Yani tatil böyle başladı:
Bu yöntemleri uyguladım, ama hiçbir şeyden de geri kalmamak adına sahilde güneşlenmeye, akşam yürüyüş yapmaya, hatta ağırlık çalışmalarına devam ettim. Sonra da akşamları halsizliğim artınca "Niye geçmiyor bu hastalık yaa? Yazın ortasında başıma gelene bak! Zaten bende şans olsa!! Kimin nazarı değiyor anlamadım gitti!" falan gibi abuk subuk sızlanmalarıma da devam ettim. Tipik ben! :)
Ama her geçen gün giderek iyileştim. Hatta son 3 gün battaniyesiz yattım (!), tekne turunda oturduğum yerden göbecikler attım, şerefinize şarap ve rakı kadehleri bile kaldırdım.
Ve son gün geldi. Cumartesi günü dönüş. Öğlen 12:00 gibi yazlıktan Adana'ya doğru yola çıktık. İstanbul'dan önceki son durak olan Kuaför İsmail'e uğradım. :) Anneciğimin giderayak biraz daha bir şeyler yedirme çabaları karşısında kayıtsız kalamayarak, kuaför sonrasında haşlama içli köfteleri mideme indirdim, bavul ve kendimle ilgili son rötuşları yaptım ve 19:20 uçağı için 18:20'de evden çıktık. (Bu da Adana farkı!)
Dua edin de bol bol seyahate çıkayım, sonra da size güzel yazılarla döneyim! Dönüp bakıyorum da ailemin yanında geçirdiğim tatilden bile iyi malzeme çıkarmışım. Helal olsun bana! :)
Yazılar bitti sanıyorsunuz, değil mi? Yanıldınız, henüz değil! Çünkü tatilde dört tane kitap bitirdim ve hepsi de birbirinden muhteşem kitaplardı. Sonraki yazılarımda onlarla ilgili yorumlarımı da sizlerle paylaşacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder