Atmaca ve Manves City

İki güzel Türk romanı ile haftayı kapatıyorum bu kez. İlki çok sevdiğim Hikmet Hükümenoğlu'nun son romanı Atmaca. Kitabın ana karakteri Ömer bizim kuşaktan, o yüzden öfkesini, bastırdıklarını, isyanını, yaşayabildiği ve yaşayamadığı aşklarını da daha bir anlayarak okuyabiliyorsunuz haliyle. 90'lı yıllarda lisede olan Ömer'in ailesine, sisteme, düzene olan, yapıcı değil de sürekli eleştiri dolu yıkıcı öfkesinin, umutsuzluk ve hayal kırıklığının en sonunda bir miktar da olsa umut verici ya da hiç değilse yıkıcı olmayan bir şeylere dönüşmesinin hikayesi. Eleştirdiği insanların görünmeyen eylemlerinin de ne kadar verimli ve etkili olabileceğini göstermek açısından da güzel kurgulanmış bir hikaye. Farklı ve hepsi de tanıdık bakış açılarını ve halleri görüyoruz bizim yarı kayıp kuşağın sanki. Çok öneririm.  


Benim için Latife Tekin Sevgili Arsız Ölüm'dür. Onun da üstüne çıkan bir romanı olmadı daha bana göre. Ama en son Sürüklenme ile birlikte çıkardığı Manves City romanını çok severek okudum (Sürüklenme o kadar sarmamıştı doğrusu). İki romanda da işçilerin, yoksullukla ve haksızlıkla mücadele edenlerin, direnenlerin hikayeleri anlatılıyor. Manves City'de bunlar Erice kasabasındaki iki çocukluk arkadaşı Nergis ve Ersel üzerinden anlatılmış. Hapisten çıkıp üvey kızını bulmak üzere kasabaya geri dönen Ersel'in bu kez işsizlik ve yoksulluk dışında mücadele etmesi gereken ve çok daha tehlikeli bir şey daha olacak bu sefer. Bu ahlaksız kumpastan kurtarabilecek mi kendini diye okuyup görmeye değer.  


"...ucuz ömrün kahkahasına gözyaşına kıymet biçilmez...

Hazır evlerimizde karla kaplı bembeyaz bir hafta sonuna girmeden önce bu iki güzel kitap önerisini kahvenizin yanına eşlikçi olarak bırakıyorum. Keyifli okumalar. 

Hiç yorum yok: