Hâlâ Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük anıtı olarak literatürdeki yerini koruyan Manisa'daki Kuvayi Milliye ve Atatürk Anıtı başta olmak üzere bu Cumhuriyet aşığı sanatçının yapmış olduğu tüm eserleri ağzınız açık izleyeceksiniz. Çanakkale Şehitliği'ndeki pek çok heykele de imzasını atmış olan Tankut Öktem'in taşa ve bronza nasıl hayat verdiğini görmek için ne yapıp edip 5 Aralık'a kadar yolunuzu İş Sanat'a düşürün derim. Sergi Pazar ve Pazartesi günleri hariç her gün 10.00-19.00 arasında gezilebiliyor. Benim ilk işim ilk Ankara'ya gidişimde Kara Harp Okulu'nun önünde yer aldığını öğrendiğim Atatürk ve Harbiyeli Anıtı'nı görmek olacak (güya yarı Ankaralıyım diyorum, ama orada o kadar muhteşem bir eser olduğunun farkında bile değildim doğrusu). 1000 tane insan figürünü barındıran bu devasa heykele verilen emek karşısında sonsuz bir saygı duymamak imkansız. 67 yıllık anlamı yaşamında bizlere böyle güzel eserler kazandıran bu büyük sanatçının nur içinde yatması dileğiyle...
Sırada son dönem bölük pörçük devam eden kitap okuma deneyimim var. Taşınma sırasında çeşitli nedenlerle boş eve gelip balkondaki tüpün üzerine tüneyip usta beklerken başladığım ve uzunca bir süredir elimde süründürdüğüm Halide Edip biyografisi hâlâ elimde sürünürken araya okuma şevkimi ve konsantrasyonumu yerine getirecek daha light bir kitap almaya karar vererek Temizlikçi'yi bitirdim. Halide Edip'in yaşamını dönemlere ayırarak ele alan İpek Çalışlar'ın kitabını ise yanımda spora götürüp bölüm bölüm okumaya devam ediyorum. Kurtuluş Savaşı sırasında cephede verdiği destek, Mustafa Kemal ile çatışmaları, aile ilişkileri, Latife Hanım ve Fikriye Hanım'la ilgili görüşleri ve pek çok farklı yönüyle Cumhuriyet döneminin en önemli kadın figürlerinden olan bu büyük yazar ve hatibin yaşamını tam anlamıyla öğrenmek isteyenlere bu biyografiyi kesinlikle tavsiye ederim. (Ben biraz şanssız bir dönemde başladığım için süründürmüş olsam da sizlerin daha keyifle ve kesintisiz okuyacağınızı düşünüyorum. Gerçi bölüm bölüm okunması da mümkün olan bir kitap olduğu için ben de okumaya devam edebiliyorum neyse ki.)

Temizlikçi ise aslında tam da sahilde okunacak türden sürükleyici bir gerilim romanı. Paul Cleave için "yeni Stephen King" falan denmiş ama hemen şımartmamak lazım keratayı diye düşünüyorum; kolay mı öyle bir kitapla ortaya çıkıp da yılların Stephen King'i olmak (Stephen King'in de ilk dönemlerini takdir ettiğimi son kitaplarından sonra kendisini terk ettiğimi de buradan duyurmak isterim). Temizlikçi'yi yenge tavsiyesi üzerine İso'nun yurtdışında olduğu günlerde değil evimize döndüğü dönemde okudum. İyi ki de kulak vermişim bu tavsiyeye! İki günde de bitirdim tüyler ürperten seri katil Joe'nun romanını ve cidden tırsıtıcı bir psikopatla tanışmış oldum diyebilirim. Filmi çekilse güzel olur, diye not düşüyor gerilim severlere tavsiye ediyorum.

(İso'cumla telefon bağlantısı)
...Yok arkadaşlar, o da çok bayılmadığını söylüyor. Fazla ütopik ve demodeydi, dedi hatta. Bu arada iki hafta önce izlediğimiz filmi nasıl bulduğunu sormak için bugün telefon etmiş olmamın onu biraz tedirgin ettiğini ses tonundan hissettim. Neyse, blogu okuyunca durumu anlayacaktır nasılsa. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder