Son Adana Turu Notları

Geçen hafta beş gün boyunca Adana'daydım. Peki neler yaptım?

Her şeyden önce annem ve babamla harika zaman geçirdim. Bol sohbet eşliğinde yiyip içtim. 

Yemek için önceki Adana gezilerinden hatırlayacağınız bazı duraklara uğradım. Elem Kebap ve Ciğerci Bedo gibi. Ciğer ve kebap misyonu tamam, sırada balık var diyerek bir gün de annemle Turgut Özal Bulvarı'ndaki yeni favorileri Altın Balık'a gittik. Ve hatta annemin önerisiyle öğle rakısı eşliğinde balıklarımızı ve "köylü" adını verdikleri nefis sarımsaklı patatesi yedik. Adana'ya giden balıkçıya gitmez, biliyorum, ama gidecek olursanız burası aklınızda olsun. Mart ayıyla birlikte baharı yaşamaya başlayan Adana'da açık havada oturup, yanınızda çimlerde tavşanlar koştururken rakı-balık yapmak için ideal bir yer. 


Adana'da bahar böyle görünüyor işte. Tadını çıkarmak gerek... Zira Adanalı'nın yazla imtihanı da meşhurdur bilirsiniz. O yüzden en güzel aylar Nisan-Haziran arasıdır denir. Ben sıcağını da severim, o ayrı.


Ama bahar her yerde bahar tabi. Arada bol bol yağmuru da var. Ancak bizde bir gün güneş bir gün yağmursa Adana'da on gün güneş bir gün yağmur şeklinde seyrediyor hava. O yağmurlardan biri bana da denk geldi. O gün de kendimizi doktor kontrollerine verip sonrasında da Optimum Outlet'e attık biz de. İlginç bir şekilde Adana alışveriş anlamında bana da İso'cuma da hep iyi gelmiştir. Ummadığımız şeyleri buluruz, arayıp bulamadığımız şeyler denk gelir bir şekilde. Ben de minik bir kaban ve bir sandalet aldım buradan. Bu da baharın özelliği işte: bir yazlık bir de kışlık ganimet! :) Sonrasında yağmurlu Adana'yı izledik biraz AVM'nin terasından. Karşımızda Sabancı Merkez Camii ve Seyhan Nehri.


Adana'dan İstanbul'a yanımda bir ganimetle daha döndüm: akıllı telefon! Evet, sonunda ben de teknolojiye evet diyerek emektar Nokia'ma veda ettim. Bizimkilerin önceki hafta Chicago gezilerinden dönerken bana getirdikleri akıllı telefonuma da hemen alışıverdim. Bazen eski kafalı ve gereksiz inatçı hallerim vardır benim. Ne gerek var ya, diyerek bu zamana kadar ertelemiştim bunu da. Annem ve babam bile benden önce geçmişlerdi bu teknolojiye, o kadarını söyleyeyim size. Ongun da "Nokia'nın beni bile kaybettiğine göre artık batmaya mahkum olduğu" yorumunu yaptı. Gerçekten de cep telefonu olarak Nokia dışında hiçbir şey kullanmamıştım şimdiye kadar. O yüzden lütfen ıslak ellerle tuttuğum, yeri geldiğinde klozetin üstünden sektirerek duşakabine çarptırıp yere düşürdüğüm, bira damlalarıyla silkip kendine getirdiğim ve yine de gık demeden, şarjı bir hafta bitmeden bana dayanan bu emektar telefonuma hak ettiği saygıyı göstererek veda edelim. Ben ayakta alkışlıyorum onu! Ve emekliliğinde de onu kılıfı ve şarj aletiyle birlikte dolabımın güzide bir rafına yerleştirerek rahat ettireceğime dair söz veriyorum. :)


Şehre indiğimiz hemen her seferinde Kazım Büfe'den havuç suyu içmeyi de ihmal etmedik. Çocukluğumuzun Kazım Büfe'si de bunca zaman sonra nereden aklıma geldi derseniz önceki hafta sonunu Adana'da geçiren Ata aklıma soktu diyebilirim. Ata'ya Facebook üzerinden verilen öneriler içinde "Kazım Büfe'nin muzlu sütünü" görünce okul yıllarım geldi aklıma.  Evimize ve okulumuza çok yakın olan o harika muzlu süt kokusu! Ama muzlu süt bana yemek kadar doyurucu geldiği için Adana'da midemde ona da yer ayıramadım maalesef. O yüzden havuç suyu ile idare ettik biz de. Adres için aşağıdaki fotoğrafı da aldığım web sayfasına buyrun.


Bir de kediler var tabi.. Bahçenin vazgeçilmezleri. Annemin tatil köyünün müşterileri.:) Bu kez iki aylık dört minik vardı kutunun içinde. Anneleri ve hamile olan ablaları ile birlikte. Ve İstanbul'a dönmeden önceki gün hamile abla da doğurdu. Kedi doğumuna ve lohusalık depresyonuna da şahit oldum böylece! Doğurduğu yavruyla hiç ilgilenmeyen bir anne oldu bu abla kedi. Öyle ki plasentayı yemedi, yavrularını yalayıp temizlemedi, yanına alıp ısıtmadı ve emzirmedi. Betonun üstünde öylece bırakıp gitti. Anneanneleri yaptı bunları onun yerine. Biraz bekledikten sonra doğal hayata müdahale ettiğimin farkında olarak ben alıp hepsinin yanına koydum minişleri üşümesinler diye. Sabah uyandığımızda iki tane de ölü doğmuş kedi vardı. Ve anne hâlâ hayattakileri sallamıyordu! 


Merak içinde annemden o iki survivor'un ne durumda olduğunu öğreneceğim artık her gün. Acaba tutunabilecekler mi hayata? Anneleri acaba kendisi çok küçük olduğu için mi anne olduğunu anlayamadı? Yoksa çocuklar prematüre veya sağlıksız doğdular da doğal seleksiyon nedeniyle nasılsa yaşamazlar diye mi ilgilenmiyor? Yoksa doğalı en doğal haliyle yaşayan doğada bile "anne olmayı istememek" diye bir şey var mı?... sorularıyla döndüm evime.

Bu da böyle bir Adana turuydu işte...


7 yorum:

Sessizce dedi ki...

En yakın arkadaşı Adanalı olan birisi olarak Adana bana hep sempatik gelmiştir :) Çoğunlukla Mersin'e gidiş dönüşlerde uğradığımız için tam anlamıyla hakkını vererek gezemedim şu ana kadar ama Adana yemekleriyle beraber inanılmaz uygun fiyatlı alışveriş imkanıyla da hafızama yer etmiştir. (Uygun alışveriş kısmı bana mı tesadüf etti bilmem ama o gün girdiğimiz her mağazada inanılmaz indirimler vardı, o kadar ki önce kendimi ihya etmiştim sonra da bütün sülaleye hediye almıştım :)

I love Adana :)

Handan dedi ki...

kabanı niye küçük aldın ki?

Imge dedi ki...

Sessizce,

Ama "I love Adana" diyorsan bir dahaki sefere mutlaka hakkını vererek gezmeli, kebabını yemelisin..:) Hatta portakal çiçeği kokularının had safhada olduğu Nisan ayı da bunun için çok uygun bir zaman, aklında olsun..

Sevgiler..

Handan,

Daha pratik bir model olduğu için minik dedim kendisine. Yoksa üzerime küçük falan değil,panik yok! :)

Mahmutun güncesi dedi ki...

Memleketim diye demiyorum ama Adana güzel şehir.

Unknown dedi ki...

Muzlu süt daha iyiydi ama biraz büyükçe :) Bu arada Adana'da hiç kedi yok sokaklarda çok ilgincime gitti :)

Imge dedi ki...

Mahmutun güncesi,

Bence de.:)

Ata,

Dışarıdan bir göz nelere dikkat ediyor bak.. Doğru diyorsun, ben de şehirde sokak kedisi gördüğümü hatırlamıyorum hiç..Hem de o kadar ciğercinin, kebapçının olduğu yerde..İstanbul'dan biraz transfer etmeli aslında, bayram ederler..:)

şehirlerarası evden eve nakliyat dedi ki...

çok başarılı bir makkale olmuşşş :D