İple çekilen 21-29 Temmuz arası tatili geldi çattı. Ve attık kendimizi Kaş'a. Ama bu kez sadece Yarımada da denilen Çukurbağ bölgesine. Burayı anlata anlata bitiremeyenleri duymuştum. O zaman artık test edip onaylama zamanı geldi diyerek tesis seçme aşamasına geçtim.
Birkaç yeri inceledikten sonra da Club Çapa'da karar kıldım. Ailede etkinlik ve gezi programları benden sorulduğu için tekil konuşuyorum. Zaten İso'cuma "bak tesislerden bir tanesinin şusu var, diğeri ise şurada ama busu yok, bir tane de şöyle bir alternatif var.." falan diyecek olsam hiçbirini dinlemeyecek. Bana "önünde harika bir denizi olan, plastik bardakta gazı kaçmış kola ya da sulu, ılık bira içmeyeceğimiz, huzurlu bir yer bul gidelim" diyecek. Ben de aradığımız kriterlere uygun yeri bulup gidiyoruz dedim işte! Ve her zamanki gibi doğru seçim yapmışım. :)
Kaş'ta oteller konusunda büyük beklentileriniz olmaması gerekiyor. Yani bunun meali şu: beş yıldızlı tatil köyü odası konforu beklemeyin. Bu otelin de odaları küçük. Kapılar, dolaplar, yataklar eski. Minik bir duşu, kireçlenmiş duşakabinleri, dik duramayan klozet kapakları var. Kapılar, dolaplar gıcırdayabiliyor. Odalardakiler o kadar değil ama plajdaki havlular çok çok eski. Ama sıcak, soğuk suyu çok güzel akıyor, kliması çalışıyor ve çarşafları temiz. Dolayısıyla aslında son yirmi yıldır içine hiçbir tadilat yapılmamış bir yazlık ev havasında olan odaları sizin için sorun yaratmıyor, ihtiyacınız olan her şey var ve odayı çok az kullanıyorsunuz (çünkü her anı o muhteşem deniz kıyısında geçirmek istiyorsunuz). Önünde bir balkonu ve balkonundan bakınca aşağıdaki manzarası bulunuyor. En çok begonvilin olduğu köşe balkon bizim balkonumuz bu arada. Bir kat aşağıda büyük havuz, iki kat aşağıda ise ana restoran var.
Bence Kaş'ın her yerinde deniz harika. Hatta Türkiye'de görmediğim birçok deniz olmasına rağmen iddialı konuşur ve Kaş'ın denizinin muadili olmadığını söylerim. Bir de ben sahilden girmeyi değil de doğrudan derin denize girmeyi çok sevdiğim için de burayı çok seviyorum. Tesisin Kaş genelinde olduğu gibi kayaların üzerine oluşturulmuş sekiler üzerine atılmış şezlong ve şemsiyelerden oluşan bir plajı var. Aşağıda otelin kendine ait plajından çekilmiş fotoğraflar bulunuyor. Denizin renginin güzelliğini görüyor musunuz? Her gün akşam güneş batana kadar bu manzarayı içimize çekip, günde beş kez falan yüzdüğümüz bu doğa harikasını anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalıyor. Her seferinde böyle güzelliklere sahip olduğumuz ve tadını çıkarabildiğimiz için şükredip, Kaş'a ulaşımın her zaman nispeten zor kalması için dua ettik. (Kaş'la ilgili en büyük kabus ulaşım gerçekten de.. Gelişte de dönüşte de midem alt üst oluyor o yollarda!) Bu arada Kaş geneline göre Yarımada'da denizin daha az dalgalı ve daha ılık olduğu söyleniyor (ki mantıklı, çünkü koy gibi bir oluşum burası).
Aşağıda dik bir yamaca, doğayı neredeyse hiç bozmadan kurulmuş tesisin diğer bölümlerinden birkaç fotoğraf görüyorsunuz. Bizim odanın bir alt katındaki büyük havuz dışında bir de minik bir sefa havuzu bulunuyor. Burada muhteşem deniz manzarasına karşı içkinizi yudumlayabilir, sohbet edebilir, hatta havuzun içinde kitap bile okuyabilirsiniz. Taş basamaklardan aşağı inmeye devam ederken karşınıza Sunset Bar çıkıyor. Akşam yemeğinden sonra otelde kalmayı tercih ettiğiniz günlerde bambu koltuklarına yayılarak içkinizi yudumlayabileceğiniz bir yer. Aynı zamanda tesiste free wi-fi olan son nokta, buradan sonra plaja kadar wi-fi yok. Çünkü tesisin işletmecisi Mehmet Bey insanların plajda Internet'in değil denizin, güneşin tadını çıkarmalarını istiyor. Tabi bunlara eşlik edecek güzel müzikleri de unutmamış. Genellikle 80'ler ve 90'ların huzur dolu şarkılarından oluşan harika müzikler eşlik etti bize kahvaltıda, plajda ve akşam yemeğinde.
Akşam üstü de saat beşe doğru serçelerimiz geliyordu plaja. Ben de her gün kahvaltıdaki simitlerden bir parça yanıma alıp onları besliyordum. Bazen de çubuk kraker ya da hamburger ekmeği ziyafeti çekiyorlardı. Artık o gün şanslarına ne varsa..:) Günün en keyifli anlarından biri de buydu bu tatilde benim için: onlarca kuşun cıvıltısı, önümde kıpırtılı maviler ve yeşiller, akşam güneşi...
Tesisin en önemli eksiği odalarının ve plaj havlularının eksiğiydi bana göre ama bu sene Kasım ayında odaların baştan aşağı yenileneceğini öğrendik Mehmet Bey'den. Yaşlılar ve bebekli aileler için olumsuz sayılabilecek bir özelliği ise sadece buraya özgü değil Kaş'taki birçok tesisin özelliği olan, sahile inerkenki bitmek tükenmek bilmeyen merdivenleri. Bunun için de bir asansör sistemi düşünülüyormuş (ama laf aramızda olmasa da olur bana göre, böylelikle küçük çocuklu aileler gelmez belki! Kızmayın canım, hayat çocuklu ailelerden ibaret değil, "childfree marriage" savunucuları da var bu dünyada! :) ) Garsonlar iyi niyetli ve güler yüzlüler ama bazen hal hatır sormayı abartıp hayat hikayelerini anlatmaya, akşam yemeğinin üçüncü kişisi olarak muhabbete dalmaya falan kalkıyorlar ve "hı hıı" gibi küçük sohbet bitirme ifadelerinden de anlamıyorlar.:)
Belirteceğim diğer bir nokta da Oda&Kahvaltı ve YP seçenekleriyle ilgili. Biz fazlasıyla dinlenme odaklı giderek, Kaş merkeze de minimum uğramayı planlayıp YP seçtik, ama bir dahaki sefere Oda&Kahvaltı yapmayı planlıyoruz. Çünkü akşam yemeğindeki her şey çok lezzetli olmasına rağmen fiks menü şeklinde: günün çorbası, meze tabağı, salata ve ana yemek, tatlı veya meyve. Ben yaz sıcağında çorba içmem, akşam tatlı istemem, ana yemek olarak tavuk sevmem, falan filan. Her akşam en azından geri kalan her şey aynı olmak üzere iki üç çeşit ana yemek ve birkaç çeşit meyve olsaydı bundan sonrasında da YP tercih edilebilirdi ama bu format bana çok uygun değil. Ama eğer siz böyle bir menü sisteminden hoşlanıyorsanız, YP de tercih edebilirsiniz çünkü mezeler ve yemekler gerçekten taptaze ve lezzetliydi, sunum özenliydi.
Sonuç olarak tesisin denizine, doğasına, işletmecisinin düşünülmüş seçimlerine ve ilgisine, güler yüzlü çalışanlarına bayıldık. Biz Club Çapa'nın müdavimi oluruz gibi geliyor. Size de tavsiye ederiz. Mehmet Bey'den tüyo: hava ve deniz olarak en güzel zamanı Ağustos 15-Eylül 15 arasıymış, haberiniz olsun.:)
Sırada Kaş merkezde ne yedik ne içtik yazısı var.. Beklerim.
6 yorum:
Tek kelimeyle mükemmel, bayıldımm buraya ben. Atlayıp gidesim geldi. O nasıl güzel bir deniz ya, sanırım bir sonraki tatilimi orada yapabilirim (tabii o tatil ne zaman olursa, malum önümüzdeki yaz kısmetse bir de bebek olacak yanımızda :))
Bu arada ben de kafa dinlemek için gittiğim yerde çocuk sesi olsun istemeyenlerdenim. Çocuğum olunca ne olacak bilmiyorum :))
İmge, öyle güzel anlatmışsın ki şimdi kapıdan çıkıp gidesim geldi
Güzel yermiş,tatilde güzel geçmiş belli. Kuzenim internetten senin tatil yazılarını izliyormuş. Bir konuşma arasında söyledi. Çok hoş oldu :)
Özgecim,
Bir kere de buradan tebrik edeyim seni.. Miniş uğur getirsin ailenize..:)
Ama seneye değil de bebek bebeklikten çıkıp biraz çocuk kıvamına geldiğinde buraya gitmeniz daha iyi olabilir sanki, haberin olsun..:)
Çocuktan rahatsız olma olayına gelince, her iki tarafı da rahat ettirecek bir çözüm olmalı diye düşünüyorum. Sigara içilen ve içilmeyen yer ayrımı gibi otelde, uçakta, büyük restoranlarda, vs çocuklu aile ve çocuksuz yetişkin bölümleri olmalı bence. Tatil köylerinde ona mutlaka bakıyorum ben şahsen..
Sevgiler..
Yeşim,
Teşekkürler..:) Şimdi olamasa da ilk fırsatta git derim.
Sevgiler.
Füsun,
Kuzenine ve sana sevgilerimi yolluyorum. Yazın biraz tembellik yapıyorum sanırım, daha az yazı oluyor ama bol bol malzeme biriktirmeye devam ediyorum, hiç merak etmeyin..:)
vala insanın içi kaynıyor öyle güzel anlatmışsın ki gidesi yoksada gidesi geliyor:)) iyi terapi olmuştur..
Funda,
Valla az bile anlatmış olabilirim.:) Şiddetle öneriyorum..Sevgiler..
Yorum Gönder