Ezelden beri bu konuda takıntılıyımdır. Belki de insanın anne ve babası ismini Öz Türkçe sözlükten seçince doğuştan dil konusunda hassas oluyordur, bilemiyorum. En sonunda meslek olarak bile dil ile uğraşmayı seçmemin nedeni de bu olabilir. Hatta belki tiyatroya olan ilgim de buradan geliyordur. Kötü Türkçe konuşan bir tiyatrocu gördünüz mü hiç? Neyse, anadilimiz olan Türkçenin doğru kullanılması gerektiğine yürekten inanıyorum. Dildeki yozlaşmanın ve dilin özünden uzaklaşmasının son derece tehlikeli olduğunu, çünkü bir sonraki bozulmanın bizi biz yapan değerlerde, kültürümüzde, yani kısacası bizde gerçekleşeceğini düşünüyorum. Dilin yok olmasının bizim yok olmamız anlamına geldiğini düşünüyorum.
Ayrıca okumaya bayılırım, ama okuduğum metin güzel bir Türkçeyle yazılmış olmalı. Eğer ekler (-de, -da, -ki, -misin/mısın) yanlış yazılmışsa, yazım ve anlam hataları varsa, gereksiz yapılmış kısaltmalar ya da aralara bolca serpiştirilmiş yabancı sözcükler varsa tadım kaçar. Maillerimde bile "slm, bye, taam, saol, vs.." gibi kelime taklidi yapan şeylerden kullanmam. Ya da “gelcem, gitcem, yapıyom, ediyom” diye yazacağıma iki birkaç harf daha ekleyecek kadar parmağımı yorup doğrusunu yazmayı tercih ederim! Adını Sevinch, Ayshe, Tugche olarak yazanlara sinir olurum. Şahsen ben “ş”lerimizden, “ç”lerimizden ve noktalı tüm harflerimizden çok memnunum! “Restoran” gibi dilimize iyice yerleşmiş yabancı kökenli sözcükleri kullanırım, ama “okazyon” gibi ne olduğu belli olmayan abuk subuk sözcükleri asla! Ya da mesela “feedback” için “geribildirim” gibi bir Türkçeleştirme yapıldığında mest olurum! “İletişim” varken “komünikasyon” kurmam! “Uyum sağlayabilecekken” “adapte" olmam! Benim için “security” değil “güvenlik” önemlidir.
Yani dikkat ederim, özen gösteririm. Sevdiğim her canlıya ve cansız nesneye olduğu gibi... Kimliğimin bir parçası olan, kendimi ifade edebilmemi ve başkalarını anlayabilmemi sağlayan anadilimi de çok seviyorum. O yüzden güzel Türkçemizi Turkche yapmak yerine zenginliklerini ortaya çıkarmaya odaklanmalı, onu iyi kullanmalı, yeni nesillere de hem kullanmayı hem de korumayı çok iyi öğretmeliyiz diye düşünüyorum.
Bu arada yukarıdaki görsellerde yer alan tişört fikrini çok sevdim, ama orada da bir yazım yanlışı bulunuyor. "Türkçe" sözcüğüne gelen ekler kesme işaretiyle ayrılmaz. Yani "Türkçe'nin" değil, "Türkçenin" yazımı doğrudur. Annemle bu tişörtün doğrusundan yaptırmaya karar verdik. Hatta birkaç tane yaptırıp, dağıtmayı düşündük. Ben bir tane de "Herkes 'herkes'i doğru yazsın!" tişörtü mü yaptırsam acaba?
Atatürk`ün bizlere hediye ettiği bu güzel dile sahip çıkmak ve ona hak ettiği değeri vermek adına elimizden geleni yapacağımıza inanıyorum. Şimdi dönüp, kendimize bakma zamanı... Dilimizin bir eksiği yok, ama belki bizlerin vardır. Ne dersiniz?
13 yorum:
Son zamanlarda okumaktan gercekten cok hoslandigim ve son noktasina kadar katildigim bir yazi yazmissiniz.. Kutlarim..
şimdiki gençlik malesef türkçeyi katletme yolunda cancanlı isimler harfleri kısaltmalar vallahi canım çok güzel yazmışsın yüreğine sağlık.tişörlerden çokça bastırıp dağıtmak lazım..
Mehtap,
Çok teşekkürler. Aynı fikirde olduğumuza sevindim. Zaten yazılarınızdan uzun yıllardır yurtdışında yaşıyor olmanıza rağmen Türkçeyi özenli kullanmaya önem verdiğiniz açıkça anlaşılıyor. Keyifle takip ediyorum. Roma'ya sevgiler..
İçimdeki Yolculuk,
Keşke tişört basıp dağıtarak bu sorunumuzu çözebilseydik!
Yeni nesile çok iş düşüyor bu konudaSevgili İmge...Kurdukları cümleleri okumak ne zor.Güzel yazını ben de çok beğendim.
Sevgiyle,
allahım seni nazarlardan saklasın,bu genç yaşta bu bilinç ve bu anlatım gücü,gurur duyuyorum annem seninle:)) kuzguna yavrusu deme gene:))öptüm..
hızımı alamadım valla imge,bu tişörtlerden yaptıralım giyelim ve de giydirelim..
Ben de dil konusunda takıntılıyım, işim gereği de ilgi alanım içinde zaten. Siz yazım kılavuzu olarak ne önerirsiniz, ben Ali Püsküllüoğlu'nun yazım kılavuzu ve sözlüklerini kullanıyorum. Bazen farklı görüşler oluyor biliyorsunuz.
Bu sabah bir ilan gördüm ve çok güldüm : Barment aranıyor :))
Sevgilerimle.
türkçemiz konusunda hassas olmanıza çok sevindim.
bu yazı harika olmuş bir gün bu konuda yazı yazarken sayfanızı blogumda paylaşmak istiyoru çok güzel bir yazıydı
ellerine sağlık
Delfina,
Yazımı beğendiğine sevindim. Yeni nesile bu bilinci aktarmak için bizlerin de yapması gereken çok şey var aslında.. Hâlâ umutluyum.. Ya da öyle olmak istiyorum..
Annoş,
Tişörtlerden kesin yaptırıp, giyeceğiz, merak etme.. Yorumun da Ülker Hanımeller reklamı gibi olmuş: "anne eli değmiş gibi" :)) Tam bir anne yorumu.. Ve tabi ki kuzgun ve yavrusu olayı.. Ama korkma, nazar diye bir şey yoktur. Mor kalkanımız var bizim!! :) Öptüm şeker..
Serpil,
Aynı sektörün çalışanlarıyız galiba? Ali Püsküllüoğlu'nun sözlükleri bende de var, ama açıkçası uzun zamandır takıldığım bir yazım olduğunda TDK'nın web sayfasına gidiyorum. Bilgisayar başından kalkmadan, yan pencereden öğreneceğimi öğrenip, işime devam ediyorum.
Sevgiler..
Zeynep,
Teşekkürler.. Elbette istediğin gibi kullanabilirsin bu yazıyı. Ne mutlu bana.. :) Sevgiler.
Üzerinde ne olduğu belirsiz yabancı kelimeler,bayraklar olan '' Ti şört '' ler giyeceğimize ; duruşumuzu belli eden dediğiniz gibi kıyafetler giymek en iyisi...
Ve haklısınız '' Türkçe Turkche leşmesin '' ...
Yazınızı okurken çok keyif aldım. Ben de Türkçe'yi çok seven bir dilseverim. Düşüncelerinizin hemen hepsine katılıyorum. Yalnız yabancı kökenli sözcük konusunda fikirlerimiz biraz farklı galiba. Çünkü ben Türkçe sözlüklere girmiş yabancı kökenli sözcüklere çok katı değilimdir. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca gibi dillerde %80'e varan yabancı sözcük oranı varken biz Türkçe'deki yabancı kaynaklı kelimeleri neden dışlayalım? Yeni türetimlere de sahip çıkar yazılarımda kullanırım. Hatta günlüklerimde ilk Türkçe kelimeleri bile kullanırım. Zira benim için önemli olan ifade ve sözcük bolluğudur.
Esenlikler...
Gök-türk,
Çok haklısın. Kendi kimliğimize aykırı bir tarz benimsediğimizde zaten çok tuhaf bir görüntü oluşuyor..
Adsız,
"Türkçe sözlüklere girmiş yabancı kökenli sözcüklere" ben de kesinlikle karşı değilim. Diller arası etkileşim olmaması mümkün değil zaten. Onlara sözüm yok, ama çok yerinde Türkçe karşılıkları olan kelimeler yerine yabancılarının kullanılması kulağıma batıyor.. Verdiğim örnekler de o yönde zaten. "Restoran" kulağıma batmıyor, ama "okazyon" batıyor. Ya da "feedback" batıyor, ama "geribildirim" batmıyor. Umarım ne demek istediğimi doğru anlatabilmişimdir..
Sevgiler..
Yorum Gönder