Yaklaşık iki haftadır uyanık olduğum her saati bilgisayar başında çeviri yaparak geçirmek suretiyle bir Zombie'ye dönüşmek üzereydim! Sabah 8:00 kalkış, gece 12:30 yatış, yaklaşık 1 saat gün boyu toplam yemek molası, 1 saat gazete + mail okuma, 1,5 saat de telefon konuşmaları ve oyalanma payları, gündelik işler desem günde 12 saate yakın bilgisayar başında oturuyorum demektir. Gerçi haftada 3 gün spor için dışarı çıkmayı ihmal etmedim, ama yine de bünyem pes etti! Bugün bilgisayarı akşama kadar açmamaya karar verdim. Geç Pazar kahvaltımızı yaptıktan sonra attık kendimizi dışarılara...
Önce uzun zamandır görmek istediğim Hıdiv Kasrı'na gittik. Burayı "lale zamanı"nda görmek istiyordum aslında. Laleleri görmek için oldukça geç kaldığımı biliyordum, ama asıl burayı görmek için geç kalmışım! Hıdiv Kasrı 1907 yılında Mısır'ın son hıdivi Abbas Hilmi Paşa tarafından İtalyan mimar Delfo Seminati'ye yaptırılmış. Dönemin mimari modasına uygun olarak art nouveau tarzında yapılmış. Bu yapı hakkında daha fazla bilgi için Vikipedi'ye buyrun. Ben binadan çok kasrın içinde bulunduğu Çubuklu Korusu'na bayıldım. Koyu yeşil bir ortam, bakımlı çiçek öbekleri, tertemiz yürüyüş parkuru ve banklar, muhteşem manzarası ve muhtemelen Ramazan'dan dolayı fazla kalabalık olmayan bu koru, bahar aylarında doğayla baş başa zaman geçirmek için ideal bir yermiş! Tavsiye ediyorum.
Buradan çıktıktan sonra eşimin ofisi için birkaç şey bakmak üzere Maslak Mudo Concept'e gittik. Orayı ve Mudo Garage'ı da didikledikten sonra yavaş yavaş karnımız acıkmaya başladı. Bizim için Pazar günü balık günüdür. Ama henüz eve dönmeye hazır değiliz. Biz de o zaman dışarıda yiyelim balığımızı dedik. Önce Arnavutköy'e Adem Baba'ya gitmeyi düşündük. Sonra İstinye sahile çok yakın olduğumuz aklımıza geldi ve Fishvar'a gitmeye karar verdik. Burası Pazar günleri alkolsüz balık sefası yapmak isteyenlere kesinlikle tavsiye edebileceğim bir yer. Her zaman taze balıkları, mide dostu ara sıcakları, muhteşem salataları, temiz ortamı, buz gibi içecekleri, güleryüzlü garsonları ve makul fiyatlarıyla hem midenize hem de ruhunuza iyi gelecek bir yer olduğunu söyleyebilirim. Terasında oturduğunuzda ise karşınızda böyle bir manzara göreceksiniz:
Fishvar'ın ismi dışında her şeyini çok beğendiğimi bir kez daha belirterek, daha detaylı bilgi almak, mönüyü incelemek ve resim galerisini görmek isteyenleriniz için web sitesini veriyorum.
Bu arada İstinye sahilinde ve İstinye Park'ın önünden geçen yol boyunca daha iç kısımlarda dikkatimi çeken bir hoşluk da sokak lambalarına asılmış rengarenk çiçekler oldu. Fishvar'da oturduğumuz yerden çektiğim, yolun iki yanında gördüğünüz bu çiçeklerden her sokak lambasında vardı. Ve asıl ilginç olan taşlanmamış, kırılmamış, çiçekleri koparılmamış ve solmamış olmalarıydı!
Bu güzel şehrin her köşesinde böyle güzellikler görmek ve bunları el birliğiyle koruyarak yaşadığımız ortamı her geçen gün daha da güzelleştirmek dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder