İki Mekan Önerisi: Chilai ve The Hunger

Geçen hafta Cuma günü Bebek Şenliği 2011'i teftiş etmek için Gizem ve Müge ile düştük yollara. İyi ki Cuma'yı seçmişiz bunun için çünkü hafta sonu feci kalabalıkmış. Öyle bir Cuma geçirdik ki tadı hâlâ damağımda diyebilirim. Kendimi farklı bir ülkede turist modunda yeni yerler keşfediyormuş gibi hissettim. Hava sıcacık, Bebek cıvıl cıvıl, masmavi denizin kıyısına harika bir tasarım pazarı kurulmuş, aralarda bir sürü gıda standı, şenlik havasına çoktan girmiş insanlar... Kısacası süperdi! Ama böyle anlattığıma bakmayın, aslında itiraf ediyorum: biz bir saatten fazla zaman geçirmedik orada.

Üçlü buluşmamızın ve sohbetin tadını çıkarmak için seçtiğimiz mekan o kadar güzeldi ki ve çenemiz o kadar açıldı ki kalkamadık. Bebek'te Dükkan Burger'in yanında ve tam deniz kıyısında yer alan Chilai'dan bahsediyorum. Müge'nin önerisi üzerine oturduğumuz bu güzel mekana bayıldım. Hem şık hem butik hem rahat hem de denizin dibinde... Şansımıza denize en yakın masalardan birinde yer bulduk. Müge sayesinde bir de "blush" denemesi yaptım ve benim gibi bir gezikolik ve içkiseverin "blush ne ola ki?" tepkisi üzerine bir de şiddetle kınandım! Ama biz klasik içkileri severiz demiştim ben, rose ve beyaz şarap karışımı olan "blush" biraz kız içkisi sayılabilir. :) Ama şaka bir yana, yaz günleri için ideal de olabilir aslında. İlk fırsatta İso'cumu şarap peynir tabağı eşliğinde güneşi batırmak için oraya götürmeyi düşünüyorum. Bu arada Chilai'ın gecenin ilerleyen saatlerinde de minik bir Sortie'ye dönüşebileceğini de düşünüyorum. Bebek'e yolu düşenlere mutlaka öneririm. Daha detaylı bilgi ve rezervasyon için web sayfasına bakabilirsiniz.


İkinci lezzet önerim ise hafta sonu denediğimiz ve komşumuz olan The Hunger olacak. Yıldız Posta Caddesi üzerinde Point Hotel'in hemen yanında yer alan The Hunger'ın burgerlerinin ve etlerinin methini duymuş ama henüz deneyememiştik. Aslında kapalı bölümü çok soğuk ve kantin gibi göründüğü için şimdiye kadar İso'ya gidelim dememiştim, ama artık bahçeye yayıldıklarını görünce bu Cumartesi akşamı bu eksiğimizi de kapatmış olduk. The Hunger'ın sessiz sakin bahçesi çok keyifli. Ahşap masa ve sandalyeleri,sandalyelere atılmış polar şalları, masalardaki bir örnek süs çiçekleri, kocaman şemsiyeleri, saksı çiçekleri asılmış şirin sokak lambaları ile gerçekten çok huzurlu ve şirin bir yer. Etlerinin de bütün övgüleri fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum. Hem lezzet hem servis görüntüsü, hızı ve kalitesi açısından The Hunger'a bayıldığımı söylemeliyim.


Ayrıca diğer masalara giden tabaklarla ilgili gözlemlerim sonucunda tatlılarının da süper olabileceğini düşünüyorum. Biz tatlı olarak evde bizi bekleyen AOÇ dondurmalarımızı düşünerek bu sefer et ve salata ile idare ettik. Bir dahaki sefere sıra burgerlerde! Detaylı bilgi için web sayfasına bakabilirsiniz .

Not: Bu arada Gayrettepe'de AOÇ dondurması nerede bulabilirim diyenler için adresi veriyorum. Yıldız Posta Caddesi üzerindeki Migros'un da altında bulunduğu kocaman mavi apartmanı bilirsiniz. İşte o apartmanın altında Tabi diye çok şirin bir tavuk&bira mekanı var. Taşınma sırasında ustalardan kaçış noktamdı bile diyebilirim.:) İşte orası AOÇ dondurması da satıyor. Bu keşif iyi mi oldu bilmiyorum, zira sayesinde plajlarda fırtına gibi esemeyebilirim bu yaz, ama yine de her akşam AOÇ dondurması zamanını iple çekiyorum! :)

Afiyet olsun!

Hiç yorum yok: