Bir önceki yazıda Facebook uygulamalarından biri olan Polyvore’den bahsederken aklıma geldi. Facebook furyası tam bir çılgınlık olarak başladı, özel hayat endişeleri her yerde tartışıldı, her gazetede klasik birkaç haber çıktı, çok konuşuldu, çok kullanıldı ve şimdilerde ise nispeten durulmuş durumda. Ve ben bu konuda tek bir yorum bile yazmamışım. Aman, eksik kalmayayım. Gerçi “ilkokul arkadaşları”mızla( :) ) birbirimize koyunlar attığımız, rakı sofraları donattığımız, happy hour’larda içkiler yolladığımız o ilk hevesli zamanlar çoktan geçti, ama olsun. Ne amaçla kullandığınıza göre hala keyif alabilir veya çoktan unutmuş olabilirsiniz Facebook’u.
Öncelikle şu “özel hayatımız ortada” eleştirisine çok katılmıyorum. Çünkü o kadar çok “gizlilik ayarı” var ki, hangi bilgilerinizi ne kadar sergilemek istediğinize zaten siz karar veriyorsunuz. İsterseniz görünmez adam olup, profilinize hiçbir resim ya da bilgi de koymayabilirsiniz. Bir de şu ilk başlarda gazetelerde çıkan “Facebook çetesi tarafından dolandırıldı” veya “Facebook’tan tanıştığı sevgilisi tarafından hastanelik edildi” tarzı haberleri de Youtube’a gösterilen yaklaşımın 3. sayfa versiyonu olarak görüyorum. Aklını kullanmayan insan için Facebook’a ne gerek var! Facebook kıskançlıkları yaşayan bir grup da varmış bu arada: sevgilisinin listesinde tanımadığı bir sürü çıtır/yakışıklı görenler, eski sevgili davaları, sayfasına koyduğu resimlere karışanlar, birbirlerinin mesajlarını karıştıranlar falan filan… “Ben evli barklı kadınım, aklım ermez bunlara” diyip bu konuya girdiğim hızla çıkıyorum.:) Ama şunu da söylemezsem çatlarım: Cüzdan, palto cepleri, cep telefonu, mailbox ya da facebook hesabını didiklemenin ardında tek bir şey yatıyor olabilir! Evet, bildiniz: Kendinize/Karşınızdakine Güvensizlik! O yüzden Facebook’tan kaçmanıza gerek yok, ama sevgilinizden (veya kendinizden) koşar adım uzaklaşmayı düşünebilirsiniz…:)
Daha önce de dediğim gibi ne amaçla kullandığınıza bağlı olarak keyif alabilirsiniz Facebook’tan. “Görüşmek istediğin kişiyle zaten görüşüyorsundur,” fikrine katılıyorum, ama bir şekilde uzun zamandır koptuğun kişilerle yeniden Internet üzerinden olsa da iletişim kurmanın, neler yaptıklarını öğrenmenin ve resimlerini görmenin bence bir sakıncası yok. Bunlar o dalga geçilen “ilkokul arkadaşları” da olabilir. :) Örneğin, kardeşim ve ben çok sevdiğimiz iki tanesiyle görüştük ve kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Uygulamalara gelince: şu forward mail kâbusunu Facebook’ta da yeniden yaşamamızı sağlayan bütün Wall çeşitlerini gözünüzün önünden kaldırırsanız, geri kalanları daha kolay idare edebilirsiniz bence! O aptal kediyi, siyah beyaz köpeği, sarı saçlı gözaltları mor meymenetsiz herifin suratını kaç kez gördüğümü hatırlamıyorum ama en azından “forwardla bak gülmekten gebereceksin” maillerini artık sayfamda görmüyorum. Bu arada “Forwardlayınca bir şey oluyor mu gerçekten?” Bu konuda da biri beni aydınlatırsa sevinirim. :) Ayrıca siz siz olun, öyle ayıp olacak falan diye düşünerek her gelen uygulama davetini kabul etmeyin! "Artık çok geç, sayfam doldu taştı" diyorsanız da bir bahar temizliğine girişebilirsiniz. Silin gereksizleri, rahatlasın profil sayfanız..:)
Neyse, zaten artık büyük çoğunluk olarak Facebook’u Türk usulü kullandığımızı görüyorum. Hani barlarda veya clublarda da Türk duruşu vardır ya… Elinde içkisiyle uzaktan uzağa bakışır da bakışır ama interaktif olamaz bir türlü, dans etmez, ağır abi/abla pozları… (Kimse üstüne alınmasın bu arada ve özne olarak da “biz” kullandığıma dikkatinizi çekerim..:) ) Facebook’ta da şimdiki durumu biraz ona benzetiyorum. Offline takiplerdeyiz çoğu zaman. Kolektif uygulamaları da bıraktık, daha bireysel uygulamalara geçtik. Hangi meyveyiz, hangi Yunan Tanrısıyız, Dr. Phil’in test sonucuna göre neyiz/kimiz onları bulmaya çalışıyoruz. Mekânların, TV programlarının “fan”i oluyoruz. “Gruplara” katılıyoruz. On yıldan uzun süredir görmediğimiz arkadaşlarla doğum günü kutlamaları yapıyoruz. Ya da kutlama değil nispet yapmak için de kullandığımız oluyor zaman zaman..:) Yuvarlanıp gidiyoruz işte böyle! Fazla kasılmayın, tadını çıkarın! Çıkaramıyorsanız da eski hayatınıza kaldığınız yerden devam edin canım, büyütülecek bir şey yok yani!
2 yorum:
Aynen katılıyorum..bu ne gerginlik zorla üye yapılmış ve yapılabilecek birşey yokmuş sanki gibi bir panik havası!! bize has olmalıya davranış biçimide bu da böyle oldu işte..
Facebookla ilgili yazımı bi okusana İmgeeee :)))
Etiketlerden bulabilirsin.
Yada dur link vereyim
http://biyonikkedi.blogspot.com/2007/11/what-is-thisthis-is-facebook.html
Yorum Gönder