Hulki Bey ve Arkadaşları

Kitap okuyabildiğim zamanlar çok azaldı, kabul ediyor ve kendimi kınıyorum. Bunun bir nedeni yaptığım çevirinin çok zamanımı alması, diğer bir nedeni de maalesef Internet'te geçirilen boş ya da dolu zamanın fazlalığı. Düzenli ve kesintisiz kitap okuduğum tek yer spor salonu. Evet, doğru duydunuz. Stüdyo dersine girmediğim günlerde yarım saat bisiklet çevirmeye çalışıyorum ve bu sürede başka hiçbir uyaran olmadığı için çok güzel kitap okuyabiliyorum. Evde kesintisiz kitap okumak için de bütün telefon ve bilgisayarların kapalı olduğu uyumadan önceki son yarım saat en ideali. Neyse, süreyi artırmayı ve eski günlerime bir an önce dönmeyi umuyorum.

En son bitirdiğim Yiğit Okur'un Hulki Bey ve Oğulları kitabını sizlere gözü kapalı tavsiye edeceğim. Galatasaray Lisesi'nde okuyan ve lise yılları boyunca birbirlerinden hiç ayrılmayan Hulki, Salih, Kamil ve Cem'in hem birlikte hem de ayrı ayrı öyküleri uzun süre aklınızdan çıkmayacak. 1945'ler bu "yenilmez armada"nın okul maceralarıyla geçiyor. Okuldan sonra hepsi kendi yoluna giden arkadaşlar arasından en çok Hulki Bey'in yaşadıklarına odaklanıyoruz. Yani 1955'lere geldik. 1955 yılının 6-7 Eylül olayları diye bilinen tarihimizdeki o kara lekenin Rum asıllı azınlıklardan olan Katya ile Hulki Bey'in aşkını nasıl etkilediğini ve sonrasında Katya'nın yaşadığı cehennemi okuyoruz midemizde yumruklarla. 1956'dan 1975'e kadar ise Katya'nın tutunma mücadelesi başta olmak üzere kalan sağların hikayelerine dahil oluyoruz. Ve ne yazık ki  kitabın sonunda tokat yemiş gibi kalakalıyorsunuz! 



Gelelim kitaptan alıntılara...

"...Evler sahipleriyle özdeşleşir, sahipleri gibi olur, onlarla yaşar, değişen sahipleriyle çoğalırdı. Eşya da elden ele geçtikçe, değiştirdiği el kadar çoğalırdı. Eşyanın bilinci yoktur, ama eşyanın bilinci bizde yaşar. Eşyaya bakmasını bilenler, onun tek ve yalnız olmadığını algılar. Eşyalar da bize benziyordu. Ne kadar yalnız olursak olalım, geçmişimizle geleceğimizle ne kadar çoğul, hatta ne kadar sıkıntılı bir kalabalığızdır. Eşya da öyledir..." 
"...Sevişmek. Eğer yıllar boyu aynı insanla süregitmişse, gecenin içinde son tramvayın yorgun, boş, kör raylardan depoya gitmesi gibiydi sevişmek. Ama bu yoksunluğun, kendiyle çelişen bir zenginliği vardı. Sevişmek, kendi gerçeğinin dışına çıkmak; üstüne üstlük, kendiyle olmak, ama kendiyle değişik olmaktı..."
"Özgürlük denilen, demek ki bu! Yani, yalnızlık."
"Arkadaşlık burun buruna olmakla yeşermez. Bir gönül titreşimidir arkadaşlık." diyor Katya 10 yıl içinde birkaç kez görmesine rağmen en güvendiği arkadaşlarından biri olarak gördüğü Salih'e. Haksız mı?

Kendisi de Galatasaray Lisesi 1954 mezunlarından olan Yiğit Okur'un kaleminden çıkan bu harika roman hem o yıllarda okuldaki dostluk ilişkilerine hem aşka hem de dönem Türkiye'sine ışık tutar nitelikte. Ve sizi alıp götüren çok keyifli bir anlatıma sahip. Mutlaka okuyun diyorum. 

  

7 yorum:

Unknown dedi ki...

ne yazık ki azalıyo kitap okunacak zamanlar.her fırsatı değerlendirmek lazım:)

Adsız dedi ki...

Bendede aynı şekilde ev işleri yemek di ütüydü mö ir taraftan kardeşimin nişanı var varda var bu süre çok kısaldı doğal olarak yatmadan evvel okuyorum dokuzda eşim uyuyunca yatağıma kurulurum on iki bire kadar okurum çoğu zaman anca böle olabiliyor şu internet belası fena birşey :-)

Mahmutun güncesi dedi ki...

Kitap okumak için zamanın kısıtlı olması gibi lafları inandırıcı bulmuyorum.Gününüzü şöyle bir gözden geçirdiğinizde ne kadar boş zaman geçirdiğinizi göreceksiniz.Zamanı güzel kullanamaıyoruz denilirse ona katılabilirim.Zaman bulamamağa ise asla.

Imge dedi ki...

Kelebek Desenli,

Katılıyorum.:)

asayra kurt,

Gece dokuzdan yatana kadar okuyabilmek gayet iyi bir süre bence.. Helal! :)

Mahmutun güncesi,

Tam olarak aynı şeyden bahsetmiştim ben de. Çoğu zaman gereksiz şeylere zaman ayırarak kitap süresinden kısıyoruz günümüz dünyasında. Zaten kendimi kınama nedenim de bu. Azimliyim, süreyi çoğaltacağım ama.

Sevgiler hepinize..

serpil dedi ki...

Tesadüfen keşfettiğim bir kitap, çok sevdim ben de.
İnternet sinsice zaman çalıyor, kitap okumayı da etkileyebiliyor bu, haklısın, yine de bahane bulmadan daha çok okumalıyız.
Sevgiler :)

Imge dedi ki...

serpil,

Kesinlikle katılıyorum. Hazır hızımı alamamışken bunu bitirir bitirmez Oya Baydar'ın son kitabına başladım zaten.:)

Sevgiler.

serpil dedi ki...

Ben okumadım onu henüz, seninle kitap zevkimiz aynı, beğenirsen okurum ben de.