Geçtiğimiz Cuma günü Ankara'ya kuzenimin düğününe katılmaya gittik ve seçim nedeniyle Pazar sabah erkenden de İstanbul'a döndük. Seçim sayesinde Pazar akşamı da düğün tadında geçti diyebilirim. ;) 37 yaşımda bir ilk, not düşülsün (hazır keyfim çok yerindeyken bu yazıyı yazayım dedim, zira yarın sultan konuşacakmış, tadımız yine kaçabilir).
Cuma akşamı için Ankara ekibine Yengeç-çi'de yer ayırtsak mı dedim ve önerim oy birliğiyle kabul edildi. Yani herkes bilip de onay verdiği için değil, Ankaralıların hiçbiri bilmediğinden ve "madem o kadar ilginç bir yer diyorsun, hadi deneyelim" dediklerinden kabul edildi. İçlerinden de "bizim gelin İstanbul'u bitirip, Ankara'yı keşfetmeye başlamış, bizim daha burnumuzun dibindeki yerden haberimiz yok" dediklerini duyar gibi oldum bir ara. Kıh kıh..;))
Sosyal medya sağ olsun, bloglar ve Instagram sayesinde haberim olmuştu bu mekandan. En çok da Oburcan'ın yazısı hâlâ aklımdaydı giderken. Nefis mezeler ve deniz kabukluları yapan bir yer benim için başlı başına mutluluğun resmi olabilir zaten, denememek olmazdı.
Ufacık tefecik içi dolu fosforcuk olan mekanın güler yüzlü ve ilgili, bilgili sahibesi Ayşe Yağcıoğlu, bize hem bu işe nasıl başladığını, hem yemekleri, hem de ihraç da edilen mavi yengeçleri nereden aldıklarını anlattı. Ee, bir kolu Antakya, diğer kolu Ayvalık'a dayanan bir aileden de leziz olmayan herhangi bir şey çıkmasını bekleyemezsiniz zaten değil mi?
Masaya gelen her şey son derece lezzetli ve özellikliydi. Alışılageldik meze ve ara sıcaklardan çok deneysel ve yaratıcı bileşimler var burada. Yediğim her şeye bayılsam da favorilerimi ilk üç olarak sıralayacak olsam pesto soslu kalamar ızgara, humusun üzerinde servis edilen bademli karides ve ananasların üstünde akrobasi yapan ;) jumbo karidesleri söylerim herhalde. Ana yemek olarak yengeçler de nefisti. Okyanus yengeci kadar olmasa da mavi yengeç de başarılıymış, ilk kez denemiş olduk.
İç mekanda bizim dışımızda henüz kimse yokken de bol bol aile fotoğrafı çekmeyi ihmal etmedik elbette. Zaten az ve öz gittiğimiz Ankara'da bu kadar keyifli bir ekibin toplanması da nadir oluyor haliyle. O yüzden bu keyifli geceyi ölümsüzleştirmeliydik.
Ankara'da yaşayanlar veya yolu Ankara'ya düşenlerin mutlaka denemesi gereken bir lezzet durağı Yengeç-çi. Reşit Galip Caddesi 16 numarada mutluluğun resmini çizmek isteyenleri bekliyor. Fiyatlar da bu lezzetler için son derece makul diyebilirim. (Tel: 0-312- 460 11 00)
6 Haziran Cumartesi akşamı ise kuzen düğünü sayesinde yine aşırı doz aile saadeti, bol bol düğün selfie'si, kendimizi tanımamızı zorlaştıracak göbek atmalar, ayağımı tanımamı zorlaştıracak şekilde topuklu ayakkabıyla halay çekmeler (hâlâ buz uyguluyorum o ayrı!), kadeh tokuşturmalar, yırtık kot-sıfır makyajdan payetli abiye-dumanlı gözlere geçiş etkisiyle üstümüze yerleşen bir Gülben Ergen halleriyle falan geçti. ;) Ama çoook eğlenceli bir düğün oldu doğrusu. Bunda çiftimizin nikah üstüne ikinci düğünü yapıyor olmalarının da etkisi büyüktü sanırım. :P Gelinle damat rahat olunca, konuklar da pek rahat oluyor demek ki. Özlem ve Barkın'a bir ömür boyu mutluluklar dilerim. Hayatınız düğün tadında olsun.
Ve Pazar sabahı da ayrı bir heyecanla İstanbul'a döndük. O kadar yorgun ve uykulu olmama rağmen oy verdikten sonra yarım saat bile kestiremeyecek kadar büyük bir heyecanla akşam olmasını ve seçim yasaklarının kalkmasını bekledim. Saat 21.00'e kadar seçim yasaklarının kalkmamasını iyiye işaret olarak yordum, CNN Türk'teki gülen yüzleri çok iyiye işaret olarak yordum ve oleeey! İlk kez ardından mutluluktan içtiğimiz bir seçim yaşadım bu yaşımda. Bunun sürmesine ne kadar izin verirler henüz bilemesem de (ki ikinci günden ortalık karıştırma sinyalleri var haberlerde), bu sonuç iki yıl önce içimizde yeşeren umutları bir kez daha besledi.
Umarım daha çok ve farklı sesin duyulduğu, savaş yerine barışın hüküm sürdüğü, sorunların "ben yaptım oldu" kafasıyla değil diyalog ve uzlaşmayla çözüldüğü, hukukun üstünlüğünün sağlandığı, yolsuzluk-yoksulluk-yasaklar ve yozlaşmanın üstüne kararlılıkla gidildiği, etnik ve dinsel kimliklerin tamamının saygı gördüğü, kimsenin bu ülkenin tek sahibiymiş gibi davranmadan karşısındakiyle gerçek anlamda empati kurabilmeyi başardığı yepyeni bir Türkiye'ye açılan kapı olur bu seçimler. Yol çok uzun elbet, hasar tespit ve onarım süreci bile oldukça uzun bir zaman alacak, ama olsun, bir yerden başlamak gerekirdi. Sabırla ve umutla çok daha yaşanılır bir ülkeye kavuşmayı can-ı gönülden diliyorum.
Keyfimiz daima bol olsun!
Keyfimiz daima bol olsun!
4 yorum:
Aa kac yillik Ankara'liyim, hic duymamistim bile adini! Ilk gidisimde mutlaka gidiyorum!
Ozge
http://www.sevgilibeyazkagit.com/
Elif Özgecan Çelik,
Beğeneceğine eminim. Denedikten sonra yorumlarını beklerim. ;)
Sevgiler.
çok güzel ve açıklayıcı bi yazı olmuş, ellerinize sağlık devamını bekleriz :)
genç kız,
Teşekkürler! Ama devamı çekilmeyecek sanırım, onlar erdiler muratlarına, biz çıktık kerevetine ;)
Sevgiler.
Yorum Gönder