinin yarattigi en guzel vucudlardan birisi olan Penelope Cruz'un "Vicky Cristina Barcelona" daki oyunculugunu hala unutamiyorum.
Bahri,
Kesinlikle katılıyorum sana.. Oradaki hafif çatlak kadın tiplemesini ben de çok yakıştırmıştım kendisine..:)
Biz de geçen hafta Avatar ve Soul Kitchen'ı izledik. Kırık kucaklaşmalar bu haftaya kaldı. Avatar'a isteksiz gittim ama çok sevdim. Soul Kitchen ise Fatih Akın'ın diğer filmlerinden farklı, -biraz Temmuzda'yı hatırlatıyor- ama onu da sevdim:)
Ayşe,
Avatar'a hâlâ gitmeyen bir tek ben kaldım galiba..:) Herkesten olumlu yorumlar duymama rağmen hâlâ isteksizliğim devam ediyor. Ama eşim en sonunda sürükleyerek götürecek beni..:)
Soul Kitchen'ı da dün izledim. Karmaşık duygular içindeyim. Sevdim, ama çok da harika bulmadım. Onunla ilgili de birçok olumlu yorum duyduğum için çok büyük beklentilerle gitmişim demek ki...
Sevgiler..
Yorum Gönder