Adana'da "Boğaz" Turu

Geçen hafta Salı akşamından itibaren Adana'daydım. Aylar önce Şehir Fırsatı'nın Pegasus kampanyasını görüp "Nisan'da Adana harika olur" diye aldığımız biletlerimizi kullanarak gittik ama hava hiç de beklediğimiz gibi olmadı! Bu nedenle indirimli biletlerimiz için Şehir Fırsatı'na bir kez daha teşekkür ederken Adana'ya da teessüflerimi iletiyorum!

Bir de başlamadan önce ufak bir uyarı notu: Bu yazı Adana'nın lezzet duraklarıyla ilgilidir ve ağzınızı sulandırabilir. Dolayısıyla bu lezzetli yemeklere ulaşamayacak mesafede bulunanlar, rejimde ya da hamile olanlar için sakıncalıdır.

Çarşamba günü öğlene kadar senelik bakımım için servise gittim. Yani babamla birlikte hastaneye. :) Gözler, dişler, vs falan kontrolden geçtikten sonra da öğle yemeği için attık kendimizi Marina'ya. Hafta sonu İso geldikten sonra balık yemek gibi bir şansımız olmayacağı (ve üç öğün kebap yiyeceğimiz) için ilk gün balık sefası yapalım dedik. O gün hava da çok güzeldi. Bulutluydu ama arada güneşi de görebiliyorduk ve sıcaktı. Nereden bilebilirdik sonra ta biz gidene kadar İstanbul'un havası gibi bir havayla karşılaşacağımızı! Marina'nın muhteşem levrek ızgarası, Adana'nın harika yeşillikleri, İso'cumun "şaka limonu" dediği dokunur dokunmaz suları fışkıran limonları ve buz gibi bir şişe şarap eşliğinde öğle yemeğimizi yedik. Bu arada gittiğim gün öksürüğüm kesildi ve bir kadeh şarapla birlikte de sesim düzeldi. İlacımı buldum a dostlar. Artık hastayım diye içkiyi kesmek, dinlenmek falan yok. Ne o öyle, iki haftadır içim dışım ıhlamur olmuştu ama asıl ihtiyacım olan şey farklıymış meğer. :)

İso'cumun gelmesiyle birlikte kebaba geçiş yapıldı. Cuma ve Cumartesi akşamları rakı ve kebap ile şifa bulduk ailecek. Şimdi sıkı durun, size muhteşem bir kebapçı önereceğim. Adana'da kötü kebapçıya denk gelme olasılığınız zaten çok düşüktür ama yine de bunu bir yere not edin. Size bu yazımda bahsettiğim Tepebağ Ocakbaşı'nı hatırlıyorsunuzdur. İso'cumun favorisi olduğu için ilk akşam doğrudan oraya gittik. Keleş her zamanki gibi çok güzeldi. Ezmeleri, sarımsaklı domatesi, "mızıka" olarak getirdiği kaburgası, beyti ve Adana kebabı, çöp şişleri falan çok lezzetliydi. Amaaa...


Evet, bu kez bir "ama" ile Adana lezzet turuna devam ediyorum çünkü sanırım favorimizi değiştirdik. İso'cumdan emin değilim ama biz ailecek Keleş'i satıp Elem'e geçiyoruz. Karataş Yolu üzerindeki Elem'de yediğim kebabı daha önce hiçbir yerde yemediğimi söyleyebilirim. Ayrıca önden gelen kaşarlı humus ve kendi yapımları olan köfte gibi sucuklarının tadı da hâlâ damağımda. Kebap, lahmacun, kuşbaşı ve salatalarının tazeliği için de kendilerine tam not veriyorum. (Hatta hızımı alamayıp Vedat Milor'a bile önermeyi düşünüyorum burayı. Giderse de merak ediyorum nerelerden not kıracak ya da tam not mu verecek..:)) Gördüğünüz üzere burada da "hayata YENİ'den baktık", hem de yeni seriden. Rakılar arasında favorimin Yeni Rakı olduğunu söylemiş miydim bilmiyorum, Yeni Rakı'nın yeni serisine de bayıldım. Rakıseverlere öneriyorum. Bir de burası yenilendiği için salaş kebapçı havasında da değil. Bir örnek masa örtüleri, tertemiz servisler, güleryüzlü ve ilgili garsonlar ve bahçedeki portakal ağaçlarından gelen mis gibi koku eşliğinde midenize bayram ettirmeyi düşünebilirsiniz. Yolunuz düşerse mutlaka deneyin (karşılığında bana dua yerine "yiyip yiyip kilo almama" enerjisi gönderebilirsiniz).

Elem tel no: 0-322-336 44 22. Adres: Karataş Caddesi Havutlu Mah. 6.km No:15 Yüreğir /Adana.



Pazar günü dönüşe geçeceğimiz günün öğleden sonrası bulutlar bir anda dağıldı ve içimizi ısıtan güney güneşi kendini nihayet gösterdi. Ama artık çok geçti, çünkü ben bu kez çoktan küsmüştüm ona ve yazın yeniden görüşene kadar barışmaya hiç de niyetim yoktu. Yine de güneşi görüşümüzü Kayıkhane'de bira ve patates kızartması ile kutlayalım dedik. Ve Adana'daki son birkaç saatimizi de kendimizi sıcacık güneşe, buz gibi biraya, yeşilbaşlı ördeklerin suda yaptıkları figürlere ve güneşin oluşturduğu yakamoza teslim ederek geçirdik.


Havalar nasıl olursa olsun bizim havamız iyiydi. Ama daha güzel bir hava görsek de fena olmazdı doğrusu. Güneşi gördükçe onu ne kadar özlediğimi de fark ettim. Hatta birazdan konsantre olup balkona güneş duasına çıkacağım! Gerçi havalar hemen ısınmasa da iyi olabilir. Zira en son bir ay önce "yaz geliyor!" rejimine ve spor programına başlamıştım ki daha iki hafta dolmadan hasta olup iki hafta yattım! Üzerine de Adana sabotajı gerçekleşince başladığım noktadan bile kötü bir duruma gelmiş olabilirim. Neyse, bugün Pazartesi değil mi? Ee, başlayalım o halde rejime. Zaten bu hafta hiçbir şey yemesem de Adana'da yediklerim beni idare eder diye düşünüyorum.Ama haksız mıyım soruyorum size, siz benim yerimde olsaydınız ne yapardınız bu dünya nimetleri karşısında? Hakkını vermez miydiniz, hı? :)

13 yorum:

NzN dedi ki...

imge'cim,
öncelikle sefan olsunn, afiyet, bal ve de şeker olsunnnn....
şansa bak ki bu hafta biz de perşembeden itibaren Adana'da olmayı planlıyorduk . tabii ki benim son dakika işim ile oldugumuz yerde kalakaldık!!
bu arada benim kütük Adana- Yüreğir oluverdi bu hafta yeni kimliğimle birlikte :) kebapçı da benim memleketteymiş, hemencecik farkediverdim bak :)
en yakın zamanda gidip tıka basa kebap yiyeceğim

öperimm

Turta Tadında Yaşamak dedi ki...

süpper yaa :) tesadüfe bak, aynı kampanyadan bizde 7-8 Mayıs için uçak bileti almıştık Adana'ya.. ben hiç gitmedim daha önce, çok merak ediyorum, umarım güzel geçer ;)
bu post harika bir rehber olacak bizee..

Nesobaby dedi ki...

Ohh sefan olsun İmgeee :))
Pek bir keyifli geçmiş belliki . Adana'ya hiç gitmedim ama geçenlerde iş için giden arkadaşım ballandıra ballandıra anlattı. Çukurova üniversitesinin orası baraj yolu çok güzel falan dedi. Valla gördüğüm kadarıyla yemekleri de pek güzel :)) Yine bir heveslendim. Zaten Türkiye'de gitmek istediğimde içimde kalan yerler Antakya Adana Safranbolu. Bakalım ilk hangisine gideceğim :))

Imge dedi ki...

NzN,

İsabet olmuş aslında ertelendiği, çünkü hava pek harika değildi geçen hafta.. Umarım daha güzel bir havada, portakal ağaçlarının kokuları eşliğinde yersiniz kebabınızı..Gerçi ağaçların mı yoksa kebabın mı kokusu baskın çıkar bilemiyorum artık..:) Sevgiler..

