İki Film: Bir Ayrılık ve Sığınak

Bu hafta ilk olarak uzun zamandır övgüyle söz edildiğini duyduğum ve 2012 Oscar Ödülleri'nde En İyi Yabancı Film ödülünü alan Bir Ayrılık (A Separation) filmini izledik. 300.000 dolarlık bütçeyle çekilen ama sadece ülkesi İran'da yaptığı 3.300.000 dolarlık hasılatla bütçesini 10'a katlayan film pek çok festivalden de ödüllerle dönmüş. Eminim aldığı her ödülü hak ederek almıştır.


Filmin konusu şöyle: İyi halli ve eğitimli İranlı ailelerden biri olan Nadir (Peyman Moadi)ve Simin (Leila Hatami) çifti boşanmaya karar verirler. Simin, ailece yurtdışına gitmek ve kızını orada yetiştirmek istemektedir. Ama Nadir Alzheimer hastası babasını bırakamayacağını öne sürerek yurtdışına gitme fikrine karşı çıkar. Boşanmaya rıza gösterse de Kızını da almasına sıcak bakmaz çünkü kızının da kendisiyle birlikte kendi ülkesinde yaşamak istediğini düşünmektedir. Böylelikle ayrılırlar ve Nadir'in hasta babasına bakmak için bir bakıcı tutması gerekir. Çocuğuyla birlikte kocasından gizli olarak yardıma gelen dört aylık hamile Razieh de bu aşamada hayatlarına dahil olur. Razieh'nin yaşlı ve hasta babaya bakarken yaşadığı bir talihsizlik sonucunda bu iki aile davalık olurlar. 

Aile, adalet, ahlak ve vicdan kavramlarını sorgulatan, hiçbir karakteri yüzde yüz haklı/haksız bulamayacağınız , insanı merkez alan bir film Bir Ayrılık. Çok gerçekçi bir film. Çok doğal oyunculuklar. Özellikle Razieh (Sareh Bayat) ve kocası (Shahab Hosseini) sanırım favorilerim oldu. Her biri ayrı bir şekilde içinize dokunan hikayeler. Duyguları, vicdanı olan insanların hikayeleri. Yazan ve yöneten kişi aynı isim: Asghar Farhadi ve harika bir iş çıkarmış ortaya. Mutlaka izlemelisiniz.

Bahsetmek istediğim ikinci film ise bu hafta vizyona giren Sığınak (Take Shelter) filmi olacak. Jeff Nichols'ın yönetmenliğini yaptığı film 2011 yılında Cannes'da Eleştirmenler Haftası Büyük Ödülü ve SACD Ödülü başta olmak üzere pek çok ödül ve övgü toplamış.


Curtis (Michael Shannon) ve Samantha (Jessica Chastain) her şeyin monoton bir işleyişe sahip olduğu küçük bir Amerikan kasabasında yaşayan mutlu bir çifttir. İşitme engelli küçük kızları Hannah'nın özel eğitimi ve tedavisinden dolayı maddi anlamda sıkışık bir dönem yaşamaktadırlar. Ama asıl problem Curtis'in kâbuslar görmeye başlamasıyla ortaya çıkar. Curtis uykularında -ve bazen uyanıkken bile- sürekli bir fırtına kâbusu görmektedir. Bu görüntülerden çok rahatsız olmaya başlar ve en sonunda işler öyle bir aşamaya gelir ki maddi-manevi tüm imkanlarını zorlayarak evinin bahçesine kapsamlı bir sığınak inşa etmek için gece-gündüz çalışır hale gelir. Filmin en ilgi çekici yanı Curtis'te takıntı haline gelen bu fırtına korkusunun bir paranoya mı yoksa gerçek temelleri olan bir endişe mi olduğu konusundaki merakınızı son dakikaya kadar canlı tutmayı başarması.



Michael Shannon, aklını yitirmenin sınırındaki "iyi adam ve aile babası" Curtis rolünde çok başarılı. Ama bence karısı Samantha'yı canlandıran Jessica Chastain de neredeyse aynı ölçüde başarılı diyebilirim. Açıkçası bir Amerikan yapımı olduğu için abartılı bir felaket filmi tadında olabilir diye düşünmüştük izlemeden önce. Ama izlediğimiz Avrupa filmi tadında bir psikolojik gerilim filmiydi. Her ne kadar biraz rahatsız ve tedirgin edici olsa da ve içinizi gerim gerim gerse de ben bu filmi çok beğendim. İzlemenizi tavsiye ederim.

Bu arada çağırdık çağırdık ve sonunda güneş geldi. :) Hepinize baharın tadını çıkarmaya başlayacağınız güzel bir hafta diliyorum.

Hiç yorum yok: