Annem buradayken izlediğimiz iki filmi de yazmasam olsam. Biri çok eskilerden, hatta izlerken bazı sahneleri çok net hatırladığımız için filmi yıllar önce izlemiş olduğumuza karar verdik. 2007 yapımı Painted Veil (Duvak) filminin başrol oyuncuları Naomi Watts (Kitty) ve Edward Norton (Walter). Somerset Maugham'ın romanından uyarlanmış film 1920'lerde geçiyor.
Kitty ve Walter evleniyorlar. Walter, Kitty'yi görür görmez aşık olan, dümdüz bir adam. Duygusal tarafı, empati kurma becerileri zayıf bir doktor. Çok asil, onurlu ve gururlu bir adam. Kitty ise canlı, neşeli, ailesinin "evde kaldın artık" baskısından kurtulmak için evlenmeyi kabul eden, yeni heyecanlara açık, genç bir kadın. Dönemin şartları da düşünüldüğünde evliliği özgürlüğe giden yol olarak düşünüp evlenen milyonlarca kadından biri. Kısa bir süre içinde kişiliklerinin birbirine hiç uymadığı ortaya çıkıyor ve kopuk bir evlilik ilişkisi sürdürmeye başlıyorlar. Bu kopukluk içinde Walter işiyle gücüyle meşgulken Kitty ise boş zamanlarını çapkınlığıyla nam salmış sevgilisiyle geçirmeye başlıyor. Durumun farkına varan Walter Çin'in ücra bir köyündeki kolera salgınında görevlendirilmek üzere başvuruyor. Kitty ise tam "güle güle kocacığım" diyip sevgilisinin kollarına koşmayı planlarken bir bakıyor ki kocası onu da yanında götürmeyi planlamakta! Dı dı dı dııınnn!! İntikam kokusu alıyor musunuz?
Aslında intikam amaçlı yapılan bu kaçış sonrasında çiftin birbirini daha iyi tanıdığına, duygusal anlamda daha yakınlaşabildiklerine, birbirlerine uygun olup olmadıklarını çok daha iyi anladıklarına tanık oluyoruz. Walter'ın gururu, "aşkta gurur olmaz"a inanmayan bana bile fazla geliyor kimi zaman, Kitty'ye üzüldüğüm oluyor. Sonra Kitty'nin kendini düşürdüğü durumu -hem de kim için!- gördükçe ona kızıp Walter'ı haklı buluyorum. Onlar bir şekilde kendi yollarını buluyorlar. Bu arada Çin'in muhteşem doğası ve kolera hastalığının korkunçluğu beni iki farklı yönde ama fazlasıyla etkiliyor. Filmin sonu da bir yumruk gibi boğazınıza oturuyor. Bence harika bir film. Roman gibi, masal gibi... İzlemediyseniz izleyin derim.
İkinci film ise bir Fransız filmi. Evet, bu kez korkabilirsiniz bu açıklamadan. 11. !f Uluslararası Bağımsız Film Festivali filmlerinden olan Elveda İlk Aşk'ın (Un Amour de Jeunesse) bize bu kadar baygınlık geçirtebileceğini düşünmemiştik doğrusu. Sonuçta 15 yaşındaki Camille ile taş çatlasa 17 yaşında olan sevgilisi Sullivan ne kadar bunalım yaşayabilir ya da yaşatabilirler değil mi? Oh, mis gibi rahat rahat gezip tozuyorsunuz, istediğiniz zaman Camille'in ailesinin dağ evine kaçıp baş başa zaman geçiriyorsunuz, okula gidip gitmediğinizi soran eden yok, daha ne istiyorsunuz yahu? Burada sizin yaşlardaki gençler sizin yaptıklarınızı yapabilmek için yalan makinesini atlatabilecek kıvama geliyorlar! Yok anacım, rahat batıyor bunlara... diye mahallenin her şeye "olmaz ki böyle" tadında cık cık'layan teyzesi kıvamına dönüşmeden hemen filme dönüyorum.
Sonuç olarak 15'indeki Camille biraz obsesif ve depresif bir aşık genç kız. Sullivan ise tam yaşının delikanlısı, hayatı, dünyayı keşfetme arzusunda, hayatının en heyecanlı bölümünü sırt çantasıyla Güney Amerika'ya gitme planları oluşturuyor. Gidiyor da.. Ve gidiş o gidiş, senelerce dönmüyor, seneler sonra döndüğünde bile Camille onun döndüğünü tesadüfen öğreniyor. (Açıkçası ben olsam Camille'in korkusundan bir daha o şehre hiç dönemeyebilirdim!) Ve o sırada kendisinden yaşça çok büyük olan öğretmeniyle bir ilişkisi var. Dı dı dı dıııınnn!! Ne olacak dersiniz? Aman ne olursa olsun, boş verin, izleyip de baygınlık geçirmenize değmez. İlla ki izleyeceğim, meraktan ölüyorum diyorsanız da bildiğinizi okuyun sevgili okurlarım. En azından ben elimden geleni yapıp uyardım sizi. Biz o akşam filmden sonra annem, ben ve İso'cum hemen her şeyi unutup yepyeni, aydınlık bir güne başlama isteğiyle nasıl uyuduğumuzu bilemedik valla. Benden söylemesi...:)
Şimdiden iyi seyirler...
4 yorum:
Painted Veil filmine bayılıyorum en az 3 kere izlemişimdir, uzun zamandır izlemedim aslında iyi oldu hatırlattın :) Oyuncularıyla, görüntüleriyle, konusuyla beni çok etkileyen bir film.
Duvak benim de favorilerimden, romanı da mevcut, onu da tavsiye ederim, yazarı Somerset Maugham, yalnız filmin görselliği falan çok daha etkileyiciydi bence:)
Duvak güzeldi bence de. İkinci film için uyarıya teşekkürler.
Özge,
Haklısın, birkaç senede bir izlenebilir bence de.. Gerçi bir filmi bir kereden fazla izlediğim çok nadirdir, ama bu izlenir (zaten farkında olmadan izlemişiz işte..:) ).
Eren,
Filmin geçtiği yerler gerçekten harikaydı. Çin'de çekilmiş ama bende bir Vietnam-Kamboçya turuna gitme isteği uyandırdı valla..:))
Füsun T,
Aman dikkat! :))
Sevgiler hepinize..
Yorum Gönder