Bodrum aşığı falan değilim. Aslına bakarsanız, Bodrum’un denizine de, gece hayatına da, beyaz evlerine de bayılmam. Ben tam bir Akdeniz aşığıyım – denizi, yeşille mavinin buluştuğu doğası, iklimi tam bana göre. Ama hayatımın en keyifli tatillerinden birini bu sene Bodrum’da Aegean Dream’de geçirdim.
Toplam 10 kişiydik. 10 kişinin tamamen uyum içinde olabileceği bir tatili hayal etmek bile zordur. O yüzden hepimiz yanımızda nahoş durumlarda sığınabileceğimiz kitap, iPod ve psp gibi hayat kurtaran aletleri getirmeyi ihmal etmemiştik. Ama tatilin en az rağbet gören üyeleri onlar oldular. Çünkü yüzlerine bakan olmadı. İşte ekibin tamamı:
Sabah 10’a doğru kahvaltıda başlayan günümüz, gece 2 gibi Pool Bar’da bitiyordu. Kahvaltı sonrası iskele üstündeki 10 şezlongluk yerimizi belirledikten sonra akşam 7’ye kadar genellikle orada oluyorduk. Çeşitli aktiviteler ve yemek için iskeleden ayrıldığımız oluyordu tabi, ama her ayrılanın dönüşü muhteşem oluyordu. Örneğin, “Acıkmışsınızdır diye düşündük, o yüzden birkaç atıştırmalık tabak getirdik” diyerek elinde gözlemeci kadının yaptığı tüm gözlemeler, ızgara tavuk şişleri tabağı ve patates kızartması tabakları ile dönenleri gördüm!! Ya da “içmeye başlarız değil mi, gençler?” diye öğlen 1’de 10 bardak birayla gelenleri de gördüm!! Ee tabi, böylesi bir iyi niyeti kırmak mümkün değil. Gelene hayır diyemiyor ve hatta bir süre sonra siz de getirme yarışına giriyorsunuz. Gün içinde ayrıldığımız tek zaman akşam yemeğine hazırlanmak için odalarımıza çıktığımız saatlerdi. Yani en fazla 1 saat.. Geri kalan her anı grup halinde geçirdik ve kendi adıma bir dakika bile sıkılmadığımı, aksine son derece keyifli bir tatil geçirdiğimi söyleyebilirim. Akşam yemeğinde buluşup yemek yedikten sonra ya terastaki bar ya da pool bar’daki yerimizi alıp, sohbet eşliğinde içkilerimizi içmeye devam ediyorduk. Gündüz ve gece:
Bu standart bir tatil köyü günüydü.. Çoğunlukla günlerimiz böyle geçti.. Ara aktivitelerimiz ise şunlardı: banana, kano, deniz bisikleti… (lenslerim uçmasın diye banana ekibine katılamadım).. Bisiklet turu (dört kişiyi gaza getirip, oradaki 30 bisikletten sadece 6’sının çalıştığını öğrendiğimde ve çalışan bisikletleri de gördüğümde vazgeçerek step yapmak için geri döndüğüm ve kocamı, Serdar’ı ve Tracy’yi bilinmeyene uğurladığım aktivite)… Step (her gün yediklerimi eritmek için katıldığım, ısınmadan başlanan, bacaklarımızı çalıştırmamıza rağmen kollarımızı esneterek bitirdiğimiz, iki koreografiden oluşan, yararsız ama kendimi kandırmak için uygun bir aktiviteydi. İlk başlarda kenarda durup, benimle dalga geçmek için gelen ekipten Aysun ve Tracy’yi de son bir iki gün derse katılmaya ikna ettim.) Sörf (grup erkeklerimizden birçoğunun ve Tracy’nin denediği bir aktivite.. Tracy’nin farklı bir görevi daha vardı ama… Kocası için katlandığı fedakârlık takdire şayandır! :) ) Dalış eğitimi… (Mine&Serdar çifti ve Aysun havuzda denediler..7/7/2007 günü 707 no’lu odada kalan Mine&Serdar, dalış denemesi sırasında havuzda 1 YTL bulunca ısrarlarıma dayanamayıp Turgutreis merkeze giderek Sayısal Loto oynadılar.. İkramiyenin çıkacağına %100 emindik.. Zengin olunca beni de göreceklerdi ama hala sesleri çıkmadı.. Bu vesileyle onları bir kez de buradan kınamak istiyorum..:) ) Plaj voleybolu (3 günlük sefa da diyebiliriz buna.. Çünkü maalesef Ozan’ın sakatlanmasına neden oldu bu olay, Ozan’ın bu işi nasıl bir sefaya dönüştürdüğünden önceki yazımda bahsetmiştim. Ama vefakâr eşi Aysun’un desteğini yazmayı unutmuşum. Aysun arkadaşımızı bir kez daha takdir ediyor, ama eşlerimizin bizden beklentilerini artıracak bir model çizdiği için de kendisine içten içe kızıyoruz..:) ) Ayrıca masa tenisi, okçuluk, vs gibi başka aktiviteler de itinayla denenmiştir.
Bunun dışında bir gün tekne turu yaptık, bir gün de Bodrum gece turu yaptık. Tekne turu süperdi. Organizasyon için Serdar ve Mine’ye hepimiz adına çok çok teşekkür ediyorum. Otelin ayarlanması, havaalanı transferleri, Bodrum gece turu için bize özel minibüs tutulması, bize özel tekne ayarlanması gibi organizasyonları onlar yaptılar ve bize de sadece keyifle katılmak kaldı.. Akvaryum koyu ve Camel Beach’i içine alan tur rotasını seçtik. Deniz mükemmeldi. Turgutreis esintili olduğu için deniz de genelde dalgalı oluyordu ama tekne turunda durduğumuz koylar süperdi. Tekne turundan sonra Bodrum Kalesi’ni ve Sualtı Arkeoloji Müzesi’ni de gezdik.
Bodrum gece turu için de gece 11 gibi minibüsümüze bindik. Işıkları söndürüp, müziğin sesini sonuna kadar açıp, hızla Bodrum’a ilerleyen diskomsu minibüsümüzün içinde ıslıklarla ve oturduğumuz yerde oynayarak son derece motive bir şekilde geceye başladık. En ön sırada oturan Amerikalı çiftimiz Brian & Terry’nin şaşkınlıktan faltaşı gibi açılmış gözleri ve önlerindeki boruya sıkıca tutunarak sadece şoföre ve yola bakmaları hala aklımda. Muhtemelen o gece planına katılmakla pek de doğru bir karar vermediklerini düşünmüşlerdir. (Tracy’yi Amerikalı olarak değerlendirmiyorum bu arada, çünkü o neredeyse hepimiz kadar Türk.. :) Hatta bir iki hafta daha kalsa Rober Hatemo şarkılarını falan ezberlemeye bile başlayabilirdi.) Bodrum gece hayatı ile ilgili ufak bir not: 16-20 yaş arası gençlerin çoğunlukta olduğu, kalitesiz yerli ve yabancı turistlerle dolu, barların çoğu kapanmış ve tadı kaçmış bir Bodrum gördük. Yine en iyi yer “Hadi Gari” olacaktır diye düşündük ve geceyi orada geçirdik. Çok keyifliydi.. Koltuk değnekleriyle bize eşlik eden Ozan, bar taburesine yerleşip, ayağını başka bir tabureye uzattıktan sonra bu kadar yorulmasının karşılığı da fazlasıyla aldı. Oturduğumuz masanın hemen üstündeki açık kabin gibi olan bölmelerden Ozan’a en yakın olan iki tanesinde şov yapmaya başlayan dansçı Rus kızlar hepimizden fazla yorulan Ozan için tam bir ödül oldu. Ağzının kenarında sigarasını tutarak, şevkle el çırpan kocam da Rus kızların dans şovunu izlerken çocuklar gibi şen olan ikinci kişiydi!!!
Bu arada Mine’ye hepimiz adına yaptığı pazarlıklardan dolayı da teşekkür etmemiz gerekiyor.. Sayesinde hem Hadi Gari’de hem de deve fiyatında bile iyi bir indirim aldık..:)
Tatilimiz özetle böyle geçti.. (pek özet olmadı gerçi) En kısa zamanda bu keyifli grupla yeni tatillere çıkmayı diliyorum. Bir sonraki planımızı da şevkle bekliyorum. Hem artık önümüzdeki seneden itibaren Tracy & Serdar da Türkiye’ye taşınacakları için çok daha rahatlıkla planlar yapabilir, spontane geziler de düzenleyebiliriz diye düşünüyorum.
4 yorum:
Imgecim super... tekrar o guzel gunlere dondum... bu arada sayısal'a hic bir sey cıkmadi... Serdar hala zengin olmanin yollarini ariyor... Bununca zaten haberdar ederiz:)
Mine
ay bune böyle herkez açık seçik giyinmiş
vay beee bi şu bodruma gidemedim de ona yanarım herkes bodrum bodrum diye yanar. ben doğdum doğalı kayseri beni bilir bende kayseriyi bilirim
isimsiz okura:
1) bodrum diye yananlardan değilim, ama bu bahsettiğim tatil çok keyifliydi.. darısı başınıza.
2) yazın ve özellikle tatil bölgelerinde minimum kıyafetle dolaşmak en iyisidir. Deneyin, pişman olmazsınız!
3) Doğrusu "herkez" değil, "herkes" olmalıdır.
İyi akşamlar.
Yorum Gönder