İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011

Bu sene on ikincisi düzenlenen ve 3. ve 5. antrepolarda gerçekleşen İstanbul Bienali'nin İsimsiz olduğunu biliyorsunuzdur. Bunun nedeni ise anlamın zaman ve mekan içinde sürekli değişime uğraması olarak açıklanmış. 12. İstanbul Bienali sanatla politika arasındaki zengin ilişkiyi araştırırken Küba asıllı Amerikalı sanatçı Felix Gonzales-Torres’in (1957-1996) yapıtlarını çıkış noktası olarak almış.

Bienal beş farklı tema kapsamında oluşturulan beş karma sergi ve 50’den fazla kişisel sunumdan oluşuyor. Temalar: İsimsiz (Soyutlama), İsimsiz (Ross), İsimsiz (Pasaport), İsimsiz (Tarih) ve İsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm). Ross da ne ola ki diyenlere yanıt geliyor: Ross, Felix Gonzales-Torres'in 1991'de AIDS'ten ölen partnerinin adı. Ve bu tema altında aşk, ilişkiler, aile, kimlik, arzu, cinsellik ve kayıp temalarına gönderme yapan yapıtlar bir araya getirilmiş. İsimsiz (Soyutlama) bölümünde saf soyutlamayı ve yüksek modernist çizgiyi politik ve fiziksel temalarla yıkan eserler bir araya getirilmiş. İsimsiz (Pasaport) bölümünde ulusal kimlik, sınırlardan geçiş, haritalama, ülke kavramı, ekonomik göçler, politik ve kültürel yabancılaşma konuları ele alınmış. İsimsiz (Tarih) ve İsimsiz (Ateşli Silahla Ölüm) temalarında ise adı üstünde eserler yer alıyor. Aşağıda benim ilgimi çekenlerden bazılarını görebilirsiniz:


İlk kolajda en üstte solda duran saatin akrep ve yelkovanı yok. Sadece saniyeleri var ve her bir saniye çizgisi üzerinde "sen" anlamına gelen "vos" kelimesi yazıyor. Nicolas Bacal'ın bu çalışmasının adı Senden Sonra Uzam- Zamanın Geometrisi. Alt sırada ortada yer alan seramik vazo Ardmore Seramik Stüdyosu'ndan çıkan eserlerden biri. Konu ise AIDS. Üstte ortada gördüğünüz Özlem Günyol & Mustafa Kunt imzalı Bitmeyen Karalama adlı eserin basit bir karalamadan ibaret olmadığını belirteyim. Önce dünyadaki tüm ülkelerin sınır çizgileri A4 boyutundaki kağıtlara basılmış. Sonra bunlar şeffaf kağıtlara geçirilmiş ve tarayıcı aracılığıyla bilgisayara aktarılmış. Sonra da duvara yansıtılarak üst üste çizilmiş. Ve böylelikle eksiksiz bir şekilde ülke sınırlarından oluşan bir "küre" meydana gelmiş. Sağ sütundaki çalışmalar Kutluğ Ataman'a ait. Üstteki belge askeri hastaneden alınmış ve sanatçının "homoseksüalite" tanısı nedeniyle "barışta ve seferde askerliğe elverişli olmadığını" beliren sağlık raporu. Alttaki yatak ise eski bir sevgiliyle paylaşılan gerçek bir yatak ve adı Forever.


İkinci kolajda ise Dani Gal'in tarihi plak arşivinde yer alan son yüz yılın önemli isimlerini görebilirsiniz. İşte onlardan biri: Şu an pamuk nine kıvamına gelmiş Kraliçe Elizabeth'in gençliğini görüyorsunuz. Üstte solda yatık duran kum saati ise Askıya Alınmış Zaman'ı simgeliyor. Ala Younis'in Kurşun Askerler'i 1:200 ölçeğinde 12,235 askerden oluşuyor ve her biri Mısır, Lübnan, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Filistin, Suriye ve Türkiye askeri üniformalarına uygun bir şekilde elde boyanmış. Üstte ortadaki siyah panolar üzerindeki beyaz çizgiler beyaz azınlığı simgeliyor ve hatırladığım kadarıyla Meksikalı bir sanatçının çalışmasıydı. Yine altta solda gördüğünüz parlak renkli yün ve pamuk şeritler ve simetrik desenlerden oluşan serape'ler de Meksikalı bir sanatçı olan Adrian Esparza'nın elinden çıkma ve oraya özgü. Bunlar dışında Filistinli Taysir Batniji'nin Babalar adlı fotoğraf serisini, Simon Evans'ın haritalarını, Martha Rossler'in Savaşı Eve Taşımak: Güzelim Ev fotoğraf serisini çok beğendim.

13 Kasım'a kadar gezilebilecek olan İsimsiz (12. İstanbul Bienali), 2011'i görmenizi öneririm. Ama mutlaka biletlerinizle birlikte bir bienal kitapçığı da edinin, yoksa birçok çalışmayı anlayamayabilirsiniz. Bazı eserleri kitapçıkla bile anlamak mümkün değil gerçi, ama olsun "...sanat anlamak değildir, nedensiz de sevilir, bazen anlamsız görünen şeyler için, saatler feda edilir..." :)

Giriş ücreti yetişkinler için 20 TL. Pazartesi hariç her gün, 10.00-19.00, perşembe günleri ise 10.00-22.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. İndirimli biletler ve rehberli tur saatleri için buraya bakabilirsiniz.

Şimdiden iyi gezmeler..

Hiç yorum yok: