11. Uluslararası İstanbul Bienali

Bir haftadır orada burada geziniyorum. Tahmin edebileceğiniz üzere annem ve babam buradalardı ve kendimizi attık dışarılara. Adres İstanbul'da, Ikea'da, Nişantaşı civarında, Ortaköy House Cafe'de, İsmet Baba'da, İstinye Park'ta, Sahaflar Çarşısı'nda, orada, burada görülmüş olabilirim. :) Ama bunların hiçbiri yeni yerler değil, dolayısıyla onlarla ilgili yazı yazmayacağım. (Zaten feci yoğunum bu aralar. Henüz Barselona yazılarına bile başlayamadım!) Ancak dünün planı kesinlikle yazılaması gereken türden bir plandı. 8 Kasım'a kadar sürecek olan 11. Uluslararası İstanbul Bienali'ne ailece gitme planı yaptık. Üstüne de İso'cumla sinema sezonunu açtık. Yani tam bir "Sanat Pazarı" yaşamış olduk.

Bildiğiniz üzere bu seneki bienal Bertolt Brecht'in Elisabeth Hauptmann ve Kurt Weill ile birlikte 80 yıl önce yazdığı Üç Kuruşluk Opera adlı oyunun ikinci perdesinin kapanış parçası olan "İnsan Neyle Yaşar" başlığıyla sergileniyor. Bienalin küratörlüğünü Zagrebli dört kadından oluşan küratör kolektifi What, How & For Whom (WHW) üstlenmiş. 40 ülkeden 70 sanatçının 141 eserinin sergilendiği 11. Uluslararası İstanbul Bienali'nin temel sergi alanı her zamanki gibi Antrepo No.3. Bunun dışında yine Tophane'deki Tütün deposu ve Feriköy Rum Okulu'nda sergilenen eserleri de aldığınız bienal biletiyle gezebiliyorsunuz. Biz bugün yalnızca Antrepo No.3'ü gezebildik. Zaten size de aynı gün içinde birden fazla bienal mekanı gezmenizi önermiyorum. Aşırı doz alternatif sanat yüklemesinden dolayı bünyeniz farklı tepkiler verebilir! :)














İşte karşınızda İmgeleme'nin Bienal Favorileri listesi:

* Kudüs'te yaşayan Jumana Emil Abboud adlı sanatçının hazırlamış olduğu Nar adlı video çalışmasına bayıldım. Dökülen nar tanelerini yeniden kabuğuna yerleştirmeye çalışan bir kadının ellerini izliyorsunuz. Bu zahmetli ve anlamsız görünen çaba, aslında şiddetli yerinden edilme durumlarının etkilerini yok etme çabasına dikkat çekiyor. (Elbette kitapçıktaki açıklamayı okumadan bunu anlamak mümkün olmuyor. Ama bu amaçla çekilen bir video olduğunu bilerek izlediğinizde de yaratıcı anlatıma hayran kalıyorsunuz.)

* Zanny Begg'in Şeker mi (Şaka mı) adlı çalışması da beğendiklerim arasındaydı. Sermayenin her yerde hazır ve var olma niteliği ile maksimum kâr sağlama amaçlı yapılan gösterişli eylemlerin yorumlandığı bir çalışma.

* 1997 yılında hayatını kaybetmiş Alman sanatçı Brehmer'in Bir İşçinin Ruhu ve Hissiyatı adlı çalışması ilginçti. Üretim süreci sırasında işçinin ruh halini grafiksel olarak gösteren bu çalışmada kapitalist sisteme bir gönderme var.

* 1998'de Paris'te kurulan Bureau D'etudes adlı medya kolektifinin Terörün Yönetimi adlı çalışması kesinlikle çok güzeldi. Geride kalan gizli orduların ve bunların başlıca operasyonlarının 1950'lerden bu yana tüm dünyada nasıl birbirleriyle bağlantılı olduklarını bir harita üzerinde gösteren bu çalışmada 1 Mayıs 1977'de Taksim Kazancı Yokuşu'nda yaşanan facia ve Ergenekon da yerini almış.

* Hemen girişte yer alan Wafa Hourani'nin Kalendiye 2087 adlı enstalasyonu süperdi. Kalendiye askeri kontrol noktası ve mülteci kampının gelecek projeksiyonunu keyifle inceleyebilirsiniz.

* Beyrutlu sanatçı Rabih Mroue'nun üç video çalışmasından Ruhla, Kanla adındakine bayıldım. Yurt, soy ve fedakarlık kavramları üzerine bir toplum yaratılmasının yanlışlığına gönderme yapan çalışmanın sonu çok etkili! Farklı olanın kim olduğunu görmek içinizi burkabilir.

* Mohammed Ossama'nın Adım Adım adlı çalışması sanatçının mezuniyet projesiymiş. Bu video çalışmasında da köylü nesilleri vatandaş-askere dönüştürme süreci sonrasında toplumun şiddeti nasıl normalleştirdiğini ve haklı gösterdiğini görebiliyorsunuz.

* Etcetera'nın Erörist Kabare çalışması da favorilerimdendi. Bir şarap şişesinin, palyaçonun ya da çay fincanının düşüncelerini duyabildiğiniz bu çalışma ile "Erörizm" terimiyle tanışacaksınız.

Aklıma ilk gelenler bunlar olsa da başka birçok ilgi çekici eserin olduğunu belirtmeliyim. Bazıları fazla anlaşılmaz olsa da ve birçoğunda "İnsan Neyle Yaşar" temasıyla bağlantıyı kurmakta zorlansak da ben yine de bu seneki Bienal'den keyif aldım. Girişte 2 TL'ye satılan Bienal kitapçığını mutlaka almanızı ve kitapçığınızdan yardım alarak sergiyi gezmenizi öneririm. Bilet fiyatları 10 TL (bilete üç Bienal mekanı da dahil) ve son gün 8 Kasım. Hem unutmayın, insan sanatla yaşar! :)

İyi gezmeler...

2 yorum:

Bivet dedi ki...

Sevgili İmge;

Şair'in dediği gibi "sükunetim ataletimdir" benim için geçerli değil inanki. İş yoğunluğu ve daha da önemlisi bilgisayardan uzak kalmak kafamdan geçenleri yazmama engel oluyor. "İmgeleme için yazamadığım yorumlar" isimli bir kitap çıkartmayı bile düşünmedim değil hani... Ne de güzel yazmışsın Bienali. Geçen hafta ben de uğrama şansına sahip oldum ve... kesinlikle katılıyorum. İnsan neyle yaşar:

insan sevgi ile yaşar,
insan tepki ile yaşar,
insan insan ile yaşar
...ve insan kesinlikle Sanat ile yaşar

Sevgiler
B.

Imge dedi ki...

Bivet selam,

İş yoğunluğunla ilgili sana kolaylıklar diliyorum. Bu sayfada değerli yorumlarını görmenin beni çok mutlu ettiğini bilmeni isterim. Ama bu yoğun dönemlerinde dahi İmgeleme'den kopmadığını gördüğüme de gerçekten çok sevindim. :)

Keyifli bir hafta geçirmen dileğiyle..

Sevgiler..