Dün sürekli bulunduğu ortamdan şikayet etmek yerine hayatındaki hoşlanmadığı şeyleri değiştirmek adına cesur bir adım atan bir arkadaşımla buluştum. İso'cum hep bankadan ayrıldıktan sonra yüzümün ifadesinin değiştiğini söylerdi bana, Pelin'de de aynı olumlu değişikliği gördüğüme çok sevindim. Uzun süredir görüşmemiş olduğumuz için başta bu güzel değişim süreci olmak üzere birçok şey konuştuk. Birbirimizi güncelleme mekanı olarak da Kanyon'daki House Cafe'yi seçtik. Öğlen kalabalığında bile House Cafe'nin servis hızı ve çalışanların güler yüzlülüğü benden tam not aldı. Gerçi bir pipetimiz unutuldu ve iki üç denemeden sonra peşine düşmekten vazgeçtik ama olsun. Bir de orası açık hava kategorisinde olduğu için sigara içilebiliyor. Sigaraya bir şey demiyorum da yanımızdaki masada içilen iki purodan dolayı bir an Pelin'le birbirimizi göremez olduk diyebilirim! Sonunda çareyi masa değiştirmekte ve çay&kahvemizi puroculardan uzak bir köşede içmekte bulduk.
Saat 3 gibi Pelin'den ayrıldıktan sonra metroyla Beyoğlu'na attım kendimi. Pera Müzesi'nde yeni açılan ve 30 Eylül'e kadar devam edecek olan Deneyimin Ötesi sergisini görmek istiyordum. Yaz sezonunda kültür-sanat etkinliklerine verilen doğal ara sonucunda sergi gezmeyi ve tiyatroları ne kadar özlediğimi fark ediyorum bu aralar. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencilerinin çalışmalarının sergilendiği Deneyimin Ötesi'nde resim, heykel, seramik, yerleştirme, sahne tasarımı, grafik tasarım, fotoğraf ve sinema dalında eserler sergileniyor.
En üstteki üç kat sergiye ayrılmış. Beşinci kattan gezmeye başlarsanız karşınıza ilk olarak halının üstüne bağdaş kurarak oturmuş size bakan turuncu bluzlu ve kot şortlu kızla karşılaşacaksınız. Gül İclal Öner'in Öfori (yoğun mutluluk hali) adlı çalışması bu. Aşağıdaki kolajda öforik kızımızı görüyorsunuz. Hemen arkasındaki otoportreler ve kolajlar da çok güzeldi bu arada. Kolajın sol üst köşesindeki çalışmanın adı El. 11 adet dijital baskının yer aldığı eser Kıvılcım Güngörün'e ait. Sağ altta Sinem Değer'in Masa ve Sandalye'si bulunuyor. Sol altta yerde duran kırılan kalemlerden oluşan çalışmanın adı ise İnfaz ve Onur Fındık'a ait. Ortadaki minyatür maket çalışmasına da bayıldım.
Sergide çok beğendiğim tablolar da oldu. Özellikle Osman Kerkütlü'nün kadın portresiyle Şafak Gürboğa'nın erkek profili tablolarına bayıldım. Tuval üzerine yağlı boya olarak yapılmış bu çalışmalar neredeyse fotoğraf gerçekliğindeydi. Hayran kaldım. Sağ alttaki kadın resmi ise PVC üzerine karışık teknik ile Candan Öztürk tarafından yapılmış. Üstte soldaki doğa tabloları Ayşegül Karakaş'a, sağdaki Yangın tablosu ise Onur Baycan'a ait ve hepsi de yağlı boya.
Aşağıda ise ağırlıklı olarak tekstil ve moda tasarımı çalışmalarını görüyorsunuz. Favorim sol üstteki Victorian Romance adlı pirinç üzerine altın kaplamadan yapılmış takı tasarımı oldu. Yanındaki "Tanrı Kraliçe'yi Korusun" yüzüğüyle birlikte bu iki takıyı tasarlayan isim Senem Pelin Akdaş. Onun altındaki siyah dantel ve titanyum dikişle yapılan ve gümüş-titanyum sıkıştırma bölümü olan eldivenler, yani Beddua çalışması Müjgan Emre Eroğlu'na ait. Alttaki ekranda Fatih Çevik'in MTV için hazırladığı jenerik çalışması dönüyor.
Bunlar dışında seramikler, CD ve dergi kapak tasarımları, tişört baskıları, fotoğraf çalışmaları ve daha pek çok çalışmaya yer verilen Deneyimin Ötesi kesinlikle görülmeye değer. Kuruluşundan bu yana her yıl yaz aylarında salonlarını genç sanatçılara ve sanat eğitimi veren kurumlara ayıran Pera Müzesi, bu yıl da İzmir’den Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni ağırlayarak yine harika bir iş yapmış. Hem Pera Müzesi'ne hem de bu genç sanatçılara teşekkürlerimi gönderiyorum.
Yarın hepimiz için minik bir tatil başlıyor biliyorsunuz. Önümüzdeki dört günün tadını çıkarın, Çarşamba günü tekrar buluşalım, olur mu? :) Herkese şimdiden iyi bayramlar ve iyi tatiller!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder