Tüh, İstanbul'a bu kış kar yağmadı!! Vah vah, bu yaz çok susuzluk çekecekmişiz, çok da sıcak olacakmış!! Ozon tabakası delindi şekerim, mevsimlerin dengesi değişiyor tabi!! Aztek Takvimi 2012 yılının kıyamet olduğunu gösteriyormuş!! Tüühhh, kaç senemiz kaldı şunun şurasında acaba?? Vıdı vıdı vıdı...
Aslında herkesin küresel ısınma ile ilgili söyleyeceği bir şeyler var bu aralar.. Sağ olsun medyamız da bayılır böyle haberlere "veriyorlar coşkuyu, veriyorlar coşkuyu" sonra tut tutabilirsen milleti.. Ama kimsenin önümüzdeki yaz veya önümüzdeki kıştan ötesini düşündüğünü de pek görmedim etrafta..
Tamam, uzun vadeli düşünmeye ve plan yapmaya alışkın bir kültür olmayabiliriz ama dünya ile ilgili bir sorundan bahsediyoruz.. Dünyamız kaç milyar yıldır varlığını sürdürüyor? İnsanlık tarihinin kaç on binlerce yıl öncesini bilebiliyoruz? Sanayileşme sürecini ne kadar kontrollü yaşadık? Şu ana kadar doğal kaynaklarımızı nasıl sorumsuzca tükettik ve tüketmeye devam ediyoruz? Orman yangınları ana haber bültenlerimizde bile estetik mucizeler, son dedikodular ya da üçüncü sayfa haberleri kadar yer bulabildi mi?
Bu sorun bir sene önce ortaya çıkmadığı gibi bir sene sonra da çözümü bulunacak bir şey değil.. Hatta sanayileşmiş toplumlar, yaşam tarzlarımız, tüketim çılgınlığımız sayesinde kat kat da büyüyecek bir sorun olduğu kesin.. Hepimizin yapabileceği bir şeyler var.. Bu konuda http://www.climatecrisis.net/ veya Türkçe versiyonu http://www.iklimkrizi.net/ sitesinden bilgi alabilirsiniz.. Ama bunlar sürekli uygulanması gereken şeyler.. Hani şu 17 Ağustos sonrası hazırlayıp, 1 ay sonra içini boşalttığımız deprem çantalarına benzemiyor!! Ama dünyadaki bu kötü gidişatı sadece suyu boş yere akıtmayın, elektriği boşa harcamayın, araba yerine toplu taşıma kullanın, vs gibi maddelerle, yani bireysel çabalarla tersine döndürmemiz de mümkün değil gibi… Bireysel katkılar elbette önemli, ama toplumlar ve ülkeler çapında yapılması gereken köklü eylemler ve alınması gereken önlemler var..
İşte ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore da Bush’a karşı seçimi kaybettikten sonra kendisini dünyamızı felakete sürükleyen bu sorunu araştırmaya ve bunu mümkün olduğunca fazla insana duyurmaya adamış.. Şov yaptığını düşünenler var, Bush’a karşı olduğu için öyle yaptığını düşünenler var, vs. vs.. Ne olursa olsun hazırladığı belgeselin kesinlikle bilimsel ve yararlı bir çalışma olduğunu düşünüyorum.. Ve kendi şahsi niyeti her ne ise, yine de bu denli aydınlatıcı ve örnek bir çalışma hazırladığı için de emeklerinin takdir edilmesi gerektiğine inanıyorum..
Aslında herkesin küresel ısınma ile ilgili söyleyeceği bir şeyler var bu aralar.. Sağ olsun medyamız da bayılır böyle haberlere "veriyorlar coşkuyu, veriyorlar coşkuyu" sonra tut tutabilirsen milleti.. Ama kimsenin önümüzdeki yaz veya önümüzdeki kıştan ötesini düşündüğünü de pek görmedim etrafta..
Tamam, uzun vadeli düşünmeye ve plan yapmaya alışkın bir kültür olmayabiliriz ama dünya ile ilgili bir sorundan bahsediyoruz.. Dünyamız kaç milyar yıldır varlığını sürdürüyor? İnsanlık tarihinin kaç on binlerce yıl öncesini bilebiliyoruz? Sanayileşme sürecini ne kadar kontrollü yaşadık? Şu ana kadar doğal kaynaklarımızı nasıl sorumsuzca tükettik ve tüketmeye devam ediyoruz? Orman yangınları ana haber bültenlerimizde bile estetik mucizeler, son dedikodular ya da üçüncü sayfa haberleri kadar yer bulabildi mi?
Bu sorun bir sene önce ortaya çıkmadığı gibi bir sene sonra da çözümü bulunacak bir şey değil.. Hatta sanayileşmiş toplumlar, yaşam tarzlarımız, tüketim çılgınlığımız sayesinde kat kat da büyüyecek bir sorun olduğu kesin.. Hepimizin yapabileceği bir şeyler var.. Bu konuda http://www.climatecrisis.net/ veya Türkçe versiyonu http://www.iklimkrizi.net/ sitesinden bilgi alabilirsiniz.. Ama bunlar sürekli uygulanması gereken şeyler.. Hani şu 17 Ağustos sonrası hazırlayıp, 1 ay sonra içini boşalttığımız deprem çantalarına benzemiyor!! Ama dünyadaki bu kötü gidişatı sadece suyu boş yere akıtmayın, elektriği boşa harcamayın, araba yerine toplu taşıma kullanın, vs gibi maddelerle, yani bireysel çabalarla tersine döndürmemiz de mümkün değil gibi… Bireysel katkılar elbette önemli, ama toplumlar ve ülkeler çapında yapılması gereken köklü eylemler ve alınması gereken önlemler var..
İşte ABD eski Başkan Yardımcısı Al Gore da Bush’a karşı seçimi kaybettikten sonra kendisini dünyamızı felakete sürükleyen bu sorunu araştırmaya ve bunu mümkün olduğunca fazla insana duyurmaya adamış.. Şov yaptığını düşünenler var, Bush’a karşı olduğu için öyle yaptığını düşünenler var, vs. vs.. Ne olursa olsun hazırladığı belgeselin kesinlikle bilimsel ve yararlı bir çalışma olduğunu düşünüyorum.. Ve kendi şahsi niyeti her ne ise, yine de bu denli aydınlatıcı ve örnek bir çalışma hazırladığı için de emeklerinin takdir edilmesi gerektiğine inanıyorum..
Herkesin izlemesi gereken bu belgeselde kendi yaşamından da birkaç örnek vermiş.. Örneğin hayatını tütün yetiştirerek kazanmış olan babasının, kızını genç yaşta akciğer kanserinden kaybetmesinden sonra tütün çiftliklerini elden çıkarması gibi.. “Hepimiz yaşamımızın bir döneminde noktaları birleştirmemiz gerektiğini düşünürüz, ama bunu hep erteleriz,” diyor Al Gore. Ablasının noktaları birleştirmekte geç kaldığından ve sigara gibi bir ürünü dünyayla tanıştıran bir toplumun bir parçası olmaktan utanç duyduğunu da söylüyor. Bunun dışında birçok bilimsel veriyi, son yıllarda yaşanan birçok coğrafi değişimi (özellikle de buzulların ve göllerin), nesli tükenen binlerce hayvanı (adını bile duymadığınız bir böcek türünün bile ekolojik denge içindeki kritik önemini anlayabiliyorsunuz) ve buna benzer problemleri çok akıcı ve kolay anlaşılır bir tarzla anlatıyor..
Evrenin şu ana kadar bize sunduğu kaynakların hepsini sorumsuzca kullandık.. Artık bir şeyler yapma zamanımız geldi.. Bunu yine aslında kendimiz için yapacağımızı düşünerek bencil egolarımızı yola getirebiliriz. Çünkü su, gıda demektir, sağlık demektir, hijyen demektir, ve aslında hayat demektir! Ormanlara, okyanuslara, hayvanlara, doğanın tamamına borçluyuz ve noktaları birleştirmek için geç kalmadan her bireyin ve toplumun bir şeyler yapması gerekiyor. Garanti Bankası’nı Çevreye Duyarlı Bonus kampanyası ile her zamanki gibi bu konuda da öncülük yaptığı için tebrik etmek lazım… Her birey, her şirket, her sivil toplum örgütü, her toplum, her ülke bu konuyla ilgili kendilerinin de yapacak bir şeyleri olduğunu görecektir…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder