Hayali bir ülke... Herkes Üç Maymun Virüsü'ne yakalanmış... Çöp çocuklarının mermi ve bomba aradıkları ve çoğu zaman nahoş sürprizler eşliğinde onları buldukları, her tarafından patlamalar yükselen bir ülke. Yaşanan trajedilere karşı duyarsızlık had safhada. İnsanlar gördüklerini görmemenin, toplumdaki patlamaları duymamanın, yaşadıklarını bilmemenin rahatlığı içinde yaşamlarını sürdürüyorlar. Korkutulan bireyin korkutucu unutkanlığı ve suskunluğu hakim her yere.
"İlgilenmek eski çağlarda kalmış bir duyarlılık. Gördüklerini görmezden gelmek bu toplumda erdem sayılan bir alışkanlık. Herkesin değilse de çoğunluğun kendi küçücük dünyasına kapanıp çevresiyle ilişkiyi kesmeyi yeğlediği, böylece kendini güvende hissettiği bir toplum bu".
"Mutlu ve güvenli yeni hayatın bedeli: Öğrenirsen, bilirsen sorular sormaya başlarsın, sorgulama süreci bir kez başladı mı, huzurun bozulur. Hatırlarsan araştırırsın, araştırırsan güvenliğin tehlikeye girer, en azından huzurun kaçar."
Böylesi bir ortam, bu düşünce tarzı, bu vurdumduymaz yaklaşım size de tanıdık geliyor mu? Çöplüğün Generali'nin sayfaları arasında daha pek çok tanıdık şey bulacaksınız. Oya Baydar'ın son romanı edebi tadı biraz eksik olsa da düşündürten içeriği ile okumanızı önerebileceğim romanlardan biri. Altı çizilecek ve zihninize işleyecek pek çok satır barındıran bu kitabı kütüphanenize dahil etmeyi düşünebilirsiniz.
Bu hafta bir de tiyatroya gittik ama İstanbul Şehir Tiyatroları'nın Şark Dişçisi adlı müzikali için ayrı bir yazı yazmamaya karar verdim. Üç saat süren oyun bana göre tam bir ilkokul müsameresi tadındaydı! Müzikler güzel, kostümler de -abartılı olmasına rağmen- hoş olsa da oyunu kurtaramamıştı diyebilirim. Üç saat sahnede olmanın nasıl bir emek olduğunu tahmin edebiliyorum, o yüzden oyuncuların hakkını yemek istemem. Hatta bu tarz bir oyun içinde ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını ve başarılı olduklarını söyleyebilirim. Ama bu da yeterli olamamış. 19. yüzyıl Osmanlı mizah yazınının önemli kalemlerinden olan Hagop Baronyan'ın yazmış olduğu bu metni zayıf bulduk. Galiba dönemin mizah anlayışını yansıttığı için espriler fazlasıyla bayattı. Biz çok sıkıldık. Ama elbette bu bizim gözlerimizin gördükleriydi. Oyuna bir şans vermek isteyenlere engel olmayayım. Belki sizin gözleriniz farklı bir şeyler görür.
İyi okumalar, iyi seyirler..
"İlgilenmek eski çağlarda kalmış bir duyarlılık. Gördüklerini görmezden gelmek bu toplumda erdem sayılan bir alışkanlık. Herkesin değilse de çoğunluğun kendi küçücük dünyasına kapanıp çevresiyle ilişkiyi kesmeyi yeğlediği, böylece kendini güvende hissettiği bir toplum bu".
"Mutlu ve güvenli yeni hayatın bedeli: Öğrenirsen, bilirsen sorular sormaya başlarsın, sorgulama süreci bir kez başladı mı, huzurun bozulur. Hatırlarsan araştırırsın, araştırırsan güvenliğin tehlikeye girer, en azından huzurun kaçar."
Böylesi bir ortam, bu düşünce tarzı, bu vurdumduymaz yaklaşım size de tanıdık geliyor mu? Çöplüğün Generali'nin sayfaları arasında daha pek çok tanıdık şey bulacaksınız. Oya Baydar'ın son romanı edebi tadı biraz eksik olsa da düşündürten içeriği ile okumanızı önerebileceğim romanlardan biri. Altı çizilecek ve zihninize işleyecek pek çok satır barındıran bu kitabı kütüphanenize dahil etmeyi düşünebilirsiniz.
Bu hafta bir de tiyatroya gittik ama İstanbul Şehir Tiyatroları'nın Şark Dişçisi adlı müzikali için ayrı bir yazı yazmamaya karar verdim. Üç saat süren oyun bana göre tam bir ilkokul müsameresi tadındaydı! Müzikler güzel, kostümler de -abartılı olmasına rağmen- hoş olsa da oyunu kurtaramamıştı diyebilirim. Üç saat sahnede olmanın nasıl bir emek olduğunu tahmin edebiliyorum, o yüzden oyuncuların hakkını yemek istemem. Hatta bu tarz bir oyun içinde ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını ve başarılı olduklarını söyleyebilirim. Ama bu da yeterli olamamış. 19. yüzyıl Osmanlı mizah yazınının önemli kalemlerinden olan Hagop Baronyan'ın yazmış olduğu bu metni zayıf bulduk. Galiba dönemin mizah anlayışını yansıttığı için espriler fazlasıyla bayattı. Biz çok sıkıldık. Ama elbette bu bizim gözlerimizin gördükleriydi. Oyuna bir şans vermek isteyenlere engel olmayayım. Belki sizin gözleriniz farklı bir şeyler görür.
İyi okumalar, iyi seyirler..
2 yorum:
kitabı bitirdiğim dönem herkese bu virüsten örnekler verirdim. çok etkilenmiştim, baya da gerçek gelmişti....
NzN,
Bugün bile İstanbul'un taşı toprağı patlayıcı haberi vardı gazetede.. Virüs zaten yıllardır yayılmış durumda bence.. Çok gerçekçi bir romandı çoook!!
Yorum Gönder