Biz de aynen geri dönerek Arter'de ne var acaba diye hiçbir fikrimiz olmadan daldık içeri. Önce ilgimizi çekmeyecek bir sergiymiş gibi geldi, ama elimizdeki kitapçıktan çalışmaların açıklamalarını okudukça Mona Hatoum'un Hâlâ Buradasın sergisinden çok etkilendik. (Buradan sergi kitapçıklarının önemine dair mesajımı da vermiş olayım. Özellikle modern işlerde!) Bu, sanatçının Türkiye'deki ilk kişisel sergisiymiş ve bu kapsamda 1990'lardan bu yana ürettiği 30'dan fazla iş bir araya getirilmiş. Beyrut'ta doğmuş Filistin kökenli bir İngiliz sanatçı olan Mona Hatoum yerleştirme, heykel, video, fotoğraf ve kağıt üzerine çalışmalar gibi çok çeşitli mecra ve yöntem kullanmış.
Serginin adı olan Hâlâ Buradasın (You Are Still Here),yukarıda Gizem'le beni gördüğünüz o duvar aynasının üzerinde kumlama yöntemiyle Arapça olarak yazılı. O aynada kendini görmeyi, var olmanın, hayatta kalmanın teyidi olarak düşünmüş sanatçı. Hemen yanımızda yerde duran ve benim ilk bakışta taçlara benzettiğim cam objelerden oluşan çalışma ise A Bigger Splash: ve onlar taç falan değil, hareket halindeyken yakalanmış damlalarmış. Kocaman kan damlalarına benzemeleri için canlı kırmızı renkte yapılmışlar. Yukarıdaki kolajda üst sıranın en solunda yer alan Ecza Dolabı'nda (Natura Morta (medical cabinet)) rengarenk Murano camlardan yapılmış el bombaları bulunuyor! Alt sırada gördüğünüz Rende Paravan'ın (Grate Divide) bir de Rende Yatak versiyonu bulunuyor. Rahatlık yerine rahatsızlık ve acı vaat edercesine... Hemen yanındaki masa ne yazık ki bir rakı sofrasına dönüşmeyecek. Tabağın içinde bir video izleniyor ve ağızdan anüse ve tekrar ağıza, bir döngü halinde sindirim sistemindeki yolculuk izlenebiliyor. Endoskopi, kolonoskop, ve ekografi için kullanılan tıbbi ekipmanlar sayesinde yapılan bu "içsel" yolculuğu izlediğiniz eserin adı Deep Throat!
Sırada Worry Beads var. Yani yukarıda yerde gördüğünüz dev tespih. Birçok dinde dua ve meditasyona eşlik eden bir tefekkür nesnesinin her bir tanesi gülleye benzeyen dev boyutlarda yaparak savaş ve yıkıma dair çağrışımları harekete geçirmiş Mona Hatoum. Öndeki sandalyede kendine özgü siyah-beyaz deseniyle gördüğünüz geleneksel Arap baş örtüsünün siyah çizgileri uzun saç tellerinin işlenmesiyle oluşturulmuş. İnanılmaz bir şeydi. Adı Keffieh. Ve saç telleriyle incecik, hassas bir ağ oluşturduğu inanılmaz bir çalışma daha vardı ama fotoğrafı güzel çıkmaz diye çekmedim. Kesinlikle görmelisiniz.
Yukarıdaki yine yere yayılmış kırmızı çalışmanın adı Undercurrent (red). Kırmızı kumaşla kaplı elektrik kablolarından dokunmuş kare şeklindeki kilimin uzun bırakılmış uçları zeminde kıvrılarak geniş bir daire oluşturmuş. Kabloların ucunda ise nefes alır verir gibi parlayıp sönen ampuller bağlı. Aç bir hayvanın kolları veya bir kan gölü gibi etrafa yayılıyormuş hissi verilmeye çalışılmış. Biraz rahatsız edici haliyle...
Benim sizlere fikir vermesi için seçtiklerim bunlardı. Küratörlüğünü Emre Baykal'ın üstlenmiş olduğu bu güzel sergi 27 Mayıs'a kadar Arter'de görülebilir. Hazır havalar güzelleşmişken bizim yaptığımızı yapabilir, çıkışta Midpoint'in terasında güneşin altındaki masalardan birini kaparak harika manzaraya karşı yemeğinizi yiyebilirsiniz.
Şimdiden iyi gezmeler ve afiyet olsun. :)
5 yorum:
Çok güzeldi, gören gözünüze sağlık.Eserlere bayıldım, tabii ki anlatımınızla birlikte anlamlandı.Ayna olayı süper."Hala buradasın" Gidip görme, hatta duyma fırsatım bile olmayacakken, fırsat ayağıma geldi. Ne diyim, teşekkürler.
Harf onayını kaldırman ne iyi olmuş sevgili İmge, teşekkürler :)
Mügemmel'le buluşmanızı heyecanla bekliyorum.
Sergileri gidip göremeyecekler için harika bir tanıtım yapmışsın yine..
Bunun için de ayrıca teşekkürler, sevgiler..
Füsun T.
Beğendiğine çok sevindim. Teşekkürümü de aldım, ne mutlu bana..:) Sevgiler..
Zeugma,
Seninle birlikte birkaç şikayet daha alınca böyle deneyeyim bir süre dedim. İlginç bir şekilde spam yorumları yayınlamıyor galiba Blogger. Mailime abuk subuk linklerle dolu yorumlar yazıldığına dair bildirim geliyor ama bloga bakıyorum yok! Ee, daha ne isteriz değil mi? :)
Mügemmell'le çok keyifli bir buluşma oldu. Öğle yemeği için buluştuk ve daha yeni eve geldim. Mayıs başında da ikinci buluşmayı yapalım diye sözleştik bile şimdiden. Ama sen söyleyince fark ettim ki bir fotoğraf bile çekmemişiz!! Yanımda da makine taşıyorum bir de! Bak, gıcık oldum şimdi..
Bu arada sergi yazısını beğendiğine sevindim.
Sevgiler..
Harika bir sergiye benziyor, buradaki resimler bile içimi açmaya yetti :)
Benden Bizden,
Fırsat bulursan görmelisin mutlaka .. Sevgiler..
Yorum Gönder