Geçen hafta Perşembe gecesi harika bir etkinliğe davetliydik. Dilara sayesinde haberdar olduğum bu etkinlik için hemen başvurdum ve bu seneki ikinci Efsane Gurmelerini Arıyor gecesine katılma hakkını kazandım (bir misafirimle birlikte, yani elbette İso'cumla beraber). Sağlıklı Mutfak'ın sahibesi Hilal Dokuyucu moderatörlüğünde düzenlenen gece için istikamet Samatya Develi'ydi. Ve açıkçası şarapları tadarken yanında tadımlık bir şeyler yeriz diye düşünen bizler gecenin sonunda adeta yerimizden kalkamayacak hale gelmiştik. Yine de yemekten sonra tatlı yemeyi sevmeyen ben bile bir çatal almayı planladığım katmerin dörtte üçünü yok ettim!
Develi'nin mezeleri, ara sıcakları, kebapları ve tatlıları her zamanki gibi inanılmaz lezzetliydi. Aşağıda menüyü, hangi yiyeceklerle hangi şarapların önerildiğini (biz neredeyse tüm şaraplarla tüm çeşitleri tattık ve gerçekten pek çok sürpriz uyumlu çift keşfettik!) ve sertifikamı görebilirsiniz. Hepimizin tabaklarının önünde duran o nazar boncuklu kırmızı kutuların içinde ise Hilal Dokuyucu'nun hünerli ellerinden çıkmış muhteşem tahinli kurabiyecikler bulunuyordu (ertesi günü kahvenin yanında itinayla hüpletildiler). Sayfasını ziyaret ederek engin yemek kültüründen yararlanmanızı kesinlikle öneririm.
Ama yemekten bu kadar söz etmek bence yeter. Biraz da gecenin yıldızından söz edelim değil mi? Yani 1944 doğumlu Buzbağ'dan. Adını Harput'un Buzluk Mağaraları'ndan alan Buzbağ, Elazığ'da yetişen Öküzgözü ve Diyarbakır'da yetişen Boğazkere üzümlerinden Elazığ'da üretiliyor. Şişe etiketlerinde bolluk, bereket ve sürekliliğin sembolü olan Selçuklu motifi kullanılan Buzbağ şarapları tam bir Anadolu efsanesi anlayacağınız.
Ben en çok birçok mezeye de yakıştırdığım Buzbağ Elazığ Öküzgözü ve Buzbağ Rezerv'i sevdim. Buzbağ Rezerv'e bayıldım da diyebilirim. Zaten 15 yıla kadar yıllandırılabilen bu özel kupaj için Buzbağların babası diyebiliriz. :) Beyaz şarabı çok sevmesem de peynirlerle ve alıştığımızın dışındaki muhammara ile birlikte Emir-Narince üzümlerinden yapılan Buzbağ Beyaz'ı denedim ve beğendim. Bir de ceviz tatlısı ve katmer ile birlikte gelen Kayra Madre adlı likör şaraba bayıldık diyebilirim. Ben Porto şarabı severim ve İso çok tatlı bulduğu için Porto şarabını benim için alır genellikle. Kayra Madre'yi sanki güzel bir Porto şarabının İso'nun da sevebileceği tatlılıkta olanı olarak tanımladık kendi aramızda. Aşağıdaki resimde yemek ile şarabı aynı anda ağza alıp uyum tadımı yapması gerektiğini öğrenen ve bir yandan uygulama yaparken bir yandan Kayra Wine Center Müdürü Cüneyt Uygur'u ve Şarap Eğitim Müdürü Ayça Budak'ı pür dikkat dinleyen İmge'yi bulunuz. :)
Bu gece aynı zamanda mini bir eğitim & bilgilendirme gecesi olduğu için yanımızda duran bloknotlara bir sürü not da aldık. Örneğin;
-şarabın rengine bakmak için kadehi nasıl tutmamız gerektiği,
-o rengin açıklığının ya da koyuluğunun ne anlama geldiği,
-asidite, tanen ve gövdenin ne demek olduğu,
-hangi şaraplardan hangi meyve kokularının alınabileceği (hadi size bir tüyo vereyim: sakın ola ki bir kırmızı şarabı tadarken bilgiçlik taslayıp da bunda kayısı kokusu alıyorum falan demeyin, çünkü kırmızı şarapta sarı, turuncu ve yeşil meyve kokusu olmaz!),
-hangi şarapların hangi ısılarda ve kadehlerde içilebileceği,
-yemek ve şarap arasındaki dengeyi (ikisinin de tadı alınabilmeli, herhangi biri baskın olmamalı, tam da bu nedenle ben acı olan şeylerle hiçbir şarabı yakıştıramıyorum ya da her şarabı yakıştırıyorum galiba, çünkü acı tadı çok baskın hissediyorum ve yanında tattığım her şey yok oluyor gibi),
-yıllandırma sürecini ve şu meşhur meçe fıçılarının öyküsünü,
-tatlı ile birlikte içilecek tatlı şarabın tatlıdan daha tatlı olması gerektiğini (tekerleme gibi oldu ayol :))
...ve buna benzer pek çok şeyi keyifli bir sohbet eşliğinde öğrendiğimiz harika bir etkinlikti bu. Aşağıdaki fotoğrafta mutluluğumuz yüzlerimizden okunuyor değil mi? Buzbağ'ın Facebook ve Twitter sayfalarından aldığım bu iki fotoğrafla idare edin şimdilik. Takipteyim, yeni fotoğraflar eklerlerse anında kaçıracağım onlardan da.:)
Siz de bu keyifli etkinliğin bundan sonraki etaplarına katılmak istiyorsanız buradan başvurabilirsiniz. Umarım bizim kadar şanslı olur ve bu leziz deneyimin tadını çıkarırsınız. Bol şans diliyorum.
Son olarak da elbette gecenin yıldızı Buzbağ ile tanışmamızı sağlayan Kayra Şarapları'na bir kez de buradan teşekkür ediyorum. Yaşamımızın keyif arşivine artı bir daha ekledik sayenizde...
Ben en çok birçok mezeye de yakıştırdığım Buzbağ Elazığ Öküzgözü ve Buzbağ Rezerv'i sevdim. Buzbağ Rezerv'e bayıldım da diyebilirim. Zaten 15 yıla kadar yıllandırılabilen bu özel kupaj için Buzbağların babası diyebiliriz. :) Beyaz şarabı çok sevmesem de peynirlerle ve alıştığımızın dışındaki muhammara ile birlikte Emir-Narince üzümlerinden yapılan Buzbağ Beyaz'ı denedim ve beğendim. Bir de ceviz tatlısı ve katmer ile birlikte gelen Kayra Madre adlı likör şaraba bayıldık diyebilirim. Ben Porto şarabı severim ve İso çok tatlı bulduğu için Porto şarabını benim için alır genellikle. Kayra Madre'yi sanki güzel bir Porto şarabının İso'nun da sevebileceği tatlılıkta olanı olarak tanımladık kendi aramızda. Aşağıdaki resimde yemek ile şarabı aynı anda ağza alıp uyum tadımı yapması gerektiğini öğrenen ve bir yandan uygulama yaparken bir yandan Kayra Wine Center Müdürü Cüneyt Uygur'u ve Şarap Eğitim Müdürü Ayça Budak'ı pür dikkat dinleyen İmge'yi bulunuz. :)
Bu gece aynı zamanda mini bir eğitim & bilgilendirme gecesi olduğu için yanımızda duran bloknotlara bir sürü not da aldık. Örneğin;
-şarabın rengine bakmak için kadehi nasıl tutmamız gerektiği,
-o rengin açıklığının ya da koyuluğunun ne anlama geldiği,
-asidite, tanen ve gövdenin ne demek olduğu,
-hangi şaraplardan hangi meyve kokularının alınabileceği (hadi size bir tüyo vereyim: sakın ola ki bir kırmızı şarabı tadarken bilgiçlik taslayıp da bunda kayısı kokusu alıyorum falan demeyin, çünkü kırmızı şarapta sarı, turuncu ve yeşil meyve kokusu olmaz!),
-hangi şarapların hangi ısılarda ve kadehlerde içilebileceği,
-yemek ve şarap arasındaki dengeyi (ikisinin de tadı alınabilmeli, herhangi biri baskın olmamalı, tam da bu nedenle ben acı olan şeylerle hiçbir şarabı yakıştıramıyorum ya da her şarabı yakıştırıyorum galiba, çünkü acı tadı çok baskın hissediyorum ve yanında tattığım her şey yok oluyor gibi),
-yıllandırma sürecini ve şu meşhur meçe fıçılarının öyküsünü,
-tatlı ile birlikte içilecek tatlı şarabın tatlıdan daha tatlı olması gerektiğini (tekerleme gibi oldu ayol :))
...ve buna benzer pek çok şeyi keyifli bir sohbet eşliğinde öğrendiğimiz harika bir etkinlikti bu. Aşağıdaki fotoğrafta mutluluğumuz yüzlerimizden okunuyor değil mi? Buzbağ'ın Facebook ve Twitter sayfalarından aldığım bu iki fotoğrafla idare edin şimdilik. Takipteyim, yeni fotoğraflar eklerlerse anında kaçıracağım onlardan da.:)
Siz de bu keyifli etkinliğin bundan sonraki etaplarına katılmak istiyorsanız buradan başvurabilirsiniz. Umarım bizim kadar şanslı olur ve bu leziz deneyimin tadını çıkarırsınız. Bol şans diliyorum.
Son olarak da elbette gecenin yıldızı Buzbağ ile tanışmamızı sağlayan Kayra Şarapları'na bir kez de buradan teşekkür ediyorum. Yaşamımızın keyif arşivine artı bir daha ekledik sayenizde...
6 yorum:
Bozcaada'daki yerlerine de gitmeni tavsiye ederim. Çok güzel bir ortamları var.
Merakla bu yazını bekliyordum, ne güzel bir akşam geçirmişsiniz. Ben de bekliyorum sonraki etaplara belki kabul edilirim diye :) Sevgiler
Oyy oyy :)))
Sırf keyifmiş gerçekten de...
Devamı gelsin inşallah İmgecim :)
Sevgiler...
Benden Bizden,
Bozcaada'ya yolum düşerse aklımda olacak.. Teşekkürler..
Özge,
Umarım katılma fırsatınız olur. Çok keyifli bir ortamdı gerçekten..
Zeugma,
:))) Değil mi? Fazla söze gerek yok aslında..:)) Ankara'da da yapılacak diye biliyorum. Sayfalarına bir göz at istersen..:) Sevgiler..
İmgeeee, dün akşam ben de Kadıköy Çiya'da yapılan yemeğe katıldım. Gerçekten muhteşemdi, bir çok şey öğrendim. Ve çılgınlar gibi yedim:)Yaşasın Buzbağ :)
Özgecim çok sevindim bu deneyimi yaşadığına ve güzel geçtiğine. Nicelerine diyelim.:) Sevgiler..
Yorum Gönder