Sinek Kadar Kocam Olsun Başımda Bulunsun oyunu için ilk olarak 29 Aralık Perşembe günü için yer ayırttık. Sonra Biletix'e gıcık olduğum için bir hafta önce Profilo'daki gişeye gidip aldım biletlerimi. Hiçbir tiyatroya son dakika bilet almam. Hatta ön sıralardan izlemek istediğim için genellikle bir-bir buçuk ay öncesinden falan alırım biletlerimi. Bu oyun için de üçüncü sıradan biletimizi almanın mutluluğu içinde İso'cum işinden erken çıktı (ki oldukça nadir rastlanan bir durumdur bu) ve oyun günü bir buçuk saat trafik çekerek Profilo'ya gittik. Bir şeyler atıştırıp, aşağıya inerek D&R'da zaman geçirirken dışarıda herhangi bir kalabalık olmaması dikkatimi çekti. 15 dakika kala hâlâ kimseler olmayınca yanlış yerde mi bekliyoruz acaba, diye şüphelenip gişeye sordum ve oyunun iptal edilmiş olduğunu öğrendim!
İstanbul gibi zor bir şehirde, tiyatroya gelmek için emek, zaman ve para ayıran izleyicisine böyle bir saygısızlık yaptığı için Tiyatro Kare'nin sayfasından bulabildiğim iletişim adreslerine, tiyatronun kurucusu Nedim Saban'ın blogundan bulduğum e-posta adresine şikayetimi bildirdim. Her yerde karşılaştığımız bu tür saygısızlıkları tiyatro camiasında da görmeye başlayacaksak ne kadar umutsuz durumda olduğumuzu düşünmek bile istemiyordum. Nedim Saban'dan hemen o gecenin sabahına karşı yanıt gelmiş: (özetle) "Yılbaşı öncesi ve yeni kadro olduğundan dolayı iletişimsizlik yaşandığını, o güne özel olağanüstü bir durum olduğunu, İstanbul trafiğinde bizi boşu boşuna oraya getirmiş olduklarından dolayı duyduğu üzüntüyü belirterek, kendisini ya da asistanı Burçin Hanım'ı aramamı ve oyunlarına davetli olarak katılmamızdan memnuniyet duyacaklarını söylemiş."
Buraya kadar sorun yok. Ben de Burçin Hanım'ı aradım ve bu oyun için 7 Ocak Cumartesi günü gelmek istediğimizi söyledim. "Tamam, ayırttım yerinizi," dedi. "Önlerden, değil mi?" diye sordum. "Evet, evet.." dedi. "Bir terslik olursa aramanız için telefonumu vereyim mi?" dedim. Bir zahmet telefonumu aldı. Ve biz Cumartesi günü saat 14:30'da Profilo'daydık. Birkaç yere bakacağımız için oyundan bir saat önce gittik ve gitmişken de erkenden davetiyelerimizi alalım dedik. Ve sürpriz!!!
Kimse adımızı falan yazdırmamış davetli olarak!! İşte tiyatroculara karşı tolerans limitim yüksektir diye ilk iptali büyütmemeye çalışan benim tepemin attığı an o andı sevgili okur! Üstelik bir de bir ay öncesinden toplu satış yapıldığı için önlerden falan yer yok. Protokol için ayrılan yerler dolmuş. Hemen Nedim Bey'i ya da Burçin Hn'ı görmek istediğimi söyledim. İkisi de ortaya çıkmamayı tercih ettiler sanırım ama adını sinirden hatırlayamadığım bir kadın görevli sağ olsun yardımcı olup benimle ilgilendi. Ancak yaptığı uzun telefon konuşmaları ve gişeyle müzakereler sonucunda önerebileceği tek şey "sandalye çekelim kenara, oradan izleyin," oldu. Ben de "asla sandalyede falan izlemeyeceğimi, oyundan vazgeçtiğimi, sadece Nedim Bey'e iki çift laf edip gitmek istediğimi söyledim." Sonunda başka birileri için en ön sıradan ayrılmış iki kişilik davetiyeyi bize verip, o seyircilerini sandalyeye oturtmaya karar verdiler. Aynı müşteriye iki defa hata yapmak yerine farklı bir müşteriye ilk hatalarını yapma hakkını kullanmak istediler sanırım. Oyuna 10 dakika kala sinir harbi içinde biletlerimizi elimize alabildik! (Yanlara çekilen sandalyelerde oyunu izleyen çok kişi oldu bu arada. Arkadaki konuşmalardan aynı koltuğun birkaç müşteriye satıldığını da duydum. Yani bizim örneğimiz de tek değildi sanırım.)
Ben Tiyatro Kare için "bir daha asla!" diyorum. Oyunu Suna Keskin ve Özge Özberk ikilisi ve Baba Zula müzikleri için merak ediyordum. Özge Özberk'in Internet kafecinin karısı tiplemesini beğendim. Onun dışında akıl dolu, kaliteli esprileri ve metni olan bir oyun değil, ama kafa yormadan biraz eğlenelim işte diyorsanız izleyebilirsiniz. Çok da bir şey yazmayayım, sinirli olduğum için objektif davranmadığımı düşünebilirsiniz. Ne diyeyim o zaman? Görmek isteyene mani olmayayım. Ama gitmeden kendinizi sağlama almayı unutmayın ve olası tatsız sürprizlere de hazırlıklı olun. Bir de not: Oyunun broşüründe "Kareografi" kategorisi olduğunu gördükten sonra kesinlikle "kraterlerime" uymadığına bir kez daha karar verdim! :)
Neyse artık, bu da bir tiyatro sever olarak blogumun Gıcık Olduklarım kategorisine giren ilk tiyatro yazım olsun.
İstanbul gibi zor bir şehirde, tiyatroya gelmek için emek, zaman ve para ayıran izleyicisine böyle bir saygısızlık yaptığı için Tiyatro Kare'nin sayfasından bulabildiğim iletişim adreslerine, tiyatronun kurucusu Nedim Saban'ın blogundan bulduğum e-posta adresine şikayetimi bildirdim. Her yerde karşılaştığımız bu tür saygısızlıkları tiyatro camiasında da görmeye başlayacaksak ne kadar umutsuz durumda olduğumuzu düşünmek bile istemiyordum. Nedim Saban'dan hemen o gecenin sabahına karşı yanıt gelmiş: (özetle) "Yılbaşı öncesi ve yeni kadro olduğundan dolayı iletişimsizlik yaşandığını, o güne özel olağanüstü bir durum olduğunu, İstanbul trafiğinde bizi boşu boşuna oraya getirmiş olduklarından dolayı duyduğu üzüntüyü belirterek, kendisini ya da asistanı Burçin Hanım'ı aramamı ve oyunlarına davetli olarak katılmamızdan memnuniyet duyacaklarını söylemiş."
Buraya kadar sorun yok. Ben de Burçin Hanım'ı aradım ve bu oyun için 7 Ocak Cumartesi günü gelmek istediğimizi söyledim. "Tamam, ayırttım yerinizi," dedi. "Önlerden, değil mi?" diye sordum. "Evet, evet.." dedi. "Bir terslik olursa aramanız için telefonumu vereyim mi?" dedim. Bir zahmet telefonumu aldı. Ve biz Cumartesi günü saat 14:30'da Profilo'daydık. Birkaç yere bakacağımız için oyundan bir saat önce gittik ve gitmişken de erkenden davetiyelerimizi alalım dedik. Ve sürpriz!!!
Kimse adımızı falan yazdırmamış davetli olarak!! İşte tiyatroculara karşı tolerans limitim yüksektir diye ilk iptali büyütmemeye çalışan benim tepemin attığı an o andı sevgili okur! Üstelik bir de bir ay öncesinden toplu satış yapıldığı için önlerden falan yer yok. Protokol için ayrılan yerler dolmuş. Hemen Nedim Bey'i ya da Burçin Hn'ı görmek istediğimi söyledim. İkisi de ortaya çıkmamayı tercih ettiler sanırım ama adını sinirden hatırlayamadığım bir kadın görevli sağ olsun yardımcı olup benimle ilgilendi. Ancak yaptığı uzun telefon konuşmaları ve gişeyle müzakereler sonucunda önerebileceği tek şey "sandalye çekelim kenara, oradan izleyin," oldu. Ben de "asla sandalyede falan izlemeyeceğimi, oyundan vazgeçtiğimi, sadece Nedim Bey'e iki çift laf edip gitmek istediğimi söyledim." Sonunda başka birileri için en ön sıradan ayrılmış iki kişilik davetiyeyi bize verip, o seyircilerini sandalyeye oturtmaya karar verdiler. Aynı müşteriye iki defa hata yapmak yerine farklı bir müşteriye ilk hatalarını yapma hakkını kullanmak istediler sanırım. Oyuna 10 dakika kala sinir harbi içinde biletlerimizi elimize alabildik! (Yanlara çekilen sandalyelerde oyunu izleyen çok kişi oldu bu arada. Arkadaki konuşmalardan aynı koltuğun birkaç müşteriye satıldığını da duydum. Yani bizim örneğimiz de tek değildi sanırım.)
Ben Tiyatro Kare için "bir daha asla!" diyorum. Oyunu Suna Keskin ve Özge Özberk ikilisi ve Baba Zula müzikleri için merak ediyordum. Özge Özberk'in Internet kafecinin karısı tiplemesini beğendim. Onun dışında akıl dolu, kaliteli esprileri ve metni olan bir oyun değil, ama kafa yormadan biraz eğlenelim işte diyorsanız izleyebilirsiniz. Çok da bir şey yazmayayım, sinirli olduğum için objektif davranmadığımı düşünebilirsiniz. Ne diyeyim o zaman? Görmek isteyene mani olmayayım. Ama gitmeden kendinizi sağlama almayı unutmayın ve olası tatsız sürprizlere de hazırlıklı olun. Bir de not: Oyunun broşüründe "Kareografi" kategorisi olduğunu gördükten sonra kesinlikle "kraterlerime" uymadığına bir kez daha karar verdim! :)
Neyse artık, bu da bir tiyatro sever olarak blogumun Gıcık Olduklarım kategorisine giren ilk tiyatro yazım olsun.
10 yorum:
cidden kotu bir deneyim olmus, paylastigin iyi oldu. gitmek isteyenlerin aklında olsun.
kitabı var oyunun imge,
sabah arkadaşlarla konuşurken hoş bir sürprizle karşılaştım; kahvaltı yaparken bir yandan da ekranı çevirmiş arkadaşlara ada-polemik yazılarımı gösteriyordum, bizim sevgili afacan gülüşlü arkadaşımız akşam gezecek yerleri ararken senin bloguna denk gelmiş, sonra da bakmış ki aaa imge handan'ı izliyor. ya ne güzel tesadüf değil mi?
Benim arkadaşım da bilet aldığı halde sandalye de oturmak zorunda kalanlardan biriymiş, oyun iyiydi ama yaşadığımız talihsizlik gölge düşürdü diye anlatmıştı..Senden de duyunca kesinlikle bu tip olaylara kayıtsız kalmamak gerektiğine bir kez daha inandım...
İyi ki yazdın İgeciğim, böyle disiplinsiz, koordinasyonsuz organizasyonlara gitmeye çalışarak vakit kaybetmeyiz biz de. Umarım bu yazıyı okuyup çeki düzen verirler kendilerine, okurken ben bile sinirlendim.
çok tatsız olmuş gerçekten :(
Benden Bizden,
Kesinlikle aklınızda olsun. Çok lakaytlar!
Handan,
Kitabını okumamıştım ama biliyorum. Hatta Ankara'da bir tiyatro grubu da aynı oyunu oynuyor şu an.. Devlet tiyatrosu bile olabilir, emin değilim.
Bu arada dünya küçük diyorduk, sanal dünya da küçükmüş demek..:) Hoş tesadüfmüş gerçekten. Arkadaşını da bekliyorum sık sık buraya..
Kitap eylemcisi,
Şahsen ben güvendiğim bir blog yazarının olumlu ve olumsuz eleştirilerini çok dikkate alırım. O yüzden ben de bu tip olayları duyurmanın önemine inanıyorum.
Seda,
Artık bu yazıyı göndermedim kendilerine.. Gözlerine çarpar mı bilmem! Ama ikinci kez yaşadığımız durumu da e-mail attım Nedim Saban'a. Bizimle ilgili yapabileceğiniz bir şey yok, ama kendi ekibinizle ilgili bir şeyleri düzeltmek isterseniz aklınızda olsun diye. Tık yok! Olmasını da beklemiyorum zaten..:)
Bellek Kutusu,
Kesinlikle! Ben yaptım, siz yapmayın bari..:)
Hımmm biletleri daha bu Pazartesi aldım.
Türkan Saylan da tanesi 15 Tl den.
Kitabı güzeldi diye alalım dediydik.
Salon büyük, umarım sandalyede oturmayız.
Paylaşım için teşekkürler.
Kitapkurdu anne Çiğdem
Çiğdem,
O salonu hiç bilmiyorum ama umarım sorun yaşamadan izlersiniz oyunu. Şimdiden iyi seyirler..
Devlet tiyatrosunu tercih edin derim. Ben malesef ozel tiyatrolardaki organizasyon bozukluklarindan dolayi sadece Devlet Tiyatrosu oyunlarina gidiyorum. Arada bir de cok ilgimi ceken bir oyun varsa ozel tiyatrolardan, CKM'de oynandiginda goruyorum. Salon dev gibi rahat kimse ust uste oturmuyor.
http://stylishtimes.blogspot.com/
Ayshe Rose,
Diğer özel tiyatrolarda hiç böyle bir sorun yaşamamıştım ben. Bu kadar gayriciddi bir tavırla ilk kez karşılaştım diyebilirim. Kenterler, Oyun Atölyesi, Kumbaracı50, DOT, daha pek çok tiyatrodan aynı şekilde aldım biletimi. Profilo'daki Tiyatro İstanbul da o konuda gayet iyi. Telefonda ayırtıp oyundan bir saat önce alabiliyorum. Ama Tiyatro Kare'ye aman dikkat!!
Yorum Gönder