Lizbon Sokaklarıyla Tanışma Turu

Lizbon'daki ilk günümüz hem Pazar hem de onların bir tür şehitlerini Anma Günü olduğu için hemen her yerin kapalı olduğu 25 Nisan'dı. Zaten otele eşyalarımızı bırakıp, kendimize çeki düzen verip, güneş kremlerimizi sürüp çıkmamız saat dördü bulduğu için yapılacak en iyi şeyin otelden çıkıp yürüyerek şehrin en önemli meydanı olan ve Rossio Tren İstasyonu'nun da bulunduğu Rossio Meydanı'na gitmek olduğuna karar verdik. Şehrin Champs-Elysees'i sayılan Avenide da Liberdade (Özgürlük Bulvarı diyebiliriz sanırım) boyunca yürüyerek Rossio İstasyonu'na gelmemiz on beş dakika bile sürmedi! Zaten bir on beş dakika daha yürüyünce nehir kenarına ulaştık ve arada altı metro durağı olan bir mesafenin bile bu kadarcık olduğunu görünce Lizbon'un küçücük bir şehir olduğuna karar verdik. Prag gibi her yerine yürünebilecek şirin bir şehir.

Tren istasyonuna gelmeden hemen önce Tourism İnformation ofisini de göreceksiniz. Buradan şehir ve ulaşım haritalarını alabilirsiniz. Lizbon Kart almanızı önermem, günlük ulaşım kartları daha ucuza gelecektir. Günlük kartlarınızı metro istasyonlarındaki makinelerden alabiliyorsunuz. Bir seferlik 0,50 Euro kart parası verdikten sonra her gün istediğiniz sayıda yükleme yapıyorsunuz. 24 saat boyunca önünüze çıkan her aracı sınırsız kullanabileceğiniz günlük biletlerin fiyatı 3.70 Euro.














Daha sonra aynı şekilde yürümeye devam ederek şehrin alışveriş merkezi olan Baixa-Chiado bölgesinde biraz tur attık (ama her yer kapalıydı). Ve bir anda kendimizi nehir kıyısında bulduk. Tejo Nehri, Avrupa'da görmeye alışkın olduğumuz o şehrin içinden akan kahverengi-yeşil tonlarındaki nehirciklerden çok İstanbul Boğazı'nı andıran, deniz görünümlü, kocaman ve masmavi bir nehirdi. Buradaki en önemli meydan ise Praça do Commercio, yani Ticaret Meydanı. Önceden buraya Saray Meydanı da denirmiş ama 1755 yılında şehrin neredeyse yüzde seksen beşinin yıkıldığı büyük Lizbon Depremi'nde buradaki saray yerle bir olduktan sonra meydan yeniden yapılandırılmış. Ortadaki heykel Kral 1. Jose'ye ait.














Geldiğimiz yoldan farklı palmiyelerle dolu bir paralel sokaktan dönüşe geçiyoruz. Bir yerlerde oturup buz gibi birer bira ve kalamar ızgara molası verdikten sonra Lizbon'un meşhur asansörlerinden en meşhuruna binmeye gidiyoruz. Yani sırada Santa Justa Asansörü var!

Hiç yorum yok: