Anjelika Akbar'dan "İçimdeki Türkiyem" Resitali

15 Mart Pazartesi akşamı Türkiye İnsan Kaynakları Vakfı'nın (TİKAV) 11. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen Anjelika Akbar konserini izlemek için İş Sanat'taydık. Şafak Akın ve eşi Hamdi Akın tarafından 15.01.1999 tarihinde Ankara’da kurulan TİKAV, üniversite öğrencilerinin kişisel ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunarak gençleri geleceğin lideri olmaya hazırlayan ve Türkiye’nin insan kaynakları kalitesini yükseltmeyi hedefleyen bir vakıf. Bu doğrultuda uyguladıklarıı Bireysel Gelişim Programı ile de Türkiye’de bir ilk oldukları söylenebilir. Vakfın faaliyetleri ile ilgili daha detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Gelelim konsere... Daha önce bahsettim mi hatırlamıyorum ama ben sanatın pek çok dalıyla ilgili olmama rağmen klasik müziğe hep uzak kalmışımdır. Üstelik önceki aile evimde Ongun, şimdi ise İso'cum tam bir klasik müzik tutkunu olmalarına rağmen nedense ben bilinçli bir dinleyici olamadım. Ankara'daki CSO konserleri ve Ongun ve İso'nun bana klasik müzik dinletme çabaları da genellikle başarısızlıkla sonuçlandı, çünkü klasik müziği onlar gibi içindeki her bir enstrümanın ayırdına vararak, parçaların hikayesini ve ruhunu hissederek ve tam anlamıyla müziğin içine dalarak dinleyemediğimin farkına vardım. Ben de dinlerken dalıyorum, ama tamamen farklı bir hayal dünyasına... Klasik müzik ise arkadaki fon müziği görevi görüyor benim için... :) Yine de nadiren de olsa gerçekten çok keyif alarak dinlediğim konserler ya da müzikler olmuyor değil.

Anjelika Akbar'ın "İçimdeki Türkiyem" konseri de onlardan biriydi ve hatta en birincisiydi diyebilirim. Toplam iki saat süren konserde zamanın nasıl geçtiğini anlamadım desem yeridir. Nar çiçeği rengi elbisesinin içinde muhteşem görünen sanatçı tuşlar üzerinde uçan parmaklarının yanı sıra sahnede yaydığı enerji ve güzelliğiyle de bizleri adeta büyüledi. Çok iyi konuştuğu Türkçesi ve anlattığı hikayeleriyle ne kadar içimizden biri haline geldiği ve Türkiye'yi ve Türk insanını ne kadar benimsediği açıkça görülüyordu. En önemlisi de içinden taşan samimiyetinin üzerimizde yarattığı hipnoz etkisiydi ki konser bittiğinde bile kimsenin yerinden kalkmaya niyeti yok gibi görünüyordu. :) Ama elbette kalktık ve Anjelika Akbar'ın İçimdeki Türkiyem CD'sini alarak kendisine imzalattık. (Bu arada satın almak isteyenlerin dikkatine: CD piyasaya çıktı!)

















Konser boyunca programın üzerine Anjelika Akbar'ın anlattığı hikayelerle ilgili notlar aldım, ama eve gelip CD'yi incelediğimde içindeki TİKAV kitapçığında bu hikayelerin de yer aldığını gördüm. Boşa kürek çekmişim anlaşılan. :) Yine de hoşuma giden hikayeleri buraya not düşeyim:

...Anjelika Akbar'ın, Türkiye'ye geldiğinden beri Kasım Gülek ve ailesi ile çok yakın bir dostluğu varmış. Kasım Gülek bir gün kendisinden Anadolu'yu anlatan bir beste istemiş. Normalde kısa sürede bitirebileceği besteyi üç yıl boyunca tamamlayamayan sanatçı üç sene sonra fırtınalı bir Antalya gününde coşan denizi izledikten sonrasında gelip Anadolu Esintileri adlı bestesini tamamlamış. Ve aradan bir saat geçmeden Amerika'dan bir haber almış: Kasım Gülek tam da o saatlerde vefat etmiş!...


...Önce Sevgi adını verdiği, daha sonra Elif Şafak'ın Aşk romanını okuduktan sonra adının Aşk olmasının daha doğru olacağını ve anlatmak istediği duygunun derinliğini daha iyi anlatacağını düşünerek adını değiştirdiği "Aşk" adlı bestesine bayıldım...


...Oğlu Yürek için bestelediği "Yüreğin Valsi" beni alıp götürürken, bizim Dandini ninnimizdeki danaların bostana girmesi falan gibi aksiyonlardan tedirgin olup yeniden uyarlaması beni güldürdü. Kendi uyarlaması da az aksiyon içermiyordu doğrusu! :)...


...Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nın ilk kurucu öğretim üyesi olduğu zaman bestelediği Yeni Yollar adlı bestesi çok hoşuma gitti. Rusya'da piyano eğitimi alan sanatçının buradaki konservatuara kurucu üye seçildiğinde kendini bir an için her sınıfta bir tane hocaya bir tane de öğrenciye olmak üzere yüz tane kuyruklu piyanonun bulunduğu Rusya'da sanarak burası için neler istediğini sorulduğunda "20-25 tane Steinway kuyruklu piyano" diye cevap vermesi ve karşılığında "Türkiye'de toplamda o kadar Steinway marka kuyruklu piyano vardır" yanıtını alarak bir anlamda Türkiye gerçeğiyle tanışması...


...17 Ağustos depreminden sonra iki hafta boyunca piyano çalamamış. Çünkü piyano çalmanın kendisi için büyük bir zevk olduğunu ve onca ıstırap ve acı yaşanırken bunu yapamayacağını düşünmüş. En sonunda piyanosunun başına oturduğunda ise içinde depremin öncesini, deprem anını, sonrasındaki acıyı, ağıtı ve umudu barındıran genel havası hüzünlü "Kırık Yay Üzerine Ağıt" parçasını ortaya çıkarmış...


...Can Dündar'ın köy enstitüleri ile ilgili belgeseli için kendisinden bir beste istemesi üzerine öğrendiği bir Türkiye gerçeği daha ve ortaya çıkan nefis "Köy Enstitüleri" bestesi...


...Türkiye'ye geldiğinde Rusya'dayken Kafkas ya da Azeri bir şair olarak bildikleri Nazım Hikmet'in kendi sesinden şiirlerini dinleme fırsatı bulduktan sonra kendisine Türkçeyi sevdiren bu büyük usta için yaptığı "Yalnız Çınar" bestesi...


Arkadaşı Tayyibe Gülek'in düğünü için bestelediği "Anılar", karşıtlar birliği ve uyumsuzluğun uyumu olarak tanımladığı İstanbul'a yağmurun ne kadar yakıştığını düşünerek ortaya çıkardığı "İstanbul'da Yağmur", Kosova'da yaşananlar ile ilgili yaptığı hüzünlü bestelerinden biri olan "Kosova", bir şampuan reklamı olarak hazırlamasına rağmen kriz dolayısıyla şirketin reklam anlaşmasından vazgeçmesi sonrasında elinde kalan ve dinleyicilerinden aldığı isim önerileri doğrultusunda adına "Yarınlar" adını verdiği umut dolu beste, 10. Yıl Marşımız, TİKAV'a ithaf ettiği Gezginin Şarkısı ve daha neler neler... O gece orada olsaydınız sizin de yerinizden kalkmak istemeyeceğinize eminim.

Sevgi ve umut ile döndüğüne inandığı güzel dünyasında yaşayan ve o güzel dünyasını daha da güzelleştiren güzel bir sanatçı, güzel bir anne, güzel bir kadın ile gerçek anlamda tanışmış olduk Pazartesi gecesi. İnsanın yüzü hırstan dolayı gerilmeden, gözlerinin ışığı sönmeden, gülüşü kaybolmadan, yüreği sertleşmeden de başarılara (hatta daha anlamlı olanlarına) imza atabileceğinin en güzel örneklerinden birini gördük sahnede. Sizlerin de onu sahnede, piyanosunun başında görmenizi dilerim. Ama o an gelene kadar yeni çıkmış olan "İçimdeki Türkiyem" albümünü almaya ne dersiniz?

Bu keyifli gece için TİKAV'a, TİKAV için bestelediği Son Bir Şans adlı şarkısıyla kendisiyle tanıştığımız rap sanatçısı Ege Çubukçu'ya ve gecenin tartışmasız yıldızı Anjelika Akbar'a sonsuz teşekkürlerimi ve sevgilerimi gönderiyorum. İyi ki varsınız!

2 yorum:

Zamandan Sızan dedi ki...

Anlatılanları hafızanda bu serilikte tutmanda beni büyüledi..Şahane olmuş ruhun arınmış benimde ihtiyacım var İmgeciğim.

Imge dedi ki...

Hafızamdan çok programın üzerine aldığım notların yardımı oldu diyebilirim, Kıymetcim..:) Ama çok doğru ifade etmişsin: gerçekten de ruhum arındı o gece.. En kısa zamanda darısı başına diyorum..
Sevgiler..