Fatehpur Sikri

Şimdi 16. yüzyıldan kalmış olmasına rağmen çok iyi korunmuş bir hayalet şehir olan Fatehpur Sikri'deyiz. Her şey o kadar yerli yerinde duruyor ki gözünüzde buranın yaşayan halini canlandırmanız çok kolay oluyor. İmparator Ekber Şah'ı tahta oturtun, dönem kıyafetleri içindeki kadınları hareme yerleştirin, saray müzisyenini bahçedeki havuzun başına alın, oldu işte! Dönem kıyafetlerini gözünüzde canlandırırken lütfen Ekber Şah'ın haremindeki kadınların dinlerini de göz önünde bulundurun ama, zira pek açık görüşlü, dini hoşgörüye sahip ve geniş gönüllü olan bu hükümdarın hemen her dinden bir eşi bulunuyormuş. :) Aşağıdaki resim Müslüman olan Sultan'ın dairesinden çekilmiştir. Sütunlarındaki süslemelere bayıldım.


Agra şehri Moğol hükümdarı Ekber Şah zamanında altın çağını yaşamış. Agra'ya 40 kilometre uzaklıkta bulunan Fatehpur Sikri de 1570-1586 yılları arasında Moğol Hükümdarlığı'na başkentlik yapmış. Daha sonra ise su sıkıntısı nedeniyle terk edilmiş. Bir şey itiraf edeyim mi: Hindistan'ın her yerindeki feci kalabalıktan sonra hayalet bir şehir gezmek gerçekten çok iyi geldi. O harika yeşil kuşların değişik cıvıltıları, kızıl kumtaşından yapılmış yapıların üzerindeki muhteşem taş işçiliği örnekleri, çimlerin yeşili ve horoz ibiklerinin o hoş kırmızısının uyumu ve hayal gücüne yardım eden o sessiz bozulmamışlık gerçekten çok güzeldi. Burayı görmenizi kesinlikle tavsiye ediyorum. 


Bu arada şehrin hikayesi de kısaca şöyle: Ekber Şah oğlu olmadığı için tahtı bırakacak varisi olmadığından yakınıyormuş. Sikri'de yaşayan Salim Christi adlı bir ermiş Ekber'e bir oğlu olacağı müjdesini vermiş. Gerçekten de imparatorun bir oğlu olmuş ve ermişin onuruna ona Salim adı verilmiş. Bunun üzerine Ekber Şah başkenti de buraya taşımaya karar vermiş ve Fatehpur Sikri böylelikle ortaya çıkmış. 

Burada da yine Moğol tarzını yansıtan bir yapılanma mevcut. Divan-ı Aam (halk salonu), Divan-ı Has (daha özel ve resmi görüşmelerin yapıldığı salon), sultan daireleri ve harem, mescit ve avlular var. Benim en sevdiğim yerlerden biri üstteki kolajın ortasında görünen ve haremin baktığı havuzlu avlu oldu. Burada müzisyenler olurmuş. Ayrıca alttaki kolajın üst sırasında gördüğünüz Divan-ı Has'ın içi de etkileyiciydi. O dört kolun birleştiği yuvarlak balkon alanı İmparator'un konuşma yaptığı yermiş. 


Üstteki kolajda ağaçlar arasında görünen türbeyi ise Ekber Şah en sevdiği fili için yaptırmış. Altta sağda yer alan bina da yanlış hatırlamıyorsam Hindu eşinin dairesiydi. Yoksa Hıristiyan eşi Meryem'in dairesi miydi? Aman neyse artık, nasılsa bundan sonra gezdiğimiz kale ve sarayların hepsi birbirine karışmaya başlamayacak mı? :) 

Sırada bir aşk şaheseri var. Tahmin ettiniz sanırım nereye gideceğimizi. Evet, istikamet Tac Mahal, ileri!

Hiç yorum yok: