Doktor kontrolümden sonra Gizem'le Nişantaşı'nda buluşup metroyla Beyoğlu'na gittik. Tam da öğle sıcağında dışarıdaydım bu kez! Saat 12-15 arası! Elbette kafamda mantar şapkamla birlikte! Uzun zamandır merak ettiğim sergilerden biriydi bu ama nihayet son haftasında gidebilme fırsatı buldum.
İtalya Dışişleri Bakanlığı ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi tarafından organize edilen sergide Hüseyin Bahri Alptekin, Pippa Bacca, Fatma Buçak, Danilo Correale, Daniele Galliano, İrem İncedayı, Ali Kazma, Fatih Mika, Aldo Mondino, Şükran Moral, Silvia Moro, Domingo Notaro, Agnese Purgatorio, Sarenco ve Abdullah Aykut Sarıbaş eserleri yer alıyor. Pippa Bacca' ismi tanıdık geldi mi? Evet, doğru hatırlıyosunuz. Arkadaşı Silvia Moro ile birlikte gelinliklerle yola çıkarak otostopla Balkanlar, Türkiye, Arap Ülkeleri ve İsrail'i kat ederek Milano'dan Kudüs'e bir yolculuk planlayan bu iki kadından ne yazık ki ülkemizde yaşayan bir insanımsı tarafından tecavüze uğrayarak öldürülen İtalyan gelin. "Gelinler Yolda" projesinin baş kahramanlarından biri olan Pippa artık hayatta olmasa da yol fotoğrafları serginin Sermet Çifter Salonu'ndaki kısmında sizleri bekliyor. Bu kat biraz daha iç karartıcı diyebilirim. İntihar eden Bakireler, Fatma Bucak'ın Melankoli serisi, Zina adlı çalışma ve Şükran Moral'in rahatsızlık hissi uyandıran Pero İstanbul'da adlı çalışmasının olduğu bu katta serginin ruh haliniz üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek ama etkili bir bölümünü göreceksiniz.
Kazım Taşkent Salonu'ndaki en ilgi çekici eserlerden biri ise Aldo Mondino’nun 1999’da yaptığı “Bizans Dünyası” adlı eseri. Yalnızca rengarenk görüntüsünden kaynaklanmıyor ama bu çekicilik. Yaklaşın biraz. Biraz daha. Yaklaşın yaklaşın. İşte şimdi oldu. Bu capcanlı tablonun neden yapıldığını gördünüz mü sonunda? Orada rengarenk ambalajlarla kaplı bir sürü çikolata duruyor! Süper değil mi? Rengarenk dedim de aklıma geldi:
Gözüm kara, kalmadı yara
Oldum renga rengarenk...
Bazen her şey, sararıp solar
Biz hep renga rengarenk...
Bu da güzel fikirmiş.. Araya şarkı alayım bari bundan sonra yazarken..:)
Neyse, nerede kalmıştık. Serginin bu katından aklımda kalanlar Daniele Galliano'nun "İstanbul'da Punk vs. Erkin Koray" eserinin hikayesiydi. YKY Kültür sayfasından hikayeye ulaşabilirsiniz. Aykut Sarıbaş'ın kahve fallı çalışmalarını da çok beğendim. İnsanın aklına mürekkeple asiti karıştırıp bundan da hoş bir sanat eseri yaratmak gelir mi? Gelmiş işte. Ve yaratıcılık böyle bir şey olsa gerek. Sonra İrem İncedayı'nın o muhteşem toprak tonları da görülesiydi bence.
Benden bu kadar. Hepsi ve daha fazlası için bu hafta sonu planınıza Beyoğlu'nu da ekleyebilirsiniz. Her iki salonda da bu Pazar'a kadar devam edecek olan sergi hafta içi 19.00, hafta sonu ise 18.00'e kadar gezilebiliyor. O zaman size şimdiden iyi gezmeler diliyorum.
2 yorum:
Bunu kaçırıp Ankara'da olanlara ne öneriyorsunuz ? (:
Sanart Madamı,
Hafta sonu kaçıp İstanbul'a gelmelerini önerebilirim mesela..:)
Asmayın ama yüzünüzü öyle.. Ankara da hiç kısır değildir sanatsal faaliyetler açısından ne de olsa.. Sevgiler yolluyorum eski şehrime..
Yorum Gönder