Türkiye'de bugüne kadar yapılan en geniş kapsamlı modern ve güncel sanat etkinliği olan Contemporary İstanbul, bu yıl 24-27 Kasım 2011 tarihleri arasında altıncı kez seyircileriyle buluşuyor. Yani sizler tam da bir yandan hafta sonu ne yapsam diye düşünür bir yandan da bu yazıyı okurken süregelen ve Pazar'a kadar da devam edecek olan bir etkinlik bu.
Dört gün boyunca süren Contemporary İstanbul, ulusal ve uluslararası galerileri, tüm dünyadan gelen sanatçıları, koleksiyonerleri, müze müdürlerini, küratörleri, sanat eleştirmenlerini, basın mensuplarını ve sanatseverleri Lütfü Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ve İstanbul Kongre Merkezi çatısı altında birleştiriyor. Ana etkinliğinin yanı sıra Contemporary İstanbul ülkenin sanatsal gelişimine katkıda bulunmak üzere yıl boyunca tartışma panellerinden, sergilere kadar birçok yan etkinlikleri ve sanat projelerini sunmaya devam etmekte.
Ben bu sene Ayşe'nin daveti üzerine ön izleme gecesi olan 23 Kasım Çarşamba akşamı açılış gecesindeydim. Sayesinde gerçekten ilginç bir performans sergileyen Nebahat Erpolat ile tanışmış oldum. Lokumu, zeytini ve sanatçının ayakkabısına sıkıştırılmış Erol Evgin ve (tam göremedim ama sanırım) Türkan Şoray fotoğraflarını görünce hemen bilmiş bilmiş yorumlar yapmaya başladık aramızda: "Hımmm, sanatçı kültürel öğelere gönderme yapıyor..." Sonra araya kireç suyu gibi bir şeye batırılmış domatesler ve yumurtalar girince biraz da "Türk usulü kahvaltı.." temasına mı yapışsak dedik. Ama sonra Nebahat Hanım o yumurtaları ve domatesleri topuklarıyla ve elleriyle ezmeye, kırmaya başlayıp, yarattığı dağınıklığın üzerinde estetik hareketlerle yuvarlanmaya başlayınca hepimiz susup kaldık. Hatta en son Gizem'in tırsıp Ayşe'yi ve beni öne aldığını hatırlıyorum! (Bir şeyler sıçrarsa ya da kafamıza inen bir yumurta ile performansın bir parçası olmak durumunda kalırsak bizler kurban olalım diye..:)) ) Yine de en arkadaki güvenli yerinde gözlem yapmaya devam eden Gizem'den gelen yorum konusunda hemfikir kaldık gecenin sonunda: "Almanya'da ezilen Türkler"di sanırım burada ele alınan konu. Ne de olsa Nebahat Erpolat da Almanya'da yaşayan bir Türk sanatçısıydı (ama hâlâ tam olarak emin değiliz . Sanatçının web sayfası için buraya bakabilirsiniz.
Elbette koskoca Lütfi Kırdar ve İstanbul Kongre Merkezi'ne yayılan Contemporary İstanbul fuarının yaklaşık binde birini oluşturuyordu bu gösteri, çünkü içeride galerilere, sanatçılara ve müzelere ayrılmış yüzlerce oda vardı. Biz de elimizdeki plana göre ilgimizi çekebileceğini düşündüğümüz bölümleri gezdik birlikte. Daha sonra gece 10'a doğru biraz yorulup mola verelim dedik. Ve ailecek bayıldığımız Kırıntı'da başladığımız gecemizi kongre merkezinin dinlenme bölümlerinde sohbete dalarak bitirdik. Yaratıcı isimlerle tanıştığımız güzel bir geceydi. Sıradaki...:)
2 yorum:
evet sıradakini ben de merak ediyorum :))
Buket,
Hindistan'la mı devam etsem, etkinlik yazılarıyla mı bilemedim doğrusu.. Geçen hafta önceki hafta eve kapanmanın acısını çıkardım, bir sürü etkinlik gördüm.. Yazılar birikti haliyle.. Ne yapsam ne yapsam, düşüneyim bakalım..:)
Yorum Gönder