Evet, yine oradan buradan önerilerden bahsedeceğim reklam kokan bir yazı ile karşınızdayım.
İlk olarak bir savaş haberi geliyor: insanoğlu ile karıncaların yüzyıllardır süren savaşından söz ediyorum! Karıncaların yaz aylarının ve bahçeli ya da alt katlardaki evlerin kabusu olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben de bunu bu bahar beşinci kattaki evimin mutfak balkonunda düzgün bir sıra halinde ilerleyen karınca sürüsünü gördüğümde öğrendim! Tamam, çalışkan hayvansın, sürekli yuvana yemek depoluyorsun, kışın oturup rahat rahat onları yiyorsun falan da beşinci kata tırmanmak da artık çalışkanlık değil biraz su kaçırmak olmuyor mu?! Bir de çalışkansın diye benim mutfağıma sızmana gerek yok ki. Git bağda bahçede ağaç altlarında, sokaklardaki çöp tenekelerinin, simitçilerin, fırınların yanında, restoran bahçelerinde falan dolan. Benim mutfağımdaki bir iki kırıntıdan daha çok iş çıkar. Neyse, bunların balkondan mutfağa sızmaları sonrasında havlu peçetelerle ve sinek ilacıyla yaptığım ufak katliamlar işe yaramayınca daha kapsamlı bir çözüme başvurdum: Raid Karınca Yemi. İçinden iki tablet çıkıyor. Karşılıklı mutfak tezgahlarının altlarına birer tane koydum ve ertesi günü karınca akışı bıçak gibi kesildi! Ortada ölüleri falan da yok hani! Meğer bunlar içindeki şekerli yemi ufak ufak alıp yuvalarına götürüyorlarmış ve orada topluca oldukları yerde ölüyorlarmış. İtiraf ediyorum, toplu katliamlara neden oluyorum şu an ama pişman değilim. Doğanın dengesi falan bir yere kadar, önce evimin ve ruhumun dengesini korumalıyım. Karıncalardan şikayetçi olanlara önerilir. Bu arada bu yemler üç ay etkiliymiş, sonra yenilemeniz gerekiyormuş. Bilginize.
Karınca demişken aklıma geldi: Karıncaları insanlar gibi düşünürseniz, ne kadar rutin gibi görünse de aslında ne kadar maceralı bir hayatları var değil mi? Yani hemen her gün işe güce giderken bir anda kocaman bir doğal afet yaşıyorlar. Kendilerinden kaç kat büyük kocaman bir ayak altında eziliyorlar, üstlerine zehirli gaz sıkılıyor, birkaç tanesi bir kağıt peçetenin içinde ezilip çöpe atılıyor (çöplükte yaşamını sürdürenler için arabesk bir bölüm eklenebilir), yuvalarında tatlı keyfi yaparken topluca ölüyorlar, vs. Şirin bir çizgi film veya çocuk kitabı serisi çıkabilir buradan sanki.
Sırada bizim tatlı keyfimiz var: Raffaello. Eğer çikolata, badem ve hindistan cevizi tatarından hoşlanıyorsanız, buna bayılacaksınız. Ferrero Rocher'in bu muhteşem hindistan cevizi kaplı toplarını henüz denemediyseniz çok şey kaçırdığınızı söylemeliyim. Kendisini orgazmik lezzetler arasında ilk sıralara yerleştirdim bile. Hatta mutfağımdaki "tatlı kaçamaklar" kavanozunun içini bu muhteşem minik toplarla doldurdum ve her kahve molasında yanlarına uğrayıp hal hatır sormayı ihmal etmiyorum. :) Deneyin, bayılacaksınız.
Sırada Bebek Şenliği'nde görüp çok beğendiğim bir kağıt tasarımcısı var: Deniz Doğruyol. Deniz Doğruyol'un yarattığı kağıttan dünya içinde dekoratif eşyalardan, tabaklara, tablolara ve kişiye özel objelere kadar çok farklı tasarımları bulabilirsiniz. Bu kağıttan dünyayı daha detaylı incelemek isteyenler web sayfasına göz atabilirler. Web sayfasından ürün satış noktalarını ve iletişim adreslerini de bulabilirsiniz.
Benden bugünlük bu kadar. Sizi karıncalardan kurtardım, ağzınızın tadını yerine getirdim, bir de göz zevkinize katkıda bulundum, ee daha ne olsun, değil mi? :)
2 yorum:
İmge,o hindistan cevizi kaplı toplara ben de bayılıyorum:)
Ayşe,
Bağımlılık oldu her gün ağzıma birkaç top atmak..Yaz başında hiç de iyi bir bağımlılık değil ya neyse artık..:)
Yorum Gönder