Yolda Güneş Yükseliyordu... Güneye Giderken...(3 Haziran 2010)

Perşembe sabah 8 gibi kalkıp yazlığa doğru yola koyuluyoruz. Annemin üç ay önce aldığı gıcır Golf'una binip, geçen gelişinde ona arabasında dinlemesi için aldığım Candan Erçetin'in son CD'sini dinleyerek ilerliyoruz Mersin'e doğru.

Ev geçen sezondan beri açılmadığı için önce sezon temizliği yapılacak. Yazlık sitemizin Joker'i sayılan Şahin Abi'ye önceden haber verildi ve bize yardımcı olacak bir temizlikçi kadın çoktan ayarlandı. Saat 10'a doğru Mersin'deyiz ve kadınla birlikte evden içeri adımımızı atıyoruz. Tam bir kabuslar evi var karşımızda!!

Geçen sezon hafif gevşemiş olan salon ve yatak odası kornişleri yerlere düşmüş. Bizim blokta asansör inşaatı olduğu için kapıdan içeri giren talaşlar sayesinde evin her yeri bir karış toz içinde. Güneş enerjisinin depolarından biri çürüdüğü için sıcak su yok! Ve evdeki her şey yıkanmayı bekliyor. Dolap içlerindeki eşyalardan, perdelere, halılardan, nevresim takımlarına kadar her şey... Kadınla birlikte üç koldan işe dalıyoruz ve gece 22'ye kadar süren bir temizlik maratonu sonrasında evi eski formuna sokmayı başarıyoruz. Ama çok önemli bir problem daha var. Evet, Haziran başındayız ve yazlığa geldik, ama henüz sezon açılmamış!!

"Nasıl olur?" diyorsunuz değil mi? Burası Mersin ve İstanbul'da bile havuzlar Mayıs ortasından beri açık. Ama bu Güney insanı bu kez biraz lakayt davranmış. Mayıs boyunca havalar serin seyrettiği için plajda ne şemsiye var ne de şezlong! Üstelik plajdaki taşlar bile temizlenmemiş.

Hemen ailemizin Joker'i Şahin Abi'ye başvuruluyor. "Şahin Abi yaa, bize iki üç tane şemsiye-şezlong falan koydurtsan da sahile, keyfimize baksak..." Bu kez Nuh diyip Peygamber demeyen bir Şahin Abi var karşımızda. "Olmaz, yönetimin kesin kararı var. 15 Haziran'dan önce asla şezlonglar konmayacak." Allah Allah, Nazi kampına geldik galiba!

Ama ekliyor Şahin Abi, "Sen merak etme. Ben sana plaj şemsiyesi ayarlarım. Sahile gidiyorum diye haber verdiğin anda şemsiyen hazır." Annem de "Migros alışverişi yaparken yere uzanmalık minderlerden de alırız. Bu seferlik böyle idare ederiz.." diyince biraz toparlanıyorum.

Zaten buraya tam anlamıyla fişi çekmek için geliyorum her sene.. Üstelik bu kez bunu daha da çok istiyorum. Az insanın olması daha da işime geliyor o yüzden. Henüz kimseler sezonu açmamışken, çoluk çocuk gürültüsü yokken, bomboş bir plajın ve tertemiz bir denizin tadını çıkarma fikrinin cazibesine kapılıyorum. Ve minderleri alıyoruz.

Akşam üstü temizlik arası mola niyetine minderleri de alıp sahile iniyorum ve yarım saat sonra allak bullak bir suratla kendimi eve zor atıyorum. Taşların temizlenmediğini biliyorduk ama kış boyu denizin sahile yığdığı pet şişeler, naylon poşetler ve çer çöpü hesaba katmamıştık. O mezbeleliğin içinde mindere yatsan ne yatmasan ne! Sinir içinde eve dönüp, hırsla "Neden bu mevsimde geldim ki sanki? Aklıma tüküreyim. Allah Kahretsin!" diye ağlamaklı bir öfkeyle esip gürlüyorum. Gülerek gidip ağlamaklı döndüğümü gören temizlikçi kadının anneme dönüp de "Eyvah, yine niye bozuldu acaba? Evlendiğinde kocasına da böyle yaparsa işi zor valla ablacım..." dediğini ertesi gün gülmeye başlayabildiğimizde öğreniyorum. :) (Annem kadına 32 yaşındaki tabiri caizse eşşek kadar olmuş kızının buraya geldiğinde kapris yükü küçük bir çocuğa dönüştüğünden bahsetmese de 6 yıldır evli olduğumu söylemiş bu arada..) Bense ruh halimi biraz olsun düzeltmek için bari sahilde koşu yapayım diye yine kaçıyorum evden...

(devamı gelecek...)

5 yorum:

Burcu Çalışkan dedi ki...

ameliyat olmuşsun geçmiş olsun diyeceğim ama yazılarına bakılırsa sıkıtılı bir süreci anlatan devam yazıları gelecek, iyi misin şimdi?

Imge dedi ki...

Aaaa... Filmin sonunu söylemişsin ama Burcu'cum..:)

Daha iyiyim ama hâlâ dinlenme modunda annemin bakımı altındayım. İhtiyaç molaları dışında ayağa kalkmak yok. Çeviri bile yapamıyorum, çünkü sürekli bilgisayar başında aynı şekilde oturmak da yok. Ben de uzandığım yerde babamın laptopuyla ufak ufak çilemi anlatmaya başlayayım dedim işte..:)

En kısa zamanda eskiye dönmeyi umuyorum..

NzN dedi ki...

ben şu anda senin anne-baba bakımından bir parça alabilmek için 10 yıldır kaçtığım deviasyon operasyonuna direkt yatabilirim...
tadını çıkar. ohhh şımar :)

Burcu Çalışkan dedi ki...

çok kötüyüm değil mi :)) çok geçmiş olsun imgeciğim umarım en kısa zamanda toparlarsın. öpüyorum

Imge dedi ki...

NzN,

Hikayenin devamında da aynı şeyleri düşüneceğinden emin değilim..:)

Burcu,

Çok teşekkürler..:)