ITSUMI

- İso'cum, Cuma akşamı Sushico'dan bir şeyler söylesek, bir şişe de Yakut açsak, balkonumuzda sefa yapsak, ne dersin?
- Canın sushi mi çekti, güzelim? Itsumi'ye götüreyim seni o zaman...

Vay anasını sayın seyirciler!! Şanslı günümdeyim demek! :) (İmge bunu söylerken, bir yandan da size göz kırpıyor - İmge winks. Internet efektleri, bazı durumlarda işe yarıyorlar demek ki...)

Sushiye bayılan biri olarak İş Kuleleri'ndeki Itsumi'ye daha önce hiç gitmemiştim. Eşim ise üç sene boyunca orada çalışmış biri olarak birçok kez gitmiş, ama aklına sushi-sever karısını götürmek gelmemiş. Hımmm.. Vay anasını sayın seyirciler, acaba ben çok şanssız bir kadın mıyım?! (İmge başını kaşıyarak, derin düşüncelere dalar.)

Neyse, sonuçta "İstanbul'daki Japonların tercihi", "biraz tuzlu ama kesinlikle o ünlü aşçısı için değer" denilen "meşhur" Itsumi'yi gördüm. Peki, gördüğüme değdi mi? Evet, kesinlikle değdi!! Ambians olarak büyük beklentileriniz olmasın. Ambiansı için gideceğiniz yerlerden biri değil çünkü Itsumi. Ama benim için ambians da önemli diyorsanız, yazlık mekanı olan Reina'daki restoranına gidebilirsiniz. Burası böyle bir yer:















Benim için yediklerim önemliydi ve sushiler inanılmaz lezzetliydi... Anlatılmaz yaşanır, hatta yenir ve yutulur cinstendi diyebilirim! Yanında da iki karafcık (bence o küçücük özel şişeler için uygun bir tanım oldu) dolusu Japon pirinç şarabı (sake) içtik. (Sonuncu resimdeki Unagi (üzerinde yılan balığı olan) favorilerimizden biri oldu. Susamlı roll'lar da öyle.. Dragon roll da süperdi, ama resmini bulamadım onun...) Detaylı bilgi ve fotoğraflar için Itsumi'nin web sitesini ziyaret edebilirsiniz. ITSUMI'nin ne anlama geldiğini de buradan öğrenebilirsiniz.













Bu arada sushi-sever olabilirim ama aynı zamanda chopstick tutma özürlüyümdür. Bu yüzden bildiğiniz çatalla yerim ben sushimi! :) Bu durumu gören anlayışlı garsonumuz bana süper bir chopstick yapıp getirmiş. Çatal kadar kolay kullanabildiğim ilk chopstickle de böylece tanışmış oldum. Buyrunuz, garsonumuzun pratik çözümünü görüyorsunuz alttaki resimlerde:

















Bu arada kardeşceğizlerimizin de kulaklarını çınlattık.

Zeynep'e not: "Somonu, yılan balığını, avokadoyu, susamı, yosun yapraklarını ayıklayıp, soya sosu falan da kullanmazsan, son derece leziz bir buharda pişmiş pirinç yiyebilirsin, Zeguşcum!"

Ongun'a not: Onlar obje değil, sushi! :)

11 yorum:

mutfakfaresi dedi ki...

Ooooooooo afiyet bal şeker olsun İmge. Kıskandım ve hasetimden çatladım. Derhal denemem lazım. :o)

Imge dedi ki...

:))) sağol Özlem'cim.. Yaza girerken birbirimize kötü örnek oluyoruz gibi bir his var içimde. :) Senin Litera yazından sonraki hafta koşturarak Litera'ya gittim ben de.. Burç Lebon da hala "denenecekler liste"mde duruyor. :) Aynı yakada olsak birbirimizi daha sıkı takipte olabiliriz, ama her işte bir hayır vardır dedikleri bu olsa gerek..:)

mutfakfaresi dedi ki...

Sorma sorma. Doğuma 82 kg ile girdim düşünebiliyor musun tam 82 kg. Yuvarlanmaya müsait küçük bir dev kadındım şimdi 57 kg oldum ama bir iştahım açıldı gene ne hikmetse. Emzirdiğim için ve emzirmek iki saat spor salonunda kalmaktan çok daha fazla kalori yaktırdığı için kilo almıyorum yoksa durumum vahimdi. Bu arada az önce kağıt helva arasına mini boy Hagendazs (Belgian chocolate) boca edip yedim. Bir de tatile gideceğim. Pişman mıyım? Hayır değilim. Çocuk da doğurdum ve fitim. Sefam olsun. Emzirmeyi bırakınca nasıl olsa yeniden salatasever olacağım!:o)

Imge dedi ki...

Helal olsun valla, 82'den 57'ye düşüş acaip motive edici olmalı!! Afiyet şeker olsun, salatalı günlere dönmeden önce emzirmenin ve Club Voyage açık büfesinin (özellikle de tatlılar bölümünün) tadını çıkar Özlemcim!! :)

Bu arada Voyage ile ilgili yorumlarını merakla bekliyorum...

Dikkat! biyo var ! dedi ki...

Ben hayatımda hiç suşi yemedim ben apla

(kaşlar emrah gibi yerde didim bunu)

Imge dedi ki...

hahahah.. :)

biyo bombardımanda, blog chat yapacağız, aynı anda online'ız biyocum..

hani öyle "deniz yosunu yemem, çiğ balık mı? asla!" falan diyen tiplerden değilsen sushi'yi en azından bir kez denemeni öneririm. Ama deneyip midesine anlamsız objeler indirdiğini düşünenler de oldu etrafımda.. (bakınız kardeşim) :) Ama onun bünyesi ciğere ve kebaba fazla alışkın olduğu için sushi'nin lezzeti hafif geldi ona..:))

Adsız dedi ki...

vay be emektar yatak örtüsü..ilginç bir fon olmuş...:))

Imge dedi ki...

aaa.. ongun!! sen burda mıydın? ben de az önce senin dedikodunu yapmıştım..:)) sushi ısmalayayım mı sana? ister misin şekerim? :)

Adsız dedi ki...

Yok yok,öyle kılçık huylarım yok benim imgecim.
Ne olursa yerim
Bok boğazın tekiyim
Denemek,bi kere fırsat bulduysam tatmak isterim:)
Ama kardeşin gibi bünyesi kebap iskender olan biriyim,sushi kesmez sanırım beni:)
Biyo

Ay giremedim üşendim

Unknown dedi ki...

Merhaba. Google'da Itsumi'yi ararken bu yaziniza denk geldim. Restoran hakkinda ogrenmek istedigim tum bilgilere ulastigim icin memnunum. Yaziniz icin tesekkurler.

Imge dedi ki...

Beğendiğinize çok sevindim..Çok tavsiye ediyorum gitmenizi.. Şimdiden afiyet olsun..:)