Malafa

Hafta arası 26 Aralık tarihine aldığım DOT biletleriyle ilgili bir değişiklik yapmam gerektiğini çünkü grubun o tarihteki oyununun iptal olduğunu bildiren bir telefon aldım. Tarihi değiştirmem gerekiyordu. Bunun üzerine İso'cumla kafa kafaya vererek Malafa'yı bu Pazar izlemeye karar verdik. Giderken de Hıncal Uluç'un bir yazısından hatırladığımız "DOT'un en kötü oyunu Malafa" gibi bir ibare yüzünden biraz önyargılıydık. Ama yine çok keyif alarak izlediğimiz bu oyundan çıkınca açıkçası Hıncal Uluç'a içten içe kızdım. Ya onun yüzünden gitmekten vazgeçenler olduysa? Haksızlık değil mi bu ama?

Biliyorsunuz biz DOTsever bir çiftiz. Ama DOT oyunlarının sert içeriğinin de her bünyeye göre olmayabileceğinin farkındayız. O yüzden DOT'u birilerine önerirken o kişilerin tarzlarını da göz önünde bulundurarak bazen bir iki uyarıda bulunduğumuz olur. Ya da bir DOT oyunundaki aksiyondan veya oyunculardan birinin ağzından çıkan destursuz bir sözden dolayı "Ayyy!!" diye çığlık atma potansiyeli bulunan annelerimizi falan DOT oyunlarına götürmeyiz. Buna rağmen bu oyunun şimdiye kadar izlediğim DOT oyunları içinde en light olanı olduğunu söyleyebilirim. Bir de gerilmeden, hatta gülerek izlenebilecek bir oyun olması açısından da ilginçti! O yüzden hâlâ DOT ile tanışmamış olanlar için de güzel bir ilk adım olabilir. :)















Hakan Günday’ın Ekim 2005’te Doğan Kitap’tan çıkan romanı Murat Daltaban yönetmenliğinde ve izlemeye bayıldığımız DOT oyuncuları ve Emel Çölgeçen gibi değişik isimlerin oyunculuklarıyla bir tiyatro oyununa dönüşmüş. Kitabı okumadığım için uyarlamanın başarılı olup olmadığı konusunda yorum yapamayacağım, ama aklıma takıldı şimdi: acaba Hıncal Uluç uyarlamayı mı beğenmedi? Neyse... Ben hastası olduğum yeni isimlerden Tuğrul Tülek, Rıca Kocaoğlu ve Cemil Büyükdöğerli'yi her durumda izlerim doğrusu. Kadın oyuncular arasında ise Berrak Kuş favorimdi. Tek şikayetim, oyunculuklara ve diyaloglara doyamadığım 1 saat 15 dakikanın bana çok kısa gelmiş olması!

Oyunun konusundan hâlâ bahsetmemiş olduğumu fark ettim bu arada. Türkiye'nin en büyük kuyumcusu Topaz Jewelry Center'dayız. Raflarda bir sürü mücevher duruyor ve tezgahtarlar adeta atmaca gibi üzerine saldıracakları keriz turist gruplarını bekliyorlar! Ama alan razı satan razı bu alışverişte. Hem de ne razı, alan da satan da adeta kendinden geçiyor, kendini kaybediyor o mücevherlerin göz alıcı parıltısında. Aslında satış çılgınlığı ve Shopping & Fucking'deki gibi alışverişin pornografik yanı ele alınıyor bir kez daha. Satış tezgahlarını hazırlayan yaratıcı tezgahtarların marifetlerini ve ağlarına düşürdükleri avlarını mutlaka görmelisiniz. Bu yüzden sezon bitmeden Malafa'yı da izlenecekler listenize almayı unutmayın.

Şimdiden iyi seyirler.

Hiç yorum yok: