İso'cumun işiyle ilgili güzel gelişmeler olduğu için bu hafta sonu bunu kutlamaya karar verdik. Bizde bahane bol, yeter ki kutlama deyin.
Uzun zamandır merak ettiğim yerlerden biri olan Chez Bore'yi seçtik mekan olarak. Öncesinde de saçlarım artık dip boyalıktan çıkıp komple boyanacak hale gelmesin diye kuaföre gitmeye karar verdim. Eski evimizin altındaki Nihat Kuaför'de çalışanlarla biraz nostalji yaptıktan sonra boyamı yaptırdım. Hatta bu kez fön bile çektirdim. Kutlama için çıkıyoruz ya farklı olsun dedim. Gerçi eve dönene kadar kıvrılmaya başladı ama olsun, en azından denedim! Buyrunuz banyo aynasında sizler için çektiğim resmimle karşınızda fönlü ben: :)
Saat 20.00 gibi gittiğimizde Fransız Sokağı ve Chez Bore bomboştu. Her yerde sadece bir iki masa doluydu. O yüzden olsa gerek mekanın içi de buz gibiydi. İkinci Uskumru vakası olacak diye ödüm koptu ama neyse ki klimayı açtılar ve yarım saat kadar titredikten sonra ısınmaya başladık. Belki de yakıtımızı almaya başladığımız için de ısınmış olabiliriz, bilemiyorum. :) Çok ilgili ve güleryüzlü bir servis elemanı bizimle ilgilendi. (Kulağında kulaklık olan suratsız elemandan ise uzak durun derim.) Bir steak house olan Chez Bore'de ana yemek olarak et söyleyeceğimiz için daha hafif bir başlangıç tabağı söylemek isterdim ama İso'cumun isteğiyle peynir tabağında karar kıldık. Peynir tabağı da öyle bir geldi ki bir buçuk saat boyunca kendisiyle ilgilendikten sonra ben neredeyse doymuştum. Saat 22.00'ye doğru ancak ana yemeklerimizi söyleyebildik. Tam da o saatlere yakın canlı müzik başladı. Bore'nin Çiftliği'nden iki farklı çeşit bonfile söyledik ve bence ikisi de çok lezzetliydi. Gerçi İso'cum içinde mantar olduğu için kendi tabağını pek beğenmedi ama ben hem porsiyonları hem pişiriliş şeklini hem de sunumu gayet başarılı buldum.
Canlı müziğin başlayacağı saatler olan 21.30 ve sonrasında mekan doldu. Doğum günü için gelen gruplar da vardı. Yemek için değil de sadece canlı müzik içinde gelinebilecek bir mekan diye düşünmüştüm ta ki canlı müziği duyana kadar.. Sanırım sorun ses düzenindeydi ya da gruptaydı.. Bilmiyorum ama biz canlı müziği hiç beğenmedik. Keşke yemeğini daha önce çalan güzel müzikler eşliğinde yiyip kalkmak isteyenler boşaldıktan sonra 23.00'te falan canlı müzik başlasa diye düşündük. O yüzden canlı müziğin olmadığı günleri, hafta arası iş çıkışı yemekleri için ya da hafta sonunun erken akşam yemekleri için tercih edebilirsiniz.
Bu arada tıka basa doymuş bir şekilde masadan kalkınca İso'ya sarma zamanım geldiğini fark ettim. "Hep senin yüzünden söyledik o kocaman peynir tabağını! Ne kadar gereksiz oldu!" Baktım ki İso'cum her zamanki gibi kutlama modunun hakkını veriyor, benim gibi geriye dönüp de keyifle mideye indirdiği peynirler yüzünden suçluluk falan duymayı hiç düşünmüyor o zaman başka bir koldan saldırmaya karar verdim. "Ya böyle yavaş yavaş 'acıkmadan yiyenler, terlemeden sevişenlere' dönersek n'olcak peki?!" Hah! İşte şimdi oldu! Kocamın ilgisini konuya çekmeyi başardım. "Seks satar" fikrine kesinlikle katılıyorum. :)
Genel olarak yemeklerini ve ambiyansını beğendiğim Chez Bore'yi denemek isteyenler için iletişim bilgileri buradadır. Ağzınızın tadının ve keyfinizin hep yerinde olması dileğiyle...
2 yorum:
Ne iyi yapmışsınız :)
Saçların çok hoş olmuş çok beğendim.
"acıkmadan yiyenler, terlemeden sevişenler" aklımda olsun ;)
Ruhdağı,
Çok teşekkürler.. Gecenin sonunda Külkedisi misali saçlarım kıvrılmıştı ama olsun.. En azından denedim! :)
Şarkı da sözleri de süper bu arada, değil mi?
Sevgiler..
Yorum Gönder