Bakalım kısa kısa yazmayı becerebilecek miyim? Önce filmlerden başlayayım.
Önereceğim ilk film Ayşe sayesinde haberdar olduğum ve Vallahi Ben Yapmadım (Fransızca bilmediğim için yorum yapamayacağım ama yine de biraz komik geldi bu isim bana..:)) diye Türkçeye çevrilmiş olan C’est Pas Moi Je Le Jure. 10 yaşında problemli bir çocuk olan Leon'un hikayesi anlatılıyor. Normal bir aileye sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ağabeyi Jerome'un aksine Leon normal ailelere karşı aşırı tepki duyuyor. Kendi eksiğini adeta yüzüne vuran bu ideal aile tablolarını bozmak için de elinden geleni yapıyor. Ayşe'nin yorumuna da katılmamak mümkün değil: İnsanı aynı anda hem güldüren hem de duygulandırarak ağlama hissi veren bir film bu. İzleyince ne demek istediğimi anlayacaksınız. Tavsiye ediyorum.
İkinci filmi yapacak daha iyi bir işiniz yoksa keyifle izleyebilirsiniz, ama izlemezseniz de bir şey kaçırmayacağınız türden bir film olduğunu söyleyebilirim. Cennetimden Bakarken filmi 14 yaşında sapık bir komşu tarafından öldürülerek ruhu huzura kavuşana kadar arafta kalıp, olan bitenleri izlemeye devam eden Susie'nin hikayesini anlatıyor. Bazı bölümler saçma ve fantastik olsa da genel anlamda güzel denebilecek bir film. Susie rolündeki Saoirse Ronan'ın oyunculuğu çok iyi. Çatlak anneanne rolünde ise Susan Sarandon var! Bir de Susie'nin kızkardeşinin çözdüğü cinayeti çözemeyecek kadar aptal ve çözülen cinayet sonrasında bile katili yakalayamayacak kadar beceriksiz bir Amerikalı detektif var! Yani insana 'iyi ki ilahi adalet var' dedirtiyor bu beceriksiz detektifler!! :) En başta da dediğim gibi yapacak daha iyi bir işiniz yoksa izleyebilirsiniz.
Kitaplara gelince ilk önereceğim kitap Türk klasiklerinden olacak. Yaklaşık bir buçuk ay önce yaptığım sahaf turu sırasında aldığım bir Hüseyin Rahmi Gürpınar romanı olan Gulyabani ve yazarın yirmiye yakın kısa hikayesinden oluşan bir kitap. Gerçekçilik ve doğalcılık akımlarından etkilenerek eserlerini yazmış olan yazar için eserlerinde döneminin günlük yaşantısını çok iyi aktardığı söylenirmiş. Gerçekten de yarattığı karakterler ve hikayelerindeki ayrıntılar dikkat çekiciydi. Ağırlıklı olarak Batılılaşmayı yanlış anlayan züppe ve dejenere tiplerin, batıl inançları olan ve bunların etkisi altında kalanların (örneğin, Gulyabani onlardan biri), karı-koca geçimsizlikleri ve aile ilişkilerindeki yozlaşmaların (Aşk-ı Memnu halt etmiş diyeyim ben size!) ve psikolojik gel gitler yaşayan karakterlerin yer aldığı eserleriyle ünlü olan bu son derece modern görüşlü yazarın okuduğum ilk kitabını çok beğendim. Bir dahaki sahaf turumda Hüseyin Rahmi Gürpınar 'ın diğer kitaplarını da arayacağım. Türk klasiklerinden hoşlananlara duyurulur.
Tavsiye edeceğim diğer kitap ise uzun süre direndikten sonra almaya karar verdiğim Ali ile Ramazan olacak. Perihan Mağden'in bu çok etkileyici kısa romanının konu itibariyle ilgimi çekmeyebileceğini düşünüyordum ki elimden bırakamadan bir günde bitirdim. Bir üçüncü sayfa haberinden yola çıkarak yazmış olduğu bu roman boğazınızın düğümlenmesine, yer yer gözlerinizin dolmasına ve içinizin sızlamasına neden olan, insanı alt üst eden bir dram. Yetimhanede büyümüş iki delikanlının hem yaşam hem aşk mücadelesini okurken paramparça oluyorsunuz. DOT'un oyunlarında donakalarak izlediğimiz in-yer-face tiyatro akımına ait oyunların kitap versiyonu sanki. "Ay, çok küfürlü!" diyecek olanlar okumayabilirler ama o küfürlü konuşmaların o hayatlara çok uymuş olduğunu söyleyeyim. Tek eleştirim ve aceleye gelmiş olduğunu düşündüğüm bölüm, Ali'nin askerden dönüşü sonrasında geçirdikleri 5-6 günlük o güzel dönem sonrasında hızla çöküşe geçmeleri oldu. Onun dışında Ali ve Ramazan'ın, Müdürbey'in, "adam olmak" için Kürt kimliğini ön plana çıkarmasının yeterli olduğunu fark ederek bunu kullanmaya başlayan Recep'in ve diğer yan karakterlerin de çok iyi anlatılmış olduğunu düşünüyorum. Ruh halinizi darmaduman edeceğini bilseniz bile okumanızı tavsiye ediyorum. Ben çok etkilendim.
Şimdilik bu kadar... Sırada bir tiyatro yazısı olacak... Benden ayrılmayın...
2 yorum:
Ali ile ramazan'ı çok merak ediyorum..sen de güzel diyosan almalı okumalı ozaman:)
Dediğim gibi ben etkilendim Zeynep, ama feci bunaltıcı bir hikaye olduğu için tavsiye ederek iyi mi ettim kötü mü bilemiyorum..:)
Yorum Gönder