Pera Müzesi'nde Zevk Meselesi

Pera Müzesi 6 Haziran'a kadar Zevk Meselesi adlı rengarenk bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Zevk Meselesi, ortaya çıktığı 19. yüzyıldan bu yana anlamı değişikliğe uğrayan kitsch kavramının günümüz görsel kültürüyle kurduğu yakın ilişkiye ve beğeninin şekillenmesindeki kritik rolüne odaklanan bir grup sergisi.

Endüstri devrimi sonrası Almanya’da ucuz ve popüler resimleri betimlemek için kullanılan kitsch sözcüğü, zamanla çeşitli dillerde çevirisi yapılmaksızın kullanılan karmaşık bir kavrama dönüşür. Çeşitlilik, belirsizlik ve tanımsızlığın kutsandığı günümüzde kitsch, bu değerleri ileriye taşıyacak bir araç olabilir mi? Avangard ve kitsch’i birbirinin karşısına koymak yerine yan yana düşünmek, kitle kültürünü hafif, banal ve aşağı görmek yerine, güncel sanatın bu kolektif kültürle ilişkilerine yakından bakarak aralarındaki bağları keşfetmeye çalışmak, süregelen sınıflı toplumsal yapıyı biraz olsun sarsabilir mi? Beğeniyi sınıfsal bir gösterge olarak tanımlamamak mümkün olabilir mi?                                                                                                                                                   Günümüzde beğeni hala bir sınıfa işaret ediyor olabilir, fakat bu işareti besleyen, güçlendiren mekanizmaların yapısı artık farklılaşıyor. 13 sanatçı ve kolektifin işlerini bir araya getiren Zevk Meselesi, sınıfsal bir gösterge olarak beğeni kavramını ele alıyor, estetik anlayışın Doğu ve Batı’ya atfedilen değerlerine bakıyor, yüksek sanata karşın kitle kültürünün yükselişine odaklanıyor ve nesne kültüründen dijital kültüre geçiş sürecinde şekillenen görsel dilin sanatla kurduğu ilişki üzerine, serginin sanatçılarıyla diyalog içinde kitsch kavramının bugünkü zengin kullanımlarını araştırmayı hedefliyor. Hem nesneler hem de 90’ların başından itibaren internette egemen olan görsel dil üzerinden, toplum yapısındaki sınıfsal ayrışmayı güçlendiren beğeni kavramını sorguluyor.

***

Buraya kadar basın bülteninden sergi tanıtımıydı. Şimdi benim sevdiğim çalışmalardan birkaçını açıklamalarıyla birlikte sizlerle paylaşayım. Aşağıda Slavs and Tatars'ın iki çalışmasından biri olan Turşu Suyu ve Ceza bulunuyor.



Hayırlı Evlat kolektifinin Türkiye'nin en mutlu şehri seçilen Sinop'tan yola çıkarak yazdıkları pop şarkısı ve çekilen klip şahaneydi. 1900'lerin başından 90'lara kadar cezaevlerinde mahkumların yaptıkları boncuk işlerinin melankolik kitsch havası görülmeye değer. 


Sanatçı ikilisi FAILE'nin 2016 yılında yarattıkları Mabet adlı çalışmaları bu sergi için yeniden düzenlenmiş. Yol kenarı mabedi, dua çarkı, tapınaklar gibi farklı ibadet öğelerinden ilham alan sanatçılar güncel olanla ilahi olanı bir arada düşünmüşler. Meryem Ana figürü yerine kaykaylı kız heykeli ve hem Doğu'dan hem Batı'dan motifleriyle etkileyici bir yerleştirme olmuş. 


 
Pierre Commoy ve Gilles Blanchard ikilisinin tuval üzerine inkjet baskı ve boya çalışmalarından oluşan aşağıdaki rengarenk üçlü dikkat çekiciydi. 


Volkan Aslan'ın bu sergi için üretilen Seni Gördüğüme Sevindim isimli minik porselen heykelcikleri de çok sevimliydi.

Bunlar ve çok daha fazlası için 6 Haziran'a kadar yolunuzu Pera Müzesi'ne düşürmenizi öneririm. Hatta biz gittiğimizde yoktu ama Etel Adnan'ın İmkansız Eve Dönüş sergisi de 6 Nisan'da açıldı Pera Müzesi'nde ve 8 Ağustos'a kadar gezilebilir. Gitmişken bizim yerimize onu da gezebilirsiniz. Kapanma konuşulan bir hafta için iyi mi oldu bu öneriler bilemedim ama bu dönem sergi gezmenin olabilecek en uygun aktivite olduğunu düşünüyorum. Galeriler ve müzeler kalabalık değil, hijyen kurallarına çok dikkat ediliyor ve ayrıca sanat ruhumuzu doyuruyor - ki belki de bu dönem en çok ihtiyacımız olan bu.

İyi haftalar!  



 

Hiç yorum yok: