Tarihi Rönesans dönemine kadar uzanan bu kale, 14. yüzyılda Galeazzo Visconti II tarafından savunma amaçlı inşa edilmiş. Leonardo da Vinci de 1482-1499 yılları arasında on yedi yıl boyunca bu kalede Dük Ludovico'nun hizmetinde kalmış. İnşa edildikten sonra çeşitli dönemlerde harap olup yeniden restore edilen kalenin yedi yüzyıllık bir tarihi varmış. Son olarak 19. yüzyılda Luca Beltrami tarafından restore edilerek Lombardiya bölgesinin başkenti sayılan Milano'nun olmuş ve bir müzeler merkezi ve dinlence alanına dönüştürülmüş.
Kalenin içinde birçok müze bulunuyor. Bunların en önemlilerinden biri eski uygarlıklardan kalma yaklaşık 2000 sanat eserlerinin sergilendiği Antik Sanat Müzesi. Lombardiya'nın antik çağlar, Ortaçağ ve Rönesans döneminden kalma heykellerini görebileceğiniz bu müzenin bence en ilgi çekici bölümü Leonardo eli değmiş odalarıydı. Geri kalan bölümlerde "Madonna and The Child" (Meryem Ana ve Çocuk (İsa)) heykeli görmekten fenalık geçirdik diyebilirim. :) Buyrunuz her ikisinden bir örnek size; siz hangisini alırdınız?
İlk bölüm dışında en büyük ve ilgi çekici yerlerden biri de Resim Galerisi'ydi. Burada da yaklaşık 1,500 tablonun bulunduğunu ve şehrin en önemli koleksiyonlarından biri olduğunu belirteyim. Gerçi ben sadece son dönem (yani 18. yüzyıl tablolarını) çok beğendim, ama olsun, görülmeye değerdi. Onlar dışında Mısır Müzesi, Tarih Öncesi ve Yazının İcadı Öncesi Tarih eserlerinin bulunduğu müze, Dekoratif Sanat Müzesi, Müzik Enstrümanları Müzesi, Mobilya Müzesi, baskı ve fotoğraf arşivleri, sanat, arkeoloji ve şehir tarihi kütüphanesi de bulunuyor ama elbette çoğunu es geçiyorsunuz, çünkü tüm günü kalede geçirmeye gerek yok değil mi?
Tablolardan seçtiklerimin dışında altta ortada duran kocaman Herkül ve Atlas resmine de bayıldım. Bir de yukarıda bahsetmemişim ama en sağdaki heykel de ilk bölüm olan Antik Sanat Müzesi'nde ve Michelangelo'nun neredeyse doksan yaşında, ölmeden önce son enerjisini sarf ederek ortaya çıkardığı "Rondanini Pieta" isimli heykeli. İsa'nın çarmıhtan indirilmesi sonrasında Meryem'in onun omuzlarının arkasından cansız bedenini tutmasını görüyorsunuz burada. Sol üst köşede de Michelangelo'nun kendi el yazısıyla yazdığı bir mektup bulunuyor.
Burayı da bitirdik sayılır. Sonrasında kalenin yemyeşil bahçesindeki banklardan birinde biraz dinlenerek Leonardo'nun Son Akşam Yemeği tablosunu görmeye Santa Maria delle Grazie kilisesine gidiyoruz. Orada buluşmak üzere! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder