29 Haziran Çarşamba sabahı güne yalnız başlayıp Buckingham Sarayı ve çevresini görerek Trafalgar Meydanı'ndaki National Gallery'ye gitmeye ve öğleden sonra da Dido'yla buluşarak alışveriş turu yapmaya karar verdik. Metroda o gün bindiğim District hattında problem yaşandığı için yaklaşık 40 dakikada St James's Park'a varabildim (o da bir durak önce inip yürümeyi tercih ederek!). Dolayısıyla saat de 11.00'e yaklaşıyordu. Peki, 11.30'da ne var? Muhafızların Nöbet Değişim Töreni. O yüzden sarayın ve önünde yer alan ve İngilizlerin gülünç ölçüde abartılı bulduğu Victoria Anıtı'nın önünde müthiş bir kalabalık birikmişti. Bu kalabalığı gören ve henüz yeni muhafızların gelmesine 50 dakika olduğunu öğrenen blog sahibesi İmge ise parmaklıkların arasından eski muhafızların, sarayın ve anıtın birkaç fotoğrafını çekerek oradan ayrılmaya karar verdi. Saray zaten sadece yazın Kraliçe izindeyken gezilebiliyor, o yüzden şu an ziyarete kapalı.
Buckingham Sarayı'ndan Trafalgar Meydanı'na kadar uzanan geniş ve ağaçlıklı caddenin adı The Mall. Burası Pazar günü trafiğe kapalıymış. Nöbet değişimi sırasında muhafızlar bu yoldan ve Guards Museum (Muhafızlar Müzesi) tarafından yürüyerek Buckingham Sarayı'nın önüne geliyorlarmış. Yani ilginizi çekiyorsa bu bölgede görülebilecek diğer yerler arasında ise Wellington Kışlaları'nın hemen yanında yer alan Guards Museum da bulunuyor. The Mall üzerindeki ara yollardan birinden girince karşınıza Charles ve Camilla'nın yaşadıkları Clarence House çıkacak. Burası da saray gibi sadece kraliyet ailesinin izinde olduğu yaz aylarında gezilebiliyor. Aynı şekilde ilginizi çekiyorsa Royal Mews (Kraliyet Ahırları) gezilebilir. Burada da lüks bölmelerinde bekleyen Kraliçe'nin atlarını ve cam güneşliğin altında sıralanmış at arabalarını görebilirsiniz.
Açıkçası benim burada görmek istediğim tek yer genel olarak sarayın kendisi ve önündeki Victoria Anıtı ve Diana ve Kate'in kraliyet düğünü sonrasında el salladıkları o meşhur balkondu! Bir de kırmızı ve siyahlar içindeki İngiliz askerlerinden bol bol gördüm ya bana yetti ve arttı diyebilirim. O yüzden Trafalgar'a yürürken de The Mall üzerinden değil St James's Parkı'nın içinden yürümeye karar verdim. Kraliyet parklarının en eskisi olan St James's Park, eskiden VIII. Henry'nin avlanma yeriyken II. Charles zamanında halka açılmış. O gün nefis bir hava vardı ve parkta karşıma çıkan görüntüler huzur vericiydi. Sizi onlarla baş başa bırakayım biraz:
Ben buradan çıkıp National Gallery'yi gezdim ama biraz alışveriş molası verelim de canınız sıkılmasın diyerek önce şehirdeki birkaç alışveriş durağından bahsetmeyi planlıyorum. Bu fikir hoşunuza gittiyse beklerim..:)
2 yorum:
Gerçekten görülmeye değermiş.Paylaşım için teşekkür ederim Sevgili İmge.
Rica ederim.. Sevgiler..
Yorum Gönder