Köprüye çıkmış atlamak üzere olan bir yüksek mimar...
"N'olur atlama! Atlarsan ağlarımı yırtacaksın, ekmeğimle oynayacaksın" diyen bir balıkçı...
Aşkını intihardan vazgeçirmek üzere son anda yetişmiş bir dansçı kadın...
Adamın atlayıp da gemisindeki turistleri öldüreceğinden korkan sırma apoletli bir gemi kaptanı...
Kaptanın ağabeyi olan obez müteahhit...
Kaptanın ve müteahhitin ağabeyi olan bir psikolog...
Tüm bu seçmece tipleri nerede gördüğüme gelince: Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde İntiharın Genel Provası adlı oyunda gördüm hepsini. Hem de burada göründüğü kadar da tuhaf tipler olmadıklarını söyleyebilirim. Fazlasıyla tanıdık geldi bana birçoğu!
Neyse, efendim okurlarımdan birinin yolladığı bir e-mail ile kendime geldim ve bir tiyatrosever olarak şimdiye kadar Şehir Tiyatroları'nın oyunlarına hiç gitmemiş olduğumu fark ettim. Sahnelerin hep sapa yerlerde olduğunu düşünüyordum ki Muhsin Ertuğrul Sahnesi aklıma gelince hemen oyunları incelemeye aldım ve ilk oyun olarak Duşan Kovaçeviç'in yazmış olduğu bu güzel oyuna bilet aldım. Bundan sonra Şehir Tiyatroları da takibimde olacak. Bilgilerinize (ve teşekkürler Pınar)! :)
Yalnız Muhsin Ertuğrul Sahnesi gibi yepyeni bir salonun giriş-çıkışında yaşanan hengâme, gişedeki insanımsı canlı ve kocaman salon için ayrılan minyatür fuayeden bahsetmeden geçemeyeceğim. Bir de biraz akustik sorunu var gibi geldi bana ama bu fazla teknik bir konu olacağı için pas geçiyorum.
Bu sene izlediğim ikinci Duşan Kovaçeviç oyununu da çok beğendiğimi söylemeliyim. (İlki için buraya buyrun.) Sırp yazar Kovaçeviç bu oyunu için 'sanırım en iyi komedim bu' demiş. Ama öyle gözünüzden yaşlar gelerek ağız dolusu güleceğinizi düşünmeyin. Aslında oyun tam bir kara komedi. Sırbistan'da her geçen gün artan intihar vakalarının toplumsal bir felaket olduğunu düşünerek yola çıkarak 2008 yılında bu oyunu yazan yazar, kendi meşru müdafaasının adının ise komedi olduğunu söylüyor. Sistemin intihara sürüklediği bir insana yardım elini uzatarak kurtaranların hikayesi (olduğunu söylemeyi isterdim ama ne yazık ki öldürmeyip süründüren daha büyük yalancılar başrolde!) Ağlamanın ve haykırmanın yaşam belirtisi olduğunu ve bu haykırışların dalga dalga çoğalacağını vurgulayan sahnelerinden etkilendiğim oyunun sonunda aklımda kalan soru cümlesi ise şu oluyor: Kurt neden ot yemez?
Serhat Mustafa Kılıç pek çok farklı rolün altından inanılmaz bir başarıyla kalkmayı başarabilmiş. Sahnede en çok onun canlandırdığı karakterlere bayıldım. Başta onu olmak üzere diğer tüm oyuncuları (Bennu Yıldırımlar, İbrahim Can ve Bora Seçkin) ve başarılı uyarlamasıyla ve sahne tasarımıyla yönetmen Nurullah Tuncer'i çok tebrik ediyorum. 23 Mart'ta Şehir Tiyatroları'nın Nisan ayı biletlerinin satışa çıkacağını unutmadan söyleyeyim. Bu arada sorunun yanıtını düşünmeyi de unutmayın: Kurt neden ot yemez?
İyi seyirler...
12 yorum:
Bu sene izlediğim en güzel oyunlardan biriydi . Yazarın Türkçeye çevrilmiş iki oyunundan bir diğeri olan "Profesyonel"in beğeneni daha çok , benim favorim "Bir intiharın genel provası".
Dışavurum,
Sanırım benim için de bu oyun profesyonel'den bir adım daha öndeydi..
yarın sabahı bekliyorum,
biletleri alayım diye:)
Ful Yaprakları,
Yarın kıran kırana bir mücadele bizi bekliyor desene.. En güzel koltuklar bizlerin olsun..:)
ne zamandır tiyatroya gitmiyorum, buna gidiyim bari, bu kadar övdüğünüze göre...
Müge,
Uzun zamandır tiyatroya ara verdikten sonra başlangıç için de iyi gelir mi emin değilim, ama güzel bir oyundu.
Bu arada blogundan takip ettiğim kadarıyla senin DOT oyunları gibi yenilikçi, cesur ve alternatif oyunlardan hoşlanabileceğini de düşünüyorum. Aklında olsun..:)
Sevgiler.
Tam aksi fikirdeyim.10 üzerinden 5 vereceğim bir oyundu.Hele Serhat Mustafa Kılıç bir ara Metin Akpınar oldu,bir ara da Yıldırım Önal.... Afife Jale'de hem oyunun hem de oyuncunun aday gösterilmesine çok şaşırdım...
Açıkçası Serhat Mustafa Kılıç'ı çok başarılı buldum ama oyunun Afife Jale ödüllerinde en iyi oyun kategorisinde aday olmasına ben de şaşırdım diyebilirim. Yani oyunu da beğenmiştim ama bana göre 7,5'tan 8 verebileceğim bir oyundu. Neyse, en iyi olan kazansın..:)
Tiyatro eleştirmenleri Birliği ' nin yılın oyunu seçtiği MEFİSTO nun yılın prodüksiyon dalında aday gösterilmemesi ve aynı oyunda Yiğit Sertdemir in aday gösterilmemesi şaşırtmanın da ötesindeydi...
Mefisto'yu ve dolayısıyla Yiğit Sertdemir'in o oyundaki performansını izlemediğim için bilemiyorum, ama Yiğit Sertdemir'i genel olarak çok başarılı buluyorum.
Tiyatro zevkimizin birbirine uygun olduğunu sevinerek farkettim, yeni sezonu sabırsızlıkla bekliyorum; belki yeni oyunlar konusunda paslaşırız :)
Eliff,
Süper! Ekim ayından itibaren sık sık yazışıyor olacağız o zaman..:) Sevgiler..
Yorum Gönder