Agra'da Tac Mahal'den sonraki durağımız Agra Kalesi. Günü orada batıracağız. Red Fort yani Kızıl Kale olarak da bilinen bu kalenin kırmızı rengini görür görmez neden yapıldığını anladık değil mi? Evet, doğru bildiniz: kızıl kumtaşı. Peki, içerideki bölümleri saymama gerek var mı? Hayır, ezberlediniz artık değil mi? Divan-ı Aam, Divan-ı Has, mescit, avlular, bahçe düzenlemeleri, falan filan. Şimdiye kadar gördüğümüz Moğol tarzı saray ve kale yapılanmasının aynısı burada da görülüyor.
Yapımına 1565 yılında Ekber Şah tarafından başlanan bu güzel yapı Şah Cihan tarafından bitirilmiş. İnsan Hindistan'ı gezerken "iyi ki Moğollar bir dönem burada hüküm sürmüşler ve iyi ki Şah Cihan gibi bir hükümdarları varmış" diye düşünüyor. Yoksa Hindistan turistler tarafından bilinir miydi emin değilim. Kayda değer tüm turistik noktalara Moğol eli değdiğini görüyorsunuz. Bu arada buradaki şu kıvırcık revaklar favorim oldu.
Agra Kalesi'nden Tac Mahal'in nasıl göründüğünü de aşağıda görebilirsiniz. Gerçi hava kirliliğinin yarattığı sisten dolayı pek de iyi göremiyorsunuz ama elimden gelen budur. Şah Cihan, oğlu tarafından Agra Kalesi'ne kapatıldıktan sonra ölümüne kadar geçen yedi yıl boyunca Sekizgen Kule'de (Octagonal Tower) bu manzaraya karşı yaşamış.
Geceleri ses ve ışık gösterileri yapılan kalenin etrafı 20 metre yüksekliğinde ve 2,5 kilometre uzunluğunda surlarla çevriliymiş. İşte o surların üzerinden güneşi batırıyoruz biz de. Avludaki harika taş işçiliğine sahip sütunları, su oluklarının buluştuğu süs havuzunu ve Cihangir'in banyo yaptığı küvetini de gördükten sonra akşam yemeği için otelimize dönüyoruz.
Sabah 5'ten beri yollarda olabiliriz, ama harika Hint yemeklerinden enerjimizi aldıktan sonra tur arkadaşlarımızın önerisine uyarak otelden ayarladığımız bir Hint müzikalini izlemek üzere yola çıkıyoruz. Burası otele beş dakika uzaklıkta Kalakriti adında bir gösteri merkezi. Oyun da Şah Cihan ile Mümtaz Mahal'in ölümsüz aşkını anlatan bir "Aşk Destanı." Kulaklığımızı İngilizce'ye ayarlayıp taktığımızda öyle ahım şahım bir şey beklemiyordum, ama kostümler konusunda beklentim yüksekti. Ve beklediğim gibi çıktı: genel anlamda vasat sayılabilecek bir oyundu. Kostümleri ise çok daha özellikli olabilirdi. Yine de bolca renk, Hint müziği ve dansları ve müzikalin sonunda sahnenin altından çıkarak yükselen dünyanın en büyük Tac Mahal replikasını görmüş olduk. 8,2 ton ağırlığında ve 360 X 360 cm ebatlarındaki bu Tac Mahal yedi yılda tamamlanmış. Ve bence replikası bile heybetli bu masalsı yapının... Agra'ya yolunuz düşer de bu şovu görmek isterseniz detaylı bilgi ve rezervasyon için buraya buyurun lütfen.
Artık otele dönüp yatmamız gerekiyor, çünkü yarın yine sabaha karşı dörtte uyanıp yollara düşeceğiz. Gazella Tur'un abuk subuk planlaması sonucunda rahatsız minibüsümüze binerek olabilecek en verimsiz şekilde Varanasi'ye gideceğiz. Önce beş saat Delhi'ye, sonra aktarmalı öğleden sonra uçağıyla Varanasi'ye! Ve ancak akşam saatlerinde Varanasi'de olabileceğiz. Neyse, buna da şükür!
8 yorum:
Vay be tam gezilecek yer.. :(
Evet... ama niye üzüldünüz anlamadım..:)
Orda olamadığım içindi o ifade :)
Umarım siz de en kısa zamanda görürsünüz oraları diyelim o zaman..:) Sevgiler.
teşekkür ederim inşallah :)
Heyecanla Hindistan gezinizi okuyorum.
Birazda kıskanarak, o kadar güzel ve görülesi yerler ki...
Sevgiler,
Bengi
Bengi,
Umarım güzel bir fırsat yakalar ve bizimkinden daha güzel bir gezi deneyimi yaşayarak görürsün aynı yerleri..Hatta daha fazlasını. Geziyle ilgili "biraz kıskanmanın" ne demek olduğunu çok iyi bilirim. (ben de çok gezeni ve çok okuyanı birazcık kıskanırım çünkü) :))
Sevgiler..
Imge aslında bir tur alsan bana yok demem :):)
Yorum Gönder