Charles Darwin'in yaşam öyküsünden yola çıkılarak çekilmiş olan Creation (Yaratılış) filmini izler izlemez zaten merak ettiğim bir bilim insanının yaşamını ve teorisini daha derinlemesine öğrenmeye karar vererek hakkında yazılmış bir biyografiyi okumaya karar verdim. Michael White ve John Gribbin tarafından yazılmış ve İnkılap Yayınları'nın 1995 basımı Darwin biyografisinde karar kıldım. Ve filmin uyandırdığı merak sayesinde "maymundan insana dönüştük" olarak bildiğimiz evrim teorisi, türlerin kökeni, doğal seleksiyon gibi kavramları ve Charles Darwin'in aile yaşamını, fiziksel hastalıkları, yaşadığı duygusal travmaları ve daha pek çok şeyi öğrenmiş oldum. Ve hayran olduğum tarihi karakterler listemde zaten var olan bu ismi bold harflerle ve daha üst sıralara çıkarmaya karar verdim.
İlk başlarda doktor olan babasının yönlendirmesiyle tıp eğitimi almak üzere yola çıkan Darwin, doktorluğun kendisine göre olmadığını anlayarak okulunu yarıda bırakır ve yine babasının isteği üzerine din ağırlıklı bir eğitim alarak kiliseye girebilmesi için Cambridge'e gönderilir. Zaten Darwin'in dine en yakın olduğu dönemin bu olduğunu söyleyebiliriz. Doğa tarihi ve jeolojiye ilgi duyan Darwin , babasının isteği üzerine bu eğitimini tamamladıktan sonra Beagle adlı gemiyle hayatını değiştirecek beş yıllık bir yolculuğa çıkmaya karar verir. Bu kararı aldığında 26 yaşındadır. Bu yolculuk sırasında depremler, değişik canlı türleri, medenileştirmeye çalıştıkları yerliler, doğa olayları gibi pek çok şeyi gözlemleme fırsatı bulmuştur. Yanında 1383 sayfa jeoloji notu, 368 sayfa zooloji notu, 1529 farklı canlı türü içeren bir katalog, 3907 adet etiketlenmiş kemik, deri ve çeşitli numune örneği ve 770 sayfalık günlüğü ile dönmüştür. Ve döner dönmez de kitaplar yazmaya başlamıştır.
Doğanın bir savaş alanı olduğuna inanan Darwin, mücadelenin ise "aynı" türler arasında gerçekleştiğini düşünmektedir. Aslında evrim fikrini ilk ortaya atan kişi değil, geliştiren kişidir, çünkü büyükbabası Erasmus'un çağdaşı olan Malthus kendinden yıllar önce evrim fikrini ortaya atmıştır. Ancak Darwin bu fikri geliştiren ve doğal seleksiyon sayesinde en uygun bireylerin hayatta kalarak üreyebildiğini ortaya koyan ilk isim olmuştur. Bir neslin bireylerinin kendisinin birebir kopyası olmayan döller verdiklerini ve bu nedenle ortada birbirlerinden çok az farklı bireyler bulunduğunu öne süren Darwin, bireylerin özelliklerinin nesilden nesile nasıl aktarıldığını ise net bir şekilde çözememiştir. Kendisini doğrulayan ve teorisine netlik kazandıran buluş ise 1950'lilerde DNA'nın keşfi olmuştur. DNA'nın bulunmasıyla birlikte genetik terimlerle %99 maymun ve % 1 insan olduğumuz ortaya çıkmıştır. Elbette her cesur ve değerli bilim adamı gibi Darwin de yaşadığı dönemde fazla bir takdir görmemiştir, ama bu durum çok da umurunda olmamıştır. Zaten kendini anlatmaktan hoşlanmayan Darwin için zaten Kraliçe'nin vereceği şövalyelik onurunun hiçbir önemi yoktur!
Charles Darwin'in özel hayatıyla ilgili gözüme çarpan notlara gelince kesinlikle bir bilim adamının sahip olması gereken en uygun koşullara sahip olduğunu görüyoruz. Sonsuz bir merak ve çalışma isteği ve hiç para kazanmasa bile ailesini geçindirebilecek kadar varlıklı bir aile geçmişi. Süper değil mi? Para kazanmak zorunda olmayan bir düşünce adamının ne kadar özgür olabileceğini hayal edebiliyor musunuz? Darwin de bu özgürlüğü sonuna kadar kullanmış haliyle. Tek sorun stresin tetiklediği bir bağışıklık sistemi rahatsızlığının olması ve bazen günlerce kendini çalışmaktan alıkoymasıymış. Evliliği bile bilimsel çalışmaları açısından korkunç bir zaman kaybı olarak görmesine rağmen çok sevdiği karısı Emma ile evlenmiş ve hayatta kalabilen sekiz çocuğu olmuş. 1850 yılında dokuz yaşındaki kızı Annie'nin ölümünün yarattığı travma yüzünden çok zor günler geçiren Darwin, gençliğinde edebiyattan ve Shakespeare'den çok hoşlanmasına rağmen 1850li yıllarda "Shakespeare'i mide bulandıracak kadar sıkıcı bulduğunu ve tek satır şiir okumaya bile dayanamadığını" söylemesi hem bu trajediye hem de evrim teorisi iyiden iyiye şekillenmeye başladıkça insanın yaratıcılığına olan inancını kaybetmesine bağlanmıştır. Son derece dindar olan karısı Emma'nın ise en büyük korkusu, kilisenin kabullenmeye yanaşmadığı görüşlere sahip olan kocasının ruhunun ölümden sonra huzura kavuşamayacak ve ıstırap çekecek olmasıdır. Yani Emma, Charles ile ahirette kavuşamayacaklarına üzülmektedir. Yine de karı-koca çocuklarıyla birlikte genel anlamda birbirlerine destek olarak geçirdikleri, ilgi ve anlayış dolu bir aile kurmayı başarmışlardır.
Charles Darwin sizin de ilginizi çeken bir isimse onu daha yakından tanımanızı kesinlikle öneriyorum. Modern biyolojinin babasının yaşamından çok etkileneceğinize ve ona bir kez daha hayran olacağınıza eminim.
9 yorum:
Yazıyı iştahla yarısına kadar okudum , sonra konu o kadar ilgilimi çekti ki , yazını okumaya devam etmemeye kitabı alıp kendim okumaya karar verdim ...
İronik değil mi :)
Dışavurum,
Bak şimdi!! Sevineyim mi üzüleyim mi bu durumda?! :)) Neyse, şaka bir yana sevindim aslında.. Önemli olan merak uyandırmak değil mi zaten..
Sevgiler...
Açıkçası çok merak ettiğim bir konuydu ve geçenlerde de konusu açılmışken Darwin'in teorisiyle ilgili ne kadar bilgisiz olduğumu anlayıp bir ara araştırsam diyordum şimdi yazını ben de Sedoş gibi okudum ama ben sonuna kadar okudum bir çırpıda çok güzel özetlemişsin ve beni motive ettin hem filmi izlemek hem kitabı okumak istiyorum :) Hatta hemen filmi indirmesi için eşime talimat verdim :)) Paylaştığın için teşekkürler ;)
Nesobaby,
Rica ederim, ne demek..:) Bakalım beğenecek misin..
Sevgiler.
kitabı okumadım çünkü okulda bol bol dersini dinledim. filmi izledim.... sayfanı beğendim :)) ekledim takip listeme
Teşekkürler Çilekli Pasta! :)
Tadında, bilgi verici merak uyandırıcı nefis bir yazı olmuş. Elinize sağlık :)
nily,
Çok teşekkür ederim..:)
Sevgiler.
Merhaba,
BOŞ değil HOŞ!
Hilmi Bulunmaz
Yorum Gönder