Gezilecek görülecek yerleri büyük ölçüde bittiğine göre Budapeşte ile ilgili diğer konulara geçebiliriz. Görmediğimiz yerlerden biri Gül Baba Türbesi, ki sanırım kendisi İstanbul'da olsa da görmemiş olurduk. Bir de Gellert Tepesi'nin yarısına kadar çıkmış olmamıza rağmen orayı gösteren veya anlatan fotoğraflarımız yok diyebilirim. Zaten anlatılacak fazla bir şey de olmadığı için onu ayrı bir yazı konusu yapmadım. Bol bol yeşil alan ve bir aşama yukarıda Psikopos Gellert'in anıtı, en yukarıda ise Özgürlük Anıtı bulunan bir yer. İki önceki yazıda bahsettiğim gibi burada bir kaplıca da var tabi. Ama kaplıcaya gelmeyecekseniz Tuna Nehri turu sırasında ya da bir yürüyüşte köprü üzerinden falan fotoğrafını çekmek için görmeniz bence yeterli.
Gelelim Budapeşte ile ilgili değinmek istediğim diğer konulara:
- 24-48-72 saatlik Budapest Card alternatifleri var. Bunlara ulaşım, Buda ve Peşte taraflarında yapılacak yürüyüş turları, Hayvanat Bahçesi girişi ve birçok müze girişinde indirimler dahil. Biz almadık, sadece 13 EURO'ya 3 günlük sınırsız ulaşım kartı almakla yetindik. Ama aklınızda olsun, gidince Budapest Card broşürlerini inceleyin. Belki sizin için avantajlıdır. 3 günlük Budapest Card fiyatı 29 EURO idi.
- Para biriminin gıcıklığından söz etmiştim. 1 EURO yaklaşık 270-280 forint ediyor. EURO'nuzu her yerde bulunan ATM ve döviz bürolarından bozdurabilirsiniz. Bunların yanlarında daha uygun fiyatlara para bozabileceğini söyleyen tiplere aldırış etmeyin. Büyük olasılıkla sahtekar olurlarmış! Sahtekarlık ve çakallık anlamında altta kalmayacak bir grubun da taksicileri olduğu söyleniyor. Korsan taksi bolmuş, anlaştığın fiyatın üstünü almaya çalışıp bir de kavga edenleri varmış, abuk subuk yerlerde bırakıp daha çok para koparmaya çalışanları varmış, falan filan. Taksiye ihtiyacınız olacağını sanmıyorum, ama olursa aklınızda olsun bunlar. Gerçi biz İstanbul'daki taksicilerle muhatap oluyoruz her gün, bize bir şey olmaz derseniz, ona da lafım yok! :)
- Havaalanından şehre nasıl ineceğinizden bahsetmiş miydim? Çok kolay! Terminal 2'den 200 no'lu shuttle otobüsü kalkıyor. 15-20 dakikada bir kalkıyor ve ödemeyi otobüste yapabiliyorsunuz (400 forintti sanırım). Bu otobüs yaklaşık yarım saatte sizi Kobanya-Kispest istasyonuna götürüyor. Orada zaten kendinizi mavi M3 metro hattına atmış oluyorsunuz. Eh, hayırlı uğurlu olsun, artık adresinize ulaşmak çok daha kolay!
- Alışveriş için üzerinde Hard Rock Cafe'nin de olduğu Vaci Utca'ya uğrayabilirsiniz. Burası trafiğe kapalı bir alışveriş caddesi. Birçok markanın mağazası ve ortasında da değişik stantlar bulunuyor. Bizim ilgimizi çeken bölüm daha çok Hard Rock Cafe oldu elbette.:) İlk gün otelden çıkar çıkmaz kendimizi haritamızla birlikte buraya atıp, yemekler eşliğinde gezi planımızı yaptık. Pek geleneksel bir alternatif olmadığını biliyorum ama bir rib ve nachos atmadan kendimize gelemeyeceğimizi hissettik! :)
- Hediyelik ve gıda (peynir, sucuk, şarap, paprika sos, vs) alışverişi için Central Market Hall'ı öneririm. Kapalı bir çarşı olan bu mekanda yok yok! Ben de dükkanlardan birinde pazarlık halindeyim bu arada. :) Binası da çok hoş olan bu çarşıya gelmek çok kolay: mavi M3 metro hattının Kalvin ter. durağında iniyorsunuz. Sonra içeride kendinizi kaybediyorsunuz.
- Yeme-içme konusunda çok fazla öneride bulunamayacağım bu kez. Ben sıcaktan zaten soğuk kahve, dondurma, limonata ve birayla beslendim diyebilirim. Ama çok güzel bir restoran keşfettik, şık bir akşam yemeği için aklınızda olsun isterim: DIO. İlk kolajda Dio'ya ait görüntüler var. Web sayfasından menü ve restoran hakkında daha detaylı bilgiler alabilirsiniz. İçerisi çok daha ihtişamlı, ama sıcak olduğu için her yerde olduğu gibi burada da masalar sokağa taşmıştı. Servis çok özenli, garsonlar çok ilgili, yemeğin sonunda ikram edilen "palinka" pek şükela! Tavsiye ederim. Bir de merkezde, üç metro hattının da geçtiği bir durak olan Vörosmarty ter'de bulunan Boom &Brass'in yemeklerinden, ortamından ve servisinden memnun kaldık. Ben her ne kadar soğuk kahve içsem de, İso'cum gulaş çorbası, değişik bir Macar yemeği ve püresiyle birlikte çok mutluydu. Restoranla ilgili detaylar burada. Fotoğraflar ikinci kolajda. (İso'cum yeme-içme reytinglerini düşük verdi bu gezide bana. Ama bir günü günübirlik gezide bir günü festival stantlarında gözümüz dönmüş şekilde yiyip içerek geçirdiğimiz 3,5 gün boyunca daha ne kadar yer keşfedebilirdik bilemiyorum! )
- Hem daha sırada tatlılar var. Budapeşte'nin dondurmalarının ününü duyduk ama Gerbeaud Cafe dışında yediklerime çok da bayıldığımı söyleyemeyeceğim. İki defa mola verdiğimiz Gerbeaud Cafe'nin ise hem dondurmalarına, hem spesiyal tatlısına, hem de soğuk/sıcak kahvelerine ve limonatasına bayıldık. Ortamı da çok keyifli olan bu cafe için yine herhangi bir metro hattının Vörosmarty ter durağında iniyorsunuz ve anında kendisini görüyorsunuz. İçerisi ayrı ihtişamlı olan bu meşhur cafenin hesaplarının da ihtişamlı olduğunu belirtmeliyim! Ama kaç kez gidiyorsunuz Budapeşte'ye yahu, sefanız olsun, tadını çıkarın işte.
Eveeet... Bir gezinin daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Çoktan sonuna gelmiş, araya bir Adana bir de Fethiye alarak çoktan bu geziyi unutmuştuk bile ama yazı anlamında defteri kapatmak bugünü buldu. Güzel de oldu. Hep diyorum, ben yazarken bir kez daha geziyorum ve bu çok keyifli!
Şimdi hazırlanın bakalım, haftaya sizi Ölüdeniz'e götüreceğim. :)
1 yorum:
Bilgilendirme için teşekkürler. Bu arada Gül Baba'yı da uzaktan da olsa görmüştük. :)
Yorum Gönder