Geçen Perşembe hava biraz güzel gibi olunca (yani ucundan azıcık güneşi görünce) kendimi Beyoğlu'na atmaya karar verdim. Hatta bankacılık yıllarında birlikte çalıştığımız bir arkadaşımın da o hafta izinli olduğunu öğrendim ve Beyoğlu turunun ikinci yarısını da onunla geçirmeye karar verdik.
Büyük bir coşkuyla kendimi dışarı atmıştım ki daha İstiklal Caddesi'nin başında mideme yumruk gibi oturan o kötü haberi öğrendim. Ekonomik olarak daha fazla ayakta duramayan İstiklal Kitabevi kapanıyormuş. Benim için Beyoğlu'nun simgelerinden biri olan, kaliteli ve bilgili çalışanlarıyla, kitapçı gibi kitapçılardan biri olan İstiklal Kitabevi'nin günümüzde yaşayamıyor olması beni bir kez daha yaşadığımız dönemden soğuttu. Son üç gün olduğu için tüm kitaplarda ve müzik ve film CD'lerinde indirim yapan kitapçının önünde kuyruklar oluşmuştu. Ancak ikinci gün olduğu için neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Ben de biri Elif'le buluşmadan önce biri de Elif'le birlikte olmak üzere iki kez o kalabalığa dalarak Hayko Cepkin'in son CD'si Sandık'ı ve Selim İleri'nin Bu Yalan Tango kitabını alabildim. Balık Pazarı'nın içindeki sahaflar çarşısından ise Doris Lessing'in Gene Aşk romanını aldım. Ama bunlar aslında aradıklarım değil de bulabildiklerimdi.
Daha sonra Ara Kafe'nin yanındaki Çorbacı'da bir çorba molası verip, Clandestino'ya uğrayıp Dido'cumun kulaklarını çınlatıp, Odakule'ye giderken klasik duraklardan biri olan o kocaman Golden Rose mağazasına en azından bir dudak kalemi almak için uğrayıp, kendimi Odakule Sanat Galerisi'ndeki "Sanat Uzun Yaşam Kısa" ("Ars Longa Vita Brevis") sergisine attım. "Bu sergiyi nereden hatırlıyorum?" diyenlere yardımcı olayım: Belki Nisan ayının Ajanda'sında görmüş olabilirsiniz. :) 2003'ten bu yana Kanarya Adaları'nda yaşayan 1970 doğumlu ressam Birsen Özbilge'nin 25 adet yağlıboya ve karışık teknik, 14 adet çizim ve karışık teknik ile yapılmış tablolarından oluşan sergiyi 30 Nisan'a kadar gezebilirsiniz. Resimlerin her birinde Latin özlü sözlerinden yola çıkılmış ve sözün orijinali de tabloda yer alan o metal zincirlerde yazıyor. Ben özellikle yağlıboya olanları çok beğendim. Yolunuz düşerse görün derim.
Sergiden sonra Elif'le Midpoint'in terasında buluştuk. Hava süperdi. Ya da biz öyle sanıyorduk çünkü akşamına sesimin kısıldığını, boğazımın görünmeyen güçler tarafından tırmalandığını ve yandığını fark ettim. Yine de orada güneşin altında muhteşem deniz manzarasına karşı kahve içip sohbet etmek çok keyifliydi. Sonra Elif'le oradaki pasajın içinde bir tur attık, Mango'yu didikledik (Outlet katında ilk kez hiç sıra yoktu ve bir etek düşürdüm kendime! Oleeey! Gizoş'un kulakları çınlasın bu kez de! :) ) ve bir kez daha İstiklal Kitabevi'ne uğradık. Orası burası derken akşamı etmişiz. Daha eve gidip öksürükle boğuşan kocacıma çorba yapmam gerek! Kendime de yapsam iyi olur, zira evdeki hasta sayısı akşam itibariyle birken iki olmuş olacak.
Ha bu arada aklıma takıldı: görmeyeli Muhteşem Yüzyıl'daki Pargalı sayısı da ikiye katlanmış gibi!! Hürrem'in İtilmiş'ten beter gösterildiği diziyi protesto edip üç haftadır izlemiyordum ki Çarşamba günü bir baktım saray ortamı gitmiş, ufak bir balıkçı kasabasında yine "ecnebi Türkçesi" konuşan tipler ve en kötüsü de iki tane Pargalı içip sohbet ediyorlar!! Böylelikle diziyi bırakma kararımın doğruluğunu anlayıp acilen kanalı değiştirdim. Ben hayallerimdeki aklı başında, ilim irfan sahibi, adaletli, hayırsever, birlikte gülen, eğlenen ve sohbet eden Kanuni&Hürrem ikilisiyle yaşamıma devam etmeyi tercih ediyorum. Size de tavsiye ederim. Gündemden geri kalmamak adına dizideki saçmalıkları da Ekşisözlük'ten takip edebilirsiniz. :)
Hepinize iyi haftalar...
2 yorum:
uff, nasıl özeniyorum size.. öğrencilik yıllarımın geçtiği İstanbul'da en sevdiğim yerdi İstiklal Caddesi.. Her gün mutlaka uğrardım.. Şimdi başka şehirdeyim ve öyle özlüyorum kii..
Turta Tadında Yaşamak,
İstiklal Caddesi bence de inanılmaz bir enerjisi olan bir yer. Yapabileceklerinin sınırsız olduğu nadir yerlerden biri. Bir dahaki gidişimde senin namına yapmamı istediğin bir şeyler olursa haber ver yeter..:)
Sevgiler..
Yorum Gönder