Tadı damağımda kalan bir kitap bitirdim ve sergiler gezdim ama haftaya ne zamandır yazamadığım bu filmlerle başlayayım dedim. Mads Mikkelsen'ın başrol oynadığı bir Thomas Vinterberg filmi olan Another Round (Druk) bu sene en en en merakla izlemeyi beklediğim filmdi desem yalan olmaz. Beklediğim kadar da varmış. İstanbul Modern'in Oscar'ın Yabancıları film gösterimleri sayesinde yakalayıp izlediğimiz bu filme bayıldık. Pek çok yerde yüzeysel bir şekilde anlatıldığı gibi dört lise öğretmeninin bir araya gelip alkol deneyi yaptığı bir film olmaktan çok daha ötesi Druk. Nefis işlenmiş duygusal boyutları var. Alkolün ne zaman dostun, ne zaman gerçek hayattan kaçışın, ne zaman bağımlılığın olabileceğine dair dört ayrı hayat hikayesinden örnekler var. Şahsen bayıldığım o Nordik kafalar var. Ve sonra caanım Mads Mikkelsen ve onun o muhteşem son sahnesi var - ergen olup odama posterini asmalı falan aşık olasım geldi hani, o derece ;). Yani izleyin mutlaka, zira çıkmaza düşmüşlüğü anlatmanın da ne incelikli yolları var.
37 Seconds, çok sevdiğim Zeynep Aksoy'dan aldığım yoga uzmanlık programı sırasında onun bir sohbetinden duyarak not ettiğim ve bir de baktığımda Netflix'te karşımda bulduğum nefis bir Japon filmi oldu. Yönetmenliğini Hikari'nin üstlendiği filmin başrol oyuncusu ise bir serebral palsi hastası bir amatör olan Mei Kayama. Genç bir serebral palsi hastası manga sanatçısı olan Yuma'yı canlandırıyor. Annesinin aşırı korumacılığı, hastalığının yarattığı fiziksel engellere rağmen yirmili yaşların başında olmanın verdiği uçarı tutkusu, cinselliğe olan merakı ve keşif duygusunun işinde ve özel yaşamında onu taşıdığı noktalar çok güzel anlatılmış. Sık rastlanır bir hastalık olmamasına ve kültürel mesafeye rağmen müthiş empati ve bağ kurarak izlemek mümkün. Pek çok festivalden ödüllerle dönmüş bu filmi izlemenizi öneririm.
Hazır Netflix'ten gidiyorken I Care A Lot'tan da bahsedeyim diyeceğim ama onu izlemeyeniz kalmadı zaten sanıyorum. Nereden mi biliyorum? Kadın forumlarında falan "püüü, melek yüzlü şeytan, ne düzen kurmuş görüyor musun?" ya da "bu dönemde yaşlılık da zor anacım, allah elden ayaktan düşürmesin, madara eder bunlar bizi" gibi yorumlar görüyorum sık sık. Annem bile telefon edip "İmge yaşlanınca bizi vesayet şirketine falan vermezsiniz, di mi?" diye sorunca tamam dedim, orta yaş üstünde travma yaratacak kadar çok izlenmiş film. ;)
Cici psikopat rollerine çok iyi giden Rosamund Pike hatırına izleyip, çok da ciddiye almayacaksanız izleyin derim. Yoksa zaman kaybı diyebilirsiniz, çünkü her şey çok abartılı, çok absürt, çok film icabı yahu. Yani şirketinden, doktoruna, hakiminden, bakımevine, mafyasına kadar herkes mi bu kadar inandırıcılıktan uzak olur. Sinirinizi bozmayın yani, öyle kolay değil o işler. Ama bu filmde şunu anladım ki filmlerde feci nazarım değiyor, maşallah dediğim üç gün yaşıyor. ;)) Ay tam hayalimdeki yaşlılık dediğim Jennifer'ı iki dakika sonra o güzelim evinden yaka paça alıp, bakımevine tıkıp, telefonunu elinden alıp, evini, antikalarını elden çıkardılar ayol! Neyse, gerçek hayatta nazarım değmez, korkmayın. ;)
Hadi bakalım, güzel bir hafta olsun diyelim o zaman. Açılmanın etkisiyle ve baharla ruhen gevşedi gönül yaylarımız sanırım ve umarım yeniden gerilmez. ;)
İyi seyirler.
4 yorum:
I care a lot izledim argo ve küfürden dolayı sevmedim. diğer 2 sine de baskacağım.
Sevgiler
Druk'ı çok merak ediyorum ama kaçırdım. Şimdi tekrar kovalayıp bulduğumda izlemem lâzım:)
sayende güzel filmlerden haberim oluyor. Druk izleme notlarım arasında ama acaba internette bulur muyum ki. ı care a lot çok önümüze çıkıyor ama hala izlemedim. diğerini de ekliyorum hemen..
Yüreğimin İklimi,
Çok küfür var mıydı o filmde ya? Çoktan unutmuşum demek ki :)
Sevgiler.
Sezercim,
Bulmalısın mutlaka, kovalamaya devam! :) Sevgiler.
Pelin,
Druk kolay kolay bulunmuyor ne yazık ki,oyüzden Sezer gibi sana da kovalamaya devam diyor ve kolaylıklar diliyorum;)
Sevgiler
Yorum Gönder