Turta Tadında Yaşamak,

Kebap için mutlaka Elem'i deneyin. Paça, mumbar dolması, şırdan falan gibi oralara özgü sakatat yemeklerini seviyorsanız Bulvar Paça'ya gidin derim. Blogumda arama yaparsanız detaylı yazısını bulabilirsiniz.:)

Nesobaby,

Adana-Antakya'yı bir arada ve Mayıs'ta yapabilirsin aslında. Süper zaman. Ya da Eylül-Ekim de olabilir. Öncesinde biraz kilo verip gitmekte yarar var ama, söyleyeyim.. :)) Sevgiler..

Orçun Çolak dedi ki...

Ama olmaz ki ! Nasıl bir şanssızlıktır benim ki ...

Viyana ile ilgili yazınızı okumak için girdim buraya, ancak 2 aydır uzak kaldığım ve özlem duyduğum Adana ve Adana'daki belki de en sevdiğim mekan Elem Restoran çıktı karşıma. Ama Elem Restoran'ın müthiş olduğunu düşünmenize çok sevindim ! Bir tek ben değilmişim demek ki o kebaba ve diğer sıcacık yemeklere. Afiyetle yiyip kilo almamanız dileğiyle :)

Imge dedi ki...

Orçun,

Son cümleye bayıldım, teşekkürler..:) Elem'in müthiş olduğunu düşünmemek mümkün mü? Hâlâ tadı damağımda.. Viyana yolculuğu ne zaman bu arada? Oranın da tatlıları hâlâ aklımda..:) Ama Viyana'dan da önce Adana zamanınız gelmiş gibi görünüyor, benden söylemesi..:)

Sevgiler..

nestug dedi ki...

bir Adanalı olarak yazınızı zevkle okudum ve Adananın en güzel yerlerine gitmişsiniz.
Yazılan yorumlarda Adanaya gelmek steyen arkadaşların olduğunu duymak ayrı bir keyif verdi bana.
Bütün arkadaşları bloguma beklerim.
Ve adana ile lgili yazılarımı okumalarınıda....
sevgiler

Imge dedi ki...

Nestuğ,

Teşekkürler..:) Adana'ya sevgiler..

Orçun Çolak dedi ki...

Tekrar merhaba, ben şu anda Çek Cumhuriyeti'nde Erasmus öğrencisiyim. Yazdan önce Adana'ya dönmem mümkün değil maalesef, ama döndüğümde bu günlerin acısını fazlasıyla çıkartacağım.

29 - 30 Nisan'da Viyana'da olacağız arkadaşlarımla, özellikle denememiz gereken bir tatlı varsa tavsiye edebilirsiniz :)

Imge dedi ki...

Orçun,

Sana Viyana'da yeme-içme yazımın linkini gönderiyorum o zaman:

http://imgetan.blogspot.com/2008/10/viyana-yeme-ime.html

Burada bahsettiğim tatlıların hepsi süper ama sonuncusu en süper bence! :) Sachertorte en meşhuru tabi, ama ben çok beğenmemiştim (çok ağır çikolatalı gelmişti). Demel Cafe ve Gerstner Cafe'de ise bence istediğini seçebilirsin. Hepsi birbirinden güzel.. Zaten içeri girince gözün dönecek..:) Şimdiden afiyet olsun ve arkadaşınla sana iyi gezmeler diliyorum..

Orçun Çolak dedi ki...

Çok teşekkürler :)

Bundan sonra blogunuzun takipçisi olacağım.

Baris dedi ki...

Merhabalar,

Balık yediğiniz Marina'nın bir adresi var mıdır sizde ?
Nasıl ulaşabiliriz ?

Teşekkürler.

Imge dedi ki...

Orçun,

Her zaman beklerim..:)

Barış,

Açık adres olarak bilmiyorum ama Çobandede Mevkii, Karslılar Mahallesi olarak geçiyor. Yelken Kulübü'ne yakın. Aşağıdaki linkte göreceğin "B" noktası:

http://maps.google.com/maps?hl=tr&biw=1680&bih=935&um=1&ie=UTF-8&q=adana+marina+restaurant&fb=1&gl=tr&hq=marina+restaurant&hnear=Adana&ei=YiC5Tc3hN8zTsgbejOHqAw&sa=X&oi=local_group&ct=image&resnum=1&ved=0CAQQtgMwAA

Sevgiler..