Bu bayramda bir haftalığına Marmaris'e kaçtık. Hem senelik tatil köyü istihkakımızı kullanmak hem de yaz sezonu bitmeden bir kez daha kendimizi masmavi sulara atmak için yine bir deniz tatili yapalım dedik. ETS aracılığıyla ayarladığımız Grand Yazıcı Marmaris Palace'tan da çok memnun kaldık. Upgrade edilen odamız sayesinde güne aşağıdaki manzara ile uyandık. Yemeğe gitmeden önce ayaklarımızı uzatıp dinlenerek birer kadeh içkimizi de balkonumuzda içmeyi ihmal etmedik. Bu doyumsuz manzaranın hakkını vermek gerekiyordu tabi...
Tesisin upuzun bir kıyı şeridi ve kocaman alanı var, ama iskeleden baktığınızda sadece ağaçlar görüyorsunuz, çünkü doğal doku büyük ölçüde korunmuş. Dolayısıyla dev ağaçlar arasından geçerek odanıza, restoranlara, SPA merkezine, havuza gidiyorsunuz. İskelenin her iki yanında yüzmek için ayrılan çok geniş bir bölüm var. Üzerinden çekilmiş fotoğraflardan bazıları da aşağıda:
İçmeler mevkiine yaklaşık 2 kilometre mesafede bulunan tesiste her yerde olan pek çok aktivite mevcut, ancak birçok yerde olmayan ilginç aktiviteler de var: örneğin, buz pateni yapabilir ya da dev ağaçların aralarında uzanan halat köprüler ve lastiklerden geçebileceğiniz macera parkının tadını çıkarabilirsiniz. Biz bunları yapmadık ama tesisin önünden geçen ve sağda İçmeler, solda ise Marmaris'e kadar uzanan güzel yürüyüş yolunda yürüdük ve bisiklet sürdük. Bisikletle Marmaris Marina'ya kadar uzanarak nostalji yaptık İso'cumla. İso'cum askerliğini Marmaris Aksaz'da yapmıştı ve benim de onu görmeye gittiğim bir hafta sonunda kaldığımız yeri, yiyip içtiğimiz yerleri bulduk bisikletle. Altı tane bira ve üstüne işkembe çorbası içip, yağmurda sırılsıklam olmuş halde ayrıldığımızı hatırladık. (Ben de o şekilde otobüse binip yakınımdaki yolculara zor anlar yaşatmış ve iyi dileklerini toplamıştım sanırım! Ama İso'cumdan ayrı geçirdiğim ve geçireceğim ayların üzüntüsüyle yaydığım sarımsak ve bira kokusunu düşünmeyi unutmuştum. Bir de iki günü sabah akşam neredeyse uyumadan geçirince otobüse biner binmez sızdığım için zaten bunu düşünecek zamanım da olmamıştı. Hâlâ utanırım aklıma geldikçe, ama n'apalım artık, oldu bir kere..:))
Bu arada otelin gözüme girmesinin en önemli nedenlerinden biri de yürüyüş yolundaki "Dikkat! Çocuk çıkabilir!" tabelalarıydı. Bence de çok önemli ve yerinde bir uyarı olmuş, zira şımarık tatil köyü veletleri tatil sırasında vücudunuzda salgılanan serotonin hormonlarını yok ederek stres hormonu olan kortizol üretimini tetikleyebilir. Güneş ve iyodun etkisiyle hamur olmuş vücudunuzu gerim gerim gerebilir. O yüzden bu düşünceli uyarılarından dolayı Grand Yazıcı Marmaris Palace'ı tebrik ediyorum! :)
Bir tatil köyünde harika olması gereken en önemli iki şey bize göre deniz ve yemeklerdir. Bu anlamda bu tesise tam puan verdiğimi söyleyebilirim. Açık büfesi yeterince zengin ve olağanüstü lezzetli çeşitlerden oluşuyordu. (O leziz lokmalar, krem karameller, ballı pankeklerin hepsi zengin ve olağanüstü yumuklar halinde vücudumuzun belirli yerlerinde bize halen eşlik ediyorlar zaten!) İçkilerin soğukluğu ve tadı gayet iyiydi. Uzun yıllardır tesisin içinde hizmet vermekte olan Carisma Spa çok başarılıydı. Çok çeşitli hamam, bakım ve masaj programlarından birini seçerek kendinizi şımartmanızı öneririm. Grand Yazıcı otelleri ile ilgili daha detaylı bilgi için buraya bakabilirsiniz.
Son olarak genel anlamda memnun kaldığımız bu tesise önemli bir şeyi hatırlatmak isterim: bu sene 30 Ağustos'un Şeker Bayramı'nın birinci günü olması Zafer Bayramımız olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Odamıza gönderilen bayram fondonları için teşekkürler ama keşke Zafer Bayramımız ile ilgili de güzel bir kutlama yapılsaydı. Böylelikle İçmeler tarafındaki otellerden (büyük olasılıkla Martı otellerinden) atılan havai fişekler yerine kendi kutlamamızı izleyebilirdik.
Neyse, sonuçta bir haftalık güzel bir tatili daha devirdik. Maviye ve yeşile doymak mümkün değil elbet ama yine de bir hafta daha bu ikilinin tadını çıkarabildiğimiz için kendimizi pek şanslı ve mutlu hissedip döndük yuvamıza. Ve Pazar günü evimizin balkonunun karşısına hoş geldine gelen martılara karşı nargile ve limonlu Efes'lerimizi içerken önümüzdeki kaçış rotalarını düşünmeye başladık bile..
2 yorum:
Hoşgeldin Sevgili İmge.
hoş bulduk..:)
Yorum Gönder