Portekizli yazar Jose Saramago'nun okuduğum ikinci kitabı Körlük'ten bahsedeceğim bu yazıda. İlki için buraya bakabilirsiniz. Ben Jose Saramago'nun olmayacak (ya da metaforik) varsayımsal durumları bir topluma uyarladığı romanlarına bayıldım. Seçilen konular çok ilginç ve okurken pek çok şeyi düşündürtüyor. Sırada Görmek kitabı var, ama onun için araya başka kitaplar almam gerek. Dolayısıyla iki kitabı bir yazıda yazmayı beklemeyip Körlük'ü hemen yazmaya karar verdim.
Bulaşıcı bir körlük salgını başladığını düşünün. Önce kırmızı ışıkta arabasında bekleyen bir adam kör olur, ardından ona yardım için yanına gelen başka bir adam, sonra gittikleri göz doktoru, sonra doktorun muayenehanesinde bekleyen bir kız ve çocuk... Ve bu böyle sürüp gider. Birbirleriyle etkileşim kurmuş olan herkesin dünyası kararır. Aslında kararmaz, aydınlanır da diyebilirim, çünkü bu yaşanan beyaz bir körlüktür. Görme yetisini yitiren herkes adeta beyaz bir sisin içindeymiş gibi aydınlık bir körlük yaşamaya başlar. Hastalığın daha fazla yayılmaması için devlet, hastaları karantinaya almaya başlar. İşler kontrolden çıktıktan sonra karantina için kullanılan yerlerin de kapasitesi yetmez. Yemek, içmek, hijyen, düzenin sağlanması, uyunacak yerler, vs gibi gündelik hayatın ufak tefek konuları çok büyük sorunlar haline gelir. Tüm bunları sağlıklı gözlerle gören tek bir kişi vardır: o da göz doktorunun karısıdır. Ama kitlelerin kör olduğu bir ortamda gören gözlere sahip olmak iyi midir kötü mü tartışılır.
Gören kişinin bakıp da göremeyen kişileri bakıp görmeye hakkı var mıdır? Belli bir zaman geçtikten sonra bütünüyle normal insanlar gibi yaşama yeteneğini yitirmiş olan insanların yaşamlarını hayvanlar gibi sürdürmemeleri için ellerinden geleni yapmaları gerektiği bilincini yerleştirmek gören gözlerin sorumluluğu değil midir? İnsanlıktan çıkmış bir insanın başına gelen her şeye alışabileceğini bu kadar açık ve net görmek en çok ona acı vermeyecek miydi? Kitapta altını çizdiğim ve not ettiğim o kadar çok yer var ki burada hepsine yer vermem mümkün değil. Zaten siz kendiniz kaybolun Saramago'nun upuzun cümlelerinde ve beyninin kıvrımlarında.
Jose Saramago, bu kitabıyla ilgili olarak "körleşmeye başlayan insanlardan bahsetmediğini söylemiş. Aslında hepimizin zaten kör olduğunu, kör ama bakıyor olduğumuzu belirtmiş. Bakabilen ama göremeyen insanlar olduğumuzu..." 2010 yılında öteki âlemdeki yerini almış olan Nobel ödüllü büyük yazara nur içinde yatsın falan demeyeyim, zira "Herkes ateist olursa, gezegen daha barışçıl olabilir," düşüncesine inanan bir ateist olarak bana kızabilir. :) Ama iyi ki bu muhteşem eserleri sayesinde onun gibi akılcı ve yaratıcı bir isimle tanışmışım diyebilirim. Siz de tanışın derim. İyi okumalar...
5 yorum:
Kitabını okuyamadım malesef.. Ama bu kitaptan uyarlanan Körlük (Blindness,2008) adlı filmi izledim ve karantinada yapılmış çekimlerden çok etkilenmiştim. Kitaptan sonra belki filmini beğenmeyebilirsin ama izlemeni tavsiye ederim..
Filmi çekilmiş mi? Senden duydum ve merak ettim bak şimdi. İlginç olmuştur kesin. İzlenecekler listeme ekleyeyim.
Sevgiler..
Kitabı okuduğumda ben de çok etkilenmiştim, filmini de indirdim ama izlemedim çünkü herkes filmin çok kötü olduğu konusunda birleşmiş durumda :)
çok başarılı ve samimi bir site oluşturmuşsunuz. tebrik ederim. kitabı okumadım, filmini de izlemedim fakat ilk fırsatta galiba kitabı okuyacağım. :)
Ata,
Filmi ben de izleyeyim demiştim ama dediğin gibi pek olumlu yorum yok hakkında.. Boşa zaman kaybı olabilir diyerek en arka sıralara atıyorum kendisini..:)
Keyfimiz ve Biz,
Sitemle ilgili yorumlarınız için çok teşekkürler, çok mutlu oldum.:) Filmi hemen sattım ben de, ama kitabı kesin tavsiye ediyorum.
Yorum Gönder