Shakespeare'den Aşk Sözleri

Pazar günü Muammer Karaca Tiyatrosu'ndaydık. Bu kez Aşk Sözleri adlı oyunu izlemek için düştük yollara. Oyun bir Shakespeare uyarlaması. Uyarlayan ve yöneten Kemal Kocatürk, aynı zamanda oyunun oyuncu kadrosunda da yer alıyor. Diğer oyuncular arasında en ilgi çekeni elbette Yaprak Dökümü'nün Ferhunde'si olarak bilinen Deniz Çakır. Diğer oyuncuların da hepsi çeşitli dizilerde oynuyorlarmış, ama Avrupa Yakası'nın bitmesiyle birlikte takip ettiğim dizi kalmadığı için hangi diziler olduğunu bilemeyeceğim. İzleyenler nasıl olsa şıp diye çıkaracaklardır onları! Benim bu oyundaki favorim ise Mihrace Yekenkülüğ oldu. Sesine de bayıldım diyebilirim. Konuşurken bile şarkı söylermiş gibi akıp giden yumuşacık ve berrak bir ses! Tek kelimeyle süperdi!

Oyun, Shakespeare’in Romeo-Juliet, Hırçın Kız, Othello, III.Richard, Kısasa Kısas, Macbeth, Hamlet ve Bahar Noktası adlı tanınmış eserlerinden yola çıkarak "aşk" kavramını ele alıyor. Bir sonuca varılacağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Elbette söz konusu aşk olunca her kafadan birçok ses çıkmasına rağmen aşkın ne olduğu yine bulunamıyor, tarifi yine yapılamıyor. Shakespeare'den uyarlama dediğime bakıp da korkmayın. Oyunun dili, sahnelenişi ve anlatımı gayet açık ve anlaşılır. Yalnız bence fazla uzun bir oyundu. İki perde ve arayla birlikte toplam 2 saat 50 dakika süren oyunun sonuna doğru koltuğumda kıpırdanmaya başladım (ki bu artık fenalık geçirmek üzereyim, kendimi dışarı atmak istiyorum kıpırdanışıydı).

Kostümler ve müzik başarılıydı ve temposu yüksek bir oyundu. Yine de en bayıldığım oyunlar kategorisine alamayacağım. Ben bu oyunun metnini okumayı daha çok isterdim. Daha doğrusu alıntılar yapılan Shakespeare eserlerindeki o aşkları okumayı isterdim (biraz üçüncü sayfa haberlerindeki aşklara benziyorlardı ama olsun :) ). Ama oyuncular konuşurlarken "hadi bakalım aşk ve kıskançlık konusuna da bir göz atalım" diyerek, "ben Othello olayım, sen de Desdemona" dercesine o rollere bürünerek bir bölüm oynayıp, sonra tekrar aşk hakkında konuşmaya başlayınca benim konsantrasyonum bozuluyor. Belki de bu oyun yalnızca böyle oynanabilirdi, çünkü bu bir kolaj çalışması gibi bir şey, ama dediğim gibi bana göre değil. Ben bütünlüğü olan bir hikayeyi anlatan ve baştan sona Desdemona ve Othello olunan oyunları seviyorum galiba. :)

Yine de başarılı oyunculukları canlı canlı izlemek, Shakespeare'in aşka bakışı ve oyunları hakkında bir fikir edinmek, aşkın ne olup ne olmayabileceğiyle ilgili değişik fikirler duymak için gidip keyifle izleyebileceğiniz bir oyun olduğunu da söylemeliyim. Benim bundan sonraki hedefim ise Zuhal Olcay'ın Şölen adlı oyununun Muammer Karaca Tiyatrosu'nda sahne aldığı günlerden birinde ilk üç sıranın ortasından bilet bulmak olacak! Bana şans dileyin!

İyi seyirler...

Hiç yorum yok